Ucuz popülizm aşk büyüsünden beter

Spoiler vermek gibi olmasın; Netflix'teki Merlin dizisinin hikayelerinde güçlü bir sembolizm var. Ne demeye çalışıyor? Kinayeli mesajlarından çıkardığım bir dersi anlatmazsam bu haksızlığa kalbim dayanmaz, yürek yırtılır.  

Maazallah, Güliver'in Maceraları'nı yazan Jonathan Swift’in mezar taşı başıma dikilsin istemem.  

Üstüne “Burada vahşi haksızlıklar karşısında kalbi paramparça olan biri yatıyor" ibaresi kazıttığını okumuştum. 

Hınzırca hiciv ona yakışsa da yüzünü güldürmedi. 

Milli Uzay Programı'mıza merak ve ilgi uyandırmak için Göbeklitepe'ye dikilen gizemli tablet daha muzipçe. Amacına da ulaştı, gülümsetiyor. Kaç gün geçti, hala ortamlarda muhabbet konusu. Hala espriler patlatılıyor, gırgır geçilip gülüşülüyor. 

Herhalde istenen de buydu ki, tanıtmak için sulandırma yoluna başvuruldu. Üstüne, Göktürkçe "Gökyüzüne bak Ay'ı gör" yazılıp esrarengiz bir havaya büründürüldü. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, yeni 2023 hedefine burun kıvıranlara dün söyledikleri de nüktedanlığa vurmak değil mi? 

Hani şu cümlesi: 

"Yarın öbür gün uzaya kendi aracımızı gönderdiğimizde 'dünyaya mı sığmadınız' diyeceklerini şimdiden duyar gibiyim." 

Ay'a gitme esprilerini iktidar da çok sevdi bana sorarsanız. Baştan matraklık olsun diye planlanmadı, kurgulanmadı belki. Ama konuşulsun istendiği muhakkak. 

"10 binde kaldığımıza bakmayın, günde 2 milyon aşı yapabilecek kapasitemiz var, yeter ki aşı olsun" diyaloğundan daha çok konuşuluyor.  

İktidar memnuniyet duymaz mı? Markete gitme dertlerini konuşturmaktansa Ay'a gitme esprilerini konuşturuyor. Varsın, mavra malzemesi olsun, hayal gıdıklamanın nesi kötü! 

Ecdat, çözemediği dertlerini eğlendirerek halka unutturmak için Karagöz oynatırdı. 'Karagözlük etme' deyimi, oradan yadigar. 

Yalnız, devlerin ve cücelerin diyarlarını aratmayan bir hayal aleminde dolaşıp gönül eğlendirirken kalbinizi kırıcı gerçeklerden koruyun. Ki Jonathan Swift'in akıbetine uğramayasınız. 

Merlin'e dönersek; sembolizmin zirveye çıktığı bölüm şu: Leş gibi bir trol, Prens Arthur'a ay parçası gibi görünüyor. 

Tabii ki bir aşk büyüsünün eseri bu. 

Ucube kılıklı cadı, genç prensi ağına düşürmek için kendisini ona dünya güzeli suretinde gösteriyor. Fakat kendisini değil, prensin gözünü boyayarak. 

Etrafı, cadının tiksinç çirkinliğini görüyor. Ne ki büyünün etkisi altındaki prensi, aşk sarhoşluğundan ayıltmak mümkün olmuyor. 

İyi büyücü Merlin, sonunda gözünü açmayı başarıyor. Ama nasıl yaptığını anlatarak sürprizi bozacak değilim. 

Büyü bozulup kendine geldiğinde yaşadığı romantizmi hatırlamak dahi istemiyor, takdir edersiniz ki prens için epey tatsız bir deneyim. 

Prens cadıya büyülendiğinde, Aşık Veysel'in saza döktüğü aşk üçkağıdına geliyor: Güzelliği on para etmez ondaki aşk olmasa ama prens bundan bihaber. 

Kıssadan hisse; aşk büyüsü kadar popülist şovlar da göz bağlayıcıdır. Çöpten beslenen trollere vurulmamaya, aklınızı baştan alacak büyücülere tutulmamaya dikkat edin.  

Çünkü en kötüsü, beş para etmez adi bir şov aldatmacasına kurban gitmektir. Sahte bir kara sevda için gerçek gözyaşı döken, ucuz ve bayağı gösterilere kanıp  hakiki acı çeken gönül maskarası olmak da var! 

Allah etmesin, matiz olup körkütük bağlanırsanız, gözünüz gerçeğin çirkinliğini göremez. Sonra Zeki Müren gibi "Akşam olur gizli gizli" yareleriniz sızlar durur. 

Suçunu da feleğe yıkar şarkı, bilirsiniz: 

"Keder öğütmekle geçti yıllarım/Beni değirmende taşa döndürdün/Nefes alsam bile ölü gibiyim/Aklım başımda yok, deli gibiyim/Suya düşmüş söğüt dalı gibiyim/Yerim yurdumu düşe döndürdün/Lanet olsun sana ey zalim felek/Ömrümü çarkında boşa döndürdün..." 

Çekmesi zordur ama dinlemesi hoş, öneririm. 

YORUMLAR (36)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
36 Yorum