İnsanoğlu için kırılma anı

Çoğunluk eve kapandı. Virüsün yayılma zincirinde kırılma yaşanmasını bekliyor.

İtalya’da, İspanya’da, Fransa’da sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. İş, okul, üniversite eve taşındı. Yüzbinleri bulan hasta sayısıyla sağlık sistemleri zorlanmaya başladı. Hizmet sektörü durdu. Ticaret sekte yedi. Piyasalar sallanıyor. Hükümetler olağanüstü tedbirlere gidiyor. İnsanlar paniğe eğilimli. Virüse yardım edecek davranışlarda bulunuyorlar. Aşı ihtimali var ama yakın görünmüyor.

Umut ediyoruz.

Ne var ki dünya efendisinin, insanın yüzüne, efendiliğin ne denli kırılgan, gücün ne denli görece olduğu gösteren bir şamarın vurulduğu anı yaşıyoruz.

Daha çok imkan ve daha çok para için, dinsel, kültürel, bölgesel, cinsel hakimiyet için kendi arasında çatışan, inanılmaz güçte fiili ve sembolik silahlar üreten, birbirini kıran, birbirinin emeği, sağlığı, huzuru üzerinden kuvvet ve refah üreten insanoğlu, bir anda dışarıdan gelen, fakir zengin farkı gütmeden türünü hedef alan büyük bir saldırıyla, iki ay içinde perişanlığın sınırına gelmiş durumda.

Yaşanan bir virüsle bir türün bir anda nasıl silip süpüreceğinin, insan kıyametinin provası gibi...

Fransa’nın Mulhouse hastanesinden Türk bir doktorun ses kaydını dinledim dün. Pek çok yerden okuyup, duyduğumuz, izlediğimiz vahim tabloyu anlatıyor, Türkiye’deki insanları dikkat etmeye, önlem almaya çağırıyordu. “Yakınlarda burada büyük dini bir toplantı oldu, yayılma oradan oldu, buralar coronavirüs yuvasına döndü” diyordu. Söyledikleri içinde sağlıkçıların, sistemin, sağlığı temsil eden insanların, kimin yaşayıp kimi öleceğine karar verme aşamasına doğru sürüklenmesi, bu ihtimal, anlattıklarının içinde en rahatsız edici olanıydı.

Şöyle diyordu:

“Artık yoğun bakıma hasta koyamıyorlar. 70 üstü ateşliyse, durumu çok kötü değilse, evde bırakıyoruz. Huzurevlerinde ikiden fazla pozitif hasta varsa, orada bırakıyoruz. Şu anda test yapılan hastaları bile seçmek zorunda kalıyoruz. Bir ön eleme yapmak zorundayız, Huzurevindeki hastalara yönelik, eğer yatalaksa, yoğun bakım yapmayacaksak eğer, afet durumunda yaptığımız gibi bir seçim yapmak zorundayız. Orada bırakacağız. Henüz bu karar alınmadı ama böyle giderse alınacaktır...”

Eğer bu nokta geliyorsak, insanoğlunun ahlak ve değer sistemleri bakımından da yeni büyük bir iflas yaşayacağı muhakkaktır.

Şüphe yok, Kovid dalgası, insanın kendisine, kendi düzenine, öz güvenine dair siyasi, felsefi, diğer sorular sorduğu bir kilometre taşı oluşturacaktır.

Ama madalyonun bir de diğer yüzü var. Irkçı ve faşist modellerin dayandığı, güçlülerin ayakta kalabileceği “seçilim ve doğal elenme modelinin değer ve meşruluk kazanması ihtimali, insanoğlu fıtratının erdemsiz yönlerini masada tutuyor.

Örneğin hala yürürlükte olan İngiliz modeli, “sürüye bulaşsın, toplum bağışıklık kazansın” önerisi, bir yönüyle Hitler dönemini akla getirmiyor değil. Coronavirüsün toplum hasta ve yaşlı popülasyonunu azalttığı, hatta temizlediği, bundan daha sağlıklı ve güçlü toplum doğacağı fikri, azalma gerçekleşirse pek çok kişiye makul gelecektir.

Bu durumun, içe kapalı toplum isteklerini beslemesi de kuvvetle muhtemeldir. Asıl tehlike merkezi bugün bizzat Avrupa’yken AB’nın sınırlarını kendi dışındaki ülkeler kapatması da akla bir yönüyle bunu getiriyor.

Tahribatı büyük olsa da bu günler elbet geride kalacak.

Zor andan geçiyoruz.

Bir kırılma anı...

YORUMLAR (14)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
14 Yorum