Trump'a karşı iç cephe güçlendirmesi de mi yok?

Deli danalar gibi ne yana saldıracağını şaşırdı; dostumuz Trump, ABD Başkanlığına daha oturur oturmaz "Gazze'yi devralacağız" lâkırdıları da etmeye başladı.

Hızını alamıyor bir türlü, Filistinlileri Gazze'den sürme peşinde, ellerinden alıp yurtlarından kovacak.

Bizde bütün alarm borularının birden çalması gerekmez miydi?

Heyhat ki öyle bir yankısı olmadı.

Çok değil, 4 ay geriye gidin, neydi yarab o teyakkuz...

İsrail saldırganlığı, iktidarı en üst düzeyde alarma geçirmişti. Hatta iç cepheyi acilen güçlendirme ihtiyacı doğurmuştu.

Eti ne, budu ne; İsrail tehdidi, iç cepheyi güçlendirme zaruretini Türkiye'ye dayattıysa... Bütün azametiyle ABD'nin saldırganlığı bize ne tedbirler aldırmaz.

Bunun için daha 4 ay önce Meclis'te kapalı oturum toplanmamış mıydı?

E hani, İsrail’in sıradaki asıl hedefi Türkiye’ydi. Nil’den Fırat’a vaat edilmiş topraklar, Anadolu’ya da uzanıyordu!

Hani, Büyük İsrail hayâli için Anadolu topraklarına göz koymuşlardı...

İsrail yayılmacılığı bizi tedit ediyor, Türkiye'nin savunması Gazze'den başlar, Gazze düşerse İstanbul da düşer; denmiyor muydu?

Güya İsrail, Lübnan’da durdurulmazsa bizden de toprak isteyecek, işgal ve istilâya kalkışacaktı.

İsrail tehdidi altında olduğumuzu, Siyonist saldırganlığının topraklarımıza girebileceğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan duyurmuştu.

Gerçi... Diyanet'in İslam Ansiklopedisi'ne göre Arz-ı Mev'ud sınırları, en genişlediği Hz. Süleyman devrinde bile Fırat’a ulaşmamış, tarihinde ve tarifinde Anadolu'ya hiç uzanmamıştı. Ama kime anlatacaktınız, orasını dinleyen mi vardı?

Siyonist İsrail, Nil'den Fırat'a vaat edilen topraklar hayâli görüyor, savaşı Ortadoğu'ya yaymaya girişti; deniyor da başka bir şey denmiyordu.

Sırada kesin Türkiye vardı, tehdit algımız buydu, topraklarımız tehlikedeydi...

Gereği mi? O da iç cepheyi güçlendirmekti. İktidar, bunun için DEM'e el uzatmış, Öcalan'ı Meclis'te konuşturmaya razı olmuştu.

İç siyasetteki bu keskin manevra, Siyonist yayılmacılığı gerekçesine dayandırılıyordu.

Peki de, o kadar kolay lokma mıydı Türkiye? Kim cüret edebilirdi topraklarımıza göz dikmeye?

Soramıyordunuz, sordurmuyorlardı. Sorsanız da tehlike çanlarının gürültüsünden duyulmuyordu.

İktidar propagandistleri, bu sorulara kızıyordu. Vaat edilmiş toprakların bize uzanmadığını söyleyenleri, etki ajanı olmakla dahi suçluyorlardı.

Böyle birlik, beraberlik zamanlarında yekvücut olarak tehlike çanları çalmayanlar, Siyonist uşağıydı; vatan ve millet düşmanlarıydı.

Savunmamız Gazze’den başlıyorsa İsrail’i nasıl durdurabiliriz, diye soranlarıysa Siyonistlere en sert cevabı sandıkta vermeye çağırıyorlardı.

Topraklarınızı askeri olarak işgale hazırlanan bir düşmana verilecek cevaba pek benzemiyordu. Fakat bunu söylemek de yürek işiydi.

Esip gürleyip yağmayarak buraya kadar idare etti iktidar propagandası...

O sırada iç cephe, güçlendirme adı altında darmaduman edildi. Tehlike geçmedi, asimetrik biçimde daha da büyüdü oysa.

Fakat geçmiş, tehlike kalmamış gibi rahatça parçlanabiliyor iç cephe. Tehdit ortadan kalktı sanırsınız, lâfı dahi edilmiyor.

Gazze de mecburi haller dışında anılmaz oldu zaten.

Trump yayılmacılığı ve saldırganlığına karşı iç cephe de güçlendirilmeyecekse bakalım, nasıl bir cevap geliştirilecek? Hesabı, bir sonraki seçimde sandığa bırakılmaz inşallah.

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
36 Yorum