Beyazıt Devlet Kütüphanesi

Geçenlerde İstanbul’un yeni İl Kültür ve Turizm Müdürü Dr. Coşkun Yılmaz’ı tebrik maksadıyla ziyaret ettim ve kendisinden beni çok sevindiren bir müjde aldım. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin yanı sıra, Orhan Kemal (Beyazıt), Şemsi Paşa (Üsküdar) ve Aziz Berker (Kadıköy) il halk kütüphaneleri artık haftanın yedi günü 08.00 - 22.30; Üsküdar’daki Selim Ağa ve Mihrimah çocuk kütüphaneleri ise 08.00 -20.30 saatleri arasında hizmet verecek. Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne ciddi bir kadro takviyesinin yapıldığını da ifade eden Coşkun Yılmaz, amaçlarının Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı bütün kütüphanelerde hizmet süresini ve kalitesini yükseltmek olduğunu söyledi.

Kütüphanelerin normal mesai saatleri dışında kapalı olmasını saçma bulduğumu her vesileyle yazdım ve söyledim. Özellikle Beyazıt Devlet Kütüphanesi gibi önemli kütüphanelere ihtiyaç duyan akademisyenler ve araştırmacılar, bu kütüphaneleri sadece hafta sonlarında kullanabiliyorlardı. İlk önemli adım, Atatürk Kitaplığı’nda atıldı ve bu önemli kütüphane yeni bir düzenlemeyle 24 saat hizmet vermeye başladı. İSAM Kütüphanesi de haftanın yedi günü saat 23.00’e kadar açık.

Yeri gelmişken Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin sıradan bir kütüphane gibi yönetilmesini doğru bulmadığımı ifade etmek isterim. Bizim ilk millî kütüphanemiz, dolayısıyla millî hafızamız olan bu kütüphane, Millî Kütüphane gibi başkanlığa dönüştürülmeli, mutlaka ikinci bir Milli Kütüphane olarak özel bir statüye kavuşturulmalıdır.

***

Türkiye’de bir Millî Kütüphane kurma fikrini ilk seslendiren Tahir Münif Paşa’dır. 1871 yılında, Maarif Meclisi başkanlığında bulunduğu sırada bir lâyiha kaleme alarak Millî Kütüphane ihtiyacından söz eden Paşa, bu kütüphane için II. Mahmud Türbesi karşısında, bugün üzerinde büyük bir işhanı bulunan yanık Elçi Hanı arsasının kullanılabileceğini ifade eder. Pertev Paşa, o tarihte henüz “Efendi” olan Münif Paşa’nın teklifini çeşitli ilâvelerle zenginleştirerek Sadrazam Âli Paşa’ya takdim eder, o da üzerinde bazı düzeltmeler yaptığı lâyihayı bir dosyaya koyup unutuverir.

Aradan on yıl geçer; aydınlar ve bazı devlet adamları, devlet eliyle kurulmuş, geniş kitlelere hizmet sunabilen, ülkede basılan bütün eserlerin toplanabileceği, satın alma ve bağışlarla sürekli zenginleşebilecek bir kütüphane ihtiyacını artık daha fazla hissetmektedirler. Böyle bir kütüphanenin ne kadar önemli olduğunu hemen kavradığı şüphesiz olan II. Abdülhamid’in iradesi de çıkınca, mekân olarak seçilen Beyazıt Külliyesi imaret binası restore edilir ve literatüre “ilk millî kütüphane” olarak geçen Kütüphane-i Umumî-i Osmanî, bugünkü adıyla Beyazıt Devlet Kütüphanesi, 1884 Ramazanının ilk günü (24 Haziran) raflara bir takım Naima Tarihi konulmak suretiyle dualarla açılır.

***

Kütüphane-i Umumî-i Osmanî’nin kitap (yazma ve basma) ve mecmua koleksiyonları olağanüstü bir hızla zenginleşmiştir. 1934 yılında çıkan 2527 sayılı Basma Yazı ve Resimleri Derleme Kanunu da bu süreci hızlandırır. Çünkü derlenecek eserlerin bir nüshası da Beyazıt Devlet Kütüphanesi’ne verilecektir. Milletlerarası ölçüde ilk kataloglama da bu kütüphanede gerçekleştirilmiş, daha sonra Dewey Onlu Sistemi’ne geçilerek daha gelişmiş bir kataloglama yapılmıştır.

Bağışlarla da -mesela İsmail Fenni Ertuğrul’un 9150 ciltlik muazzam koleksiyonu- sürekli zenginleşen ve araştırmacılar için vazgeçilmez bir kütüphane haline gelen Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin önünde 1940’larda ve 50’lerde, açılış saatinden önce gelen okuyucuların uzun kuyruklar oluşturduğu biliniyor. Çünkü bu kütüphane, İstanbul Üniversitesi’nin kapı komşusudur.

Derleme Kanunu çıktıktan sonra basılı eser akışı olağanüstü hızlandığı için zamanla yer darlığı çekmeye başlayan ve bu yüzden okuyucularına sağlıklı hizmet veremez hâle gelen Beyazıt Devlet Kütüphanesi, eski Dişçilik Mektebi’ne talip olur; bu mektep yeni binasına taşındığı için boşalan eski bina kütüphanenin hemen bitişiğindedir. Ancak devrin İstanbul Belediye Başkanı Haşim İşcan, bu tarihî binayı yıkıp otopark yapmaya kararlıdır. Kütüphane Müdürü Muzaffer Gökman’ın Dişçilik Mektebi’ni kör kazmadan kurtarmak için İşcan’a karşı verdiği mücadele inanılmazdır. Merhum, bu trajikomik hikâyeyi Kitaplar Arasında 44 Yıl (1977) adlı hatıratında uzun uzun anlatmıştır.

***

Uzun yıllar Bayezid Külliyesi sıbyan mektebinde hizmet veren Hakkı Tarık Us Kütüphanesi’nin zengin süreli yayınlar koleksiyonu da mahkeme kararıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilince aynı zamanda Türkiye’nin en zengin süreli yayınlar kütüphanesi haline gelen Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin mutlaka özel bir statüye kavuşturulması gerektiğini tekrarlamak ihtiyacını hissediyorum.

2019, Beyazıt Devlet Kütüphanesi’nin 135. kuruluş yıldönümüdür. 24 Haziran 2019’da, bu kütüphaneyi yeni mekânlara ve teknolojik imkânlara kavuşturulmuş, hapishaneye benzemeyen, okuyucuların kendilerini evlerinde hissedecekleri sıcaklıkta bir kuruma dönüşmüş olduğunu görmek isterim.

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
3 Yorum