Orman Genel Müdürlüğünün istatistiklerine bakılırsa yangınların yaklaşık yüzde 40'ının çıkış nedeni belirlenemiyor. Belirlenenlerin çoğuysa ihmal ve kazadan. Sonra yıldırım gibi doğal sebepler geliyor. Sabotaj ve kundaklama oranı, ortalama yüzde 5'lerde. Ve yılda 2 ila 4 bin arasında değişiyor orman yangınlarımızın sayısı.
Bununla ne yaparsınız... İhmal ve kazayla ormanların yakılmasını nasıl önleyeceğinizi tartışırsınız. Toplumu bilinçlendirmenin yollarını arar, elektrik dağıtım şirketlerinin üstüne gider, elektrik tellerinin bakımını yaptırırsınız.
Bir de söndürme kapasitenizi güçlendirir, araç ve personelinizin hazırlık durumunu gözden geçirir, etkin ve hızlı müdahale edemediğiniz yerlerde eksiklerinizi, nerelerde yetersiz kaldığınızı sorgularsınız.
Yüzde 5'lerdeki kundaklama ve sabotajlarla güvenlik, istihbarat birimleriniz ilgileniyor, tedbirlerini geliştiriyorlardır. Zâfiyet gösteriyorlar mı? Diğer tedbirlerin sorumluları gibi onlar da denetlenip tartışılacaklar elbette.
Fakat yok, bizde öyle olmuyor. Başka zeminlere kaydırılarak sağlıklı tartışılması engelleniyor.
Nadir madenler için Eskişehir'i Trump mı yaktı, İzmir'i Yunan mı tutuşturdu, Bursa'yı dış düşmanlar mı FETÖ'cü taşeronlarına kundaklattı... Bir taraf, bunları tartıştırmak istiyor. Sorumluluğu toplum olarak bizden ve yöneticilerimizden uzaklaştırmak için herhalde. Sorumluyu dışarıda ve sözüm ona işbirlikçi muhalefette arıyorlar.
Karşı tarafsa oraya kim otel yapar, kim maden ocağına ya da imara açarsa o yakmıştır, izleyin görün; modunda. Sanki geçen sene 3 bin 800 orman yangınıyla mücadele etmemişiz ve rant-yağma örnekleri sınırlı değilmiş gibi... Bu yılkilerin daha çok, daha organize ve daha rant-yağma işi olduğuna, dolayısıyla kasten söndürülmediğine inanıyor, iktidarın müdahale için yaptıklarını da görmezden geliyorlar.
İşte bu karşıtlarını dış düşman, terör sabotajı teziyle susturan tarafın sesi biraz kısıktı. Terörsüz Türkiye süreci yüzünden çok çıkamıyordu.
Geçen yıla dek elleri rahattı, her türlü karalama argümanını tepe tepe kullanabiliyorlardı. "PKK yaktı, CHP harlıyor" mu demiyorlardı? "Teröristler kundakladı, hain muhalefet yararlanıyor" mu?...
"Gâvur ateşe verdi, ajanları körüklüyor" yaygaralarıyla gerçekçi sorgulamaları bastırmaya çalışıyorlardı.
Bu sene biraz zorlandılar ama Bursa Harmancık'taki ormanı kundaklamaktan bir şüpheli yakalanıp astsubayken FETÖ suçlamasıyla ihraç edildiği anlaşılınca, üstüne İYİ Partili olduğu şayiası da başarılı bir kurguyla yayılınca dilleri çözüldü.
Artık elektrik dağıtım şirketlerinin ihmalini, sorumsuz vatandaşların yol açtığı kazaları, yangın söndürme kadrolarının başkalarıyla doldurulup doldurulmadığını, söndürme filomuzun yeterliliğini, genel hazırlık durumumuzu sorgulayanların dırdırını çekmeye hâcet kalmadı.
Kim ki söndürme çalışmaları gece niye duruyor, hani gece görüşlü hava araçlarımız, demeye kalkarsa verilecek cevabı buldular. En iyi savunma saldırıdır, taktiğiyle "FETÖ yakıyor, kökü dışarıda muhalefet de harlıyor" atağına geçecekler.
Halbuki kasıt ve sabotaj sayısının az olduğunu, dünkü bakanlar toplantısından sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan dahi söyledi.
Saptırmalar, kendimizi sorgulamaktan bizi koruyup kurtarabilir ama ormanlarımızı yangınlardan koruyup kurtarmaya ne hayrı var, derseniz... Tabii ki yok. Amaç da asıl tartışmaları sabote etmek zaten, yangınları daha etkin söndürmek değil ki.
