Bilginin hızı

Türkiye toplumu olarak muhafazakar bir yapıya sahibiz. Muhafazakarlık kastım ideolojik değil. Davranışlarımızı değiştirip yeniliğe ayak uydurmakta direnen, eski alışkanlıklarımızı terk etmemeye meyilli bir toplumuz. 

Toplum olarak sıklıkla kullandığımız “çağın gereklerini yerine getirelim” sözü maalesef muhafazakar yanımız iş eyleme gelince ağır basıyor. İstediğimiz arzuladığımız durumlar olmasa da çağın doğruları ile bizim arzuladıklarımız zıtlaşsa da çağdan kendimizi koparıp yaşamak gözlerini kapatıp kendini karanlığa mahkum etmek ile eş değer. 

Salgın döneminde uzaktan eğitime ayak uydurmakta da aynı durumu yaşıyoruz. Dünyada bilgiye ulaşmanın yol ve yöntemleri değişti. Eğitim ve öğretimin de aynı mekan içinde yüz yüze anlatımla olmadığını mart ayından beri görüyoruz, yaşıyoruz. 

Salgın sürecinin ne zaman biteceği belirsiz. Bitmesini beklemek de abes. Kapıya gelip dayanan ve kapıyı çalan süreci görmeyip duymayıp sağır olmak bekletenin zarar hanesine yazılıyor. 

Geldiğimiz nokta; uzaktan eğitimi kötüleyip uzaktan eğitime direnmekten vazgeçmek bir zorunluluk. Çağ bunu dayatıyor bize, bunun doğrularını yanlışlarını tartışmanın da zamanı değil , bizde oturup eğitimin bütün paydaşlarıyla kafa kafaya verip uzaktan eğitimi çocuklarımız için ülkemiz için daha yararlı hale nasıl dönüştürebiliriz bunun zihin jimnastiğini yapmamız lazım. 

Uzaktan Eğitime karşı çıkmak halihazırda eğitim gören öğrencileri, eğitim veren öğretmenleri ve eğitimden umut bekleyen ebeveynleri hem yıpratır hem de yaşının gereği alması gereken eğitimden çocukları mahrum bırakır . 

Salgın sürecinin biteceği zamanı bekleyip süreç sonrası kaldığımız yerden devam ederiz demek yaşken eğilen ağaç o vakte kadar kurur. Yaşken eğip büküp şekillendirmemiz gereken gençleri kırmaktan başka bir şey yapmamış oluruz . Ayağında top çevirip oyalanmak yerine gereğinin yapılması için neler yapmamız gerekir üzerinde kafa yormamız ekmek ve suya olan ihtiyacımız ile aynı durumda. 

Ülke olarak “MİLLİ MESELE” haline getirip çağın bize dayattığı olmazsa olmaz olan “Uzaktan Eğitimi” eğitim öğretim ile bağlantısı olan ilkokul öncesinden üniversiteye, üniversiten yaygın eğitim kurumlarına kadar nasıl yararlı hale getiririz bunun platformlarını oluşturup çalıştaylarını yapmamız lazım. 

Çağın çok kısa sürede gündem ve güç sahibi değiştirdiği gümümüzde keşke dememek yerine iyi ki dememizin gereğini devlet politikası haline getirmemiz gerekir. 

Güçlü bir devlet olmanın yolu bilgi sahibi olmaktan geçiyor. Ülkenin eğitim seviyesi besliyor ekonomiyi, hukuku, psikolojiyi... gelişmiş dünya devletleri arasında yönetilen devlet değil söz söyleyen devlet olmanın yolu özellikle günümüz dünyasında ekonomi ile eş değer eğitim gücünden geçiyor. Dünya devletlerin Beyin Göçü alma savaşı verdiği dünyamızda beyin göçünün ülkeleri taşıdığı noktayı aşıyı bulan Türk bir ailenin covid 19 aşısını bulmasından görüyoruz. Ülkenin kısa vadeli hesapların peşinden uzun süreli meyveler almanın derdine düşmesi gerekir. Uzaktan eğitimi devlet politikası haline getirip bu ülkenin çocuklarına çağın gereği eğitimi mış gibi vermek değil layıkıyla eğitim almalarını sağlamamız gerekir. 

MEB’in EBA ile yetinmenin ötesine hesaplar peşine düşmesi lazım. Uzaktan eğitimi salgın süreci sonrası eski tas eski hamamı yüz yüze eğitim ile yetinmeyi terk edip yerine eski çamlar bardak oldu gerçeğinden yola çıkarak kısa süreli kıtalar arası bilgiye ulaşan gençler yetiştirmenin planları yapmalı MEB. Aksi taktirde bilgiye kısa sürede ulaşıp bilgiyi üretime dönüştüren devletler yüz yüze eğitimde direten devletleri yöneten gücü elinde bulunduracak. Bu bir ütopya değil. Görünen köy kılavuz istemez misali küresel köy görünüyor. 

Bilişim ve teknoloji uzmanları sosyal medya platformları üzerinden; canlı yayınlar üzerinden öğretmenleri, ebeveynleri, öğrencileri uzaktan eğitimin gereği konusunda bilinçlendirmenin uğraşı derdine girmesi gerekir. 

Devlet; sırada, masada eğitim ile bağlantısı olan herkesten artık lüks ürün olmaktan çıkıp zorunlu ürün haline gelen bilgisayar, ıpad, akıllı telefon ... gibi ürünlerden vergi almaktan feragat etmeli. Belli kesime ıpad dağıtmak yerine herkes için eşit şartlar sağlayıp ücretsiz internet hizmeti vermeli. 

2020 Martı’ndan beri uzaktan eğitim ile ders veriyorum. Dersin verimliliği ekseriyetle çocuğun doğru yetiştirilmesine bağlı. Eğer çocuk ailede doğru davranış ve duygu ile hayata hazırlanmışsa uzaktan eğitimde de başarılı oluyor. Aksi taktirde hayata doğru adımlar atmayan çocuklar yüz yüze eğitimde de istenilen başarıya ulaşmıyor. 

Ok yaydan çıktı. Eğitim öğretimde mekandan taştı. Salgın süreci bitikten sonra da uzaktan eğitimi dünya aktif kullanacak. Bilginin hızı yüz yüze eğitimden yüz kat hızla kıtaları kat ediyor. 

Bu hıza yetişmeyen Afrikalaşacak. Sömürgeleşecek. 

Gönül isterdi ki geçtiğimiz salı kutladığımız “Öğretmenler Günü” uzaktan eğitim platformlarının bayram havasında yapıldığı gün olsaydı . 

Behçet Necatigil’in “Sevgileri yarınlara bırakmayın.” dizesinden yola çıkarak 16 yüzyılda Anadolu’da yaşayan Aziz Mahmut Hüdayi’den alıntı ile bitireyim ki hızdan amaca soru işareti olsun: 

“Günler gelip geçmektedir 

Kuşlar gibi uçmaktadır” 

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum