Ana kaynaktan beslenelim

Ak parti iktidarının ilk yıllarında eğitim öğretime dair aklıda gelen çalışmalardan biri; öğrencilerin okula adımını atarken ders kitaplarını masalarında bulmalarıydı.

Kameralarda ders kitapları masada öğrencileri bekliyor, görselliği hepimize işte hizmet dedirtecek kadar memnun vericiydi.

Algı ve görüntü ile maksat hasıl olmuştu.

Ancak ders kitapları eğitim öğretimin ihtiyacını karşılayacak içerik ve göresellikten uzaktı. Bu durum üstü kapalı yardımcı kaynaklar İle telafi edilmeye çalışıldı.

Bu dönemin bir kesitinde maarifte öğretmenlik yaptım ancak soruşturma geçirmeme rağmen hiçbir yıl MEB kaynaklarından ders işlemedim.

Geçmişe dönüp neden bu kaynaklardan ders işlemediğime dair aklımda kalanlardan bazıları: konu anlatımları kopuk,

görseller yetersiz ya da pespaye,

öğrencilere hitap etmeyen bir dil,

kitabı eline alınca insanın içine kasvet yerleştiren bir iç açıcısızlık,

bilginin biçare durduğu sayfalar,

çalışınca öğrencinin dahi ne demek istediğini anlamadığı belirsizlik, aşkın coşkunun heyecanın okuma azminin olmadığı yavanlık, bir araya konmuş alakasızlıklar,

günlük hayatın nefes alıp vermediği yapay bilgiler, akademik yetersizlikler,

amaç odaklı hazırlanmayan bilgi boşlukları, konu karşılığı olmayan kavramlar…

Hal böyle olunca ben değil birçok arkadaşımızın branşında bazı kitapların kapağı açılmadan kitaplar kendini çöplükte buldu.

Gel zaman git zaman kitaplar üzerinde yapılan değişiklikler ile bazı derslerin kitapları dolu ve doyurucu hale getirildi: Edebiyat ve Türkçe şanslı derlerden. Bölük pörçüklüğe rağmen dağıtıldıkları ilk halleri gibi sosyalist yoksulluk kokmuyorlar. Bazı dersler halen masadan eve götürülmeden çöplükte buluyor kendini.

Bir öğretmen arkadaşın tabiriyle branşına vakıf bir öğretmen rehberliğinde MEB’in kitapları insan yetiştirmek için yeterli.

Eğitim kalitemizin (!) mevcut durumuna baktığımızda kaynak kitapların yeterliliği konusunda bir fikir hepimizin zihninde oluşuyor.

Kaynak kitapları öğretmensiz düşünmeme uyarısını da yapalım ki körler sağırlar durumu oluşmasın.

Şimdi de MEB tüm sınıf ve branşlarda yardımcı kaynak dağıtma kararı aldı. MEB yardımcı kaynakların ihtiyacı ve niteliği konusunda bir Ar-Ge çalışması yaptı mı bilmiyoruz.

Geçmişe baktığımızda ülkemizde sadece eğitim konusunda değil birçok konuda alınan kararların Ar-Ge çalışmaları yapılmadan her şeyin yararlı olacağı kanaati ile bir müjde gibi duyurulup uygulanması.

Devletin dezavantajlı öğrencilerdeki durumu gidermek için yardımcı kaynakları ücretsiz dağıtması da kulağa hoş gelen bir durum.

Çok alkış alacak bir lütuf.

Yardımcı kaynaklar ücretsiz dağıtılacak haberini duyunca FATİH projesinin kaderi zihnimde canlandı.

Eğitime destek amaçlı uygulanan FATİH Projesi ile sınıflara milyarlarca para harcanarak yerleştirilen akıllı tahta ile ilgili dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın bir pişmanlığını vereyim:”Etkileşimli tahtalar öğretmen otoritesini duman etti. Çünkü öğretmenler o tahtaları çocuklar kadar başarılı kullanamıyorlardı. Sınıfta öğretmenlerine tahta üzerindeki bir işlemi nasıl gerçekleştireceğini çocuklar tarif etmeye başladılar.”

Fatih projesi bilgiyi fethetmenin zaferiyle başlandı. Ancak milyarların heba olması ve sınıfların teknoloji çöplüğüne dönüşmesiyle sonuçlandı.

Ar-Ge çalışması yapılmadan, öğretmene eğitimi verilmeden uygulama alanı bulmayan kararlar çöplüğüyle dolu MEB.

Yardımcı kaynakların ücretsiz her sınıfa her branşta dağıtılması kararı da bu paralelde ilerleyeceği kanaati bende hakim.

Okullarımızda yardımcı kaynak ihtiyacının olmadığını söyleyemeyiz. Lakin dijital bilişim ile birlikte bilginin adresi artık sadece kitaplar değil. Bilgi cini kitap şişesinden çıktı. Her öğretmen ana ve yardımcı kaynağın menbası.

Öğretmeni, okulu alınan kararların öznesi haline getirerek hareket etmek daha az kitabın çöplüğe gitmesine vesile olacaktır.

Yardımcı kaynaklar hazırlanırken dijital bilişime uyumlu, dünya eğitiminin salgın sonrası aldığı hale uygunluğu, PISA-TIMMS eğitim paralelinde kazanımlılığı, merkezi sınavları desteklemesi, öğretmen arkadaşalara tanıtımının yapılıp öğretmen arkadaşların bu konuda eğitime tabi tutulması, öğrencilerin hayatına kattıklarının muhasebesinin yapılması… gibi birçok kalemi barındıran ve besleyen bir özelliğe sahip değilse FATİH projesi gibi yine memleketin mali dünyasına yük olmaktan öteye geçmeyecektir.

Öğretmenin veya okulun yardımcı kaynak önermesinin yasaklanıp yasaklanmaması konusu bir tuzak. Her dersin işlenişinin öznesinde öğretmen öğrenci var. Öznenin dışında diğer ders kaynakları, dökümanlar yoksa eğitimin cümlesi kurulamaz. Bir lebi derya olan öğrencinin hayata hazırlanma sürecindeki bilimin kaynakları ne kadar zengin olursa öğrencinin hayata hazırlanma süreci o paralelde muhkem olur. Yardımcı kaynaklar öğretmen, dijital dünya, öğrenci rehberliğinde işlevine uygun yararlılıktadır.

Yardımcı kaynak dağıtımıyla aynı anda Türkiye’nin her yerinde öğretmen eğitimleri yapılıp her okulu, branşı, sınıfı eğitim şuraları cennetine dönüştürerek heyecan, çoşku, alkış? motivasyon yakalanabilir.

Devlet gücüne dayalı alınan her karar dosya kağıtlarında imza karşılığı yapılıp hayatta uygulama alanı bulmayan kararlardır.

Tıpkı devlet okullarında fiiliyatta yapılmayan ancak resmî evrakta yapılıp görünen rehberlik dersleri gibi.

Ez cümle maarif erkanı ders kitaplarını yetersiz görüp yardımcı kaynak dağıtma ihtiyacı görmüş.

Doğal kaynaklar hızla azalırken, daha az tüketim odaklı çalışmalara değinilirken temennimiz yardımcı kaynakların içeriği ve kaynakların kendisi çöp olmaz.


YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum