Müzik, politika ve çağdaşlık

Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu söylerler. Öyle hadiseler yaşıyoruz ki, bu söze inanasım geliyor.

Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a çıkışlarının 100. yılı dolayısıyla Samsun Devlet Opera ve Balesi tarafından sahnelenen “Yeniden Doğuş” operasının Haliç Kongre Merkezi’ndeki dünya prömiyerine katılan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı, eski başbakan ve TBMM başkanlarından Binali Yıldırım salona girer girmez seyircilerin bir kısmı tarafından dakikalarca “Her Şey Çok Güzel Olacak” ve “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” sloganları atılarak protesto edilmiş.

Bu tatsız haber, bana ister istemez 28 Şubat günlerinin bunaltıcı atmosferini hatırlattı. 1997 yılında, 14. Ankara Müzik Festivali’nin açılış konserinde de Refah-Yol hükümetinin Kültür Bakanı yuhalanmıştı. O tarihte bu davranışın sadece edebe değil, icra edilen müziğin ruhuna da aykırı olduğunu yazmıştım. Böyle görgüsüzlüklerin “çağdaşlık” zannedilmesi galiba sadece bizim “çakma” seçkinlere has bir garabettir.

Bence 28 Şubat ruhunun hortlatılmak istendiğini çok açık bir şeklinde gösteren bu görgüsüzlüğü yapanlar Binali Bey’e değil, rakibi Ekrem Bey’e kötülük etmişlerdir. Nitekim meselenin vahametini fark eden Ekrem Bey, önceki gün bu protestoyu tasvip etmediğine dair bir açıklama yapmak ihtiyacını hissetti.

***

Çok sesli müziği resmî ideolojinin olmazsa olmazı haline getirip topluma dayatan zihniyet, en büyük zararı politik çekişmelere alet edilmesine sebep olduğu bu müziğe verdiğinin hâlâ farkında değil. Defalarca yazdım, Batı müziği, devlet ve seçkinler tarafından dayatılmamış ol saydı, belki Türk müziğinin imkânlarından da yararlanarak topluma nüfuz edebileceği bir kanal bulabilecek, dolayısıyla konser salonları Batı müzi ğini dinlemeleri gerektiğine inandıkları için dinlermiş gibi yapanlar tarafından değil, gerçekten severek dinleyenlerce doldurulacaktı. Açıkçası, dayatmaya karşı gös terilen tepki ve direniş, Türkiye’de klasik Batı mü ziğini, top lumla göbek bağlarını koparmış çok küçük bir azınlığa mahkûm etmiştir. Bu arada Türk müziği de -eğitim kurumlarından kovulması, hatta bir ara radyolarda icrasının yasaklanması bir yana- her vesileyle aşağılanmış, bu amansız saldırıya karşı kendini çaresizce korumaya çalışırken aynı zamanda yozlaşmıştır.

Kısaca özetlemeye çalıştığım bu sarsıcı süreç hakkında ayrıntılı bilgi edinmek ve sağlıklı bir değerlendirme okumak isteyenler genç bir akademisyen olan Güneş Ayas’ın çok önemli bulduğum Musiki İnkılâbı’nın Sosyolojisi: Klasik Türk Müziği Geleneğinde Süreklilik ve Değişim (2014) ve Müziği Boğan Gürültü: İdeolojinin Kıskacındaki Musiki (2018) isimli kitaplarını okumalıdırlar.

Güneş Ayas, çeşitli zamanlarda yazdığı makaleleri, sempozyumlara sunduğu bildirileri vb. bir araya getirdiği Müziği Boğan Gürültü’nün önsözünde şu dikkate değer tespitte bulunmuş:

“Osmanlı müziğinin problem haline gelmesi, bir yönüyle modernleşme sürecinde dinin problem haline gelmesine benzer. Din, modernlik öncesinde, gündelik hayatın kendiliğinden akışı içinde pek sorgulanmaksızın yaşanan bir tecrübeyken, zamanla hem dindarlar hem de dindar olmayanlar açısından üzerinde tartışılan bir problem haline geldi. Yaşanan din geri çekilerek tartışılan, savunulan, çürütülen din ön plana çıktı. Osmanlı Türk müziği de benzer bir şekilde, aynı süreçte, çoğu zaman müziğin kendisiyle hiç ilgisi olmayan siyasal gündemlere hizmet eden bir ideolojik tartışma konusu haline geldi. Öyle dönemler oldu ki, bu müzik, icracıları ve dinleyicileriyle değil, savunucuları ve düşmanlarıyla anılır oldu. Bu müzikle hemen hiçbir ilgisi olmayan insanlar bile, onun kaderi hakkında fikir yürütecek yetkiyi kendilerinde buldular, son derece iddialı yazılar yazdılar. Müzik hakkında yapılan ideolojik tartışmaların gürültüsü müziğin kendisini bastırdı. İdeolojinin kıskacında müziğin sesi duyulmaz oldu.”

***

Toplum mühendisleri dini hayatımızdan kovmada niçin başarısız oldularsa, kökleri çok derinlere uzanan musikide umdukları dönüşümü de o sebeple başaramadılar. Ekrem Bey’in Binali Bey’e yapılan saygısızlığı doğru bulmadığını “Cuma namazı çıkışı” açıklaması size de çok anlamlı gelmiyor mu?

Zorlamalar, dayatmalar olmasaydı, zaten Türk musikisi de kendi içine kapanmak yerine yeni yollar aramak, yeni şartlara uyum sağlamak için Batı müziğinin imkânlarından da yararlanmak yollarını arayacaktı. Güneş Ayas’ın şu dikkati de çok önemlidir: “Türk müziğinin merkezdeki yerinin sarsılması, tam da paradoksal bir şekilde, ideolojik meşruiyetini kazanmaya başladığı 1950’lerden sonra gerçekleşti. Çünkü bu aşamada gerçekten de artık daha derinden işleyen sosyolojik süreçler söz konusuydu.”

Sizi bilmem ama, “Yeniden Doğuş Operası”nı seyredenlerin bu zevki kendileriyle paylaşmak için gelen Binali Bey’i protesto etmeleri bana hem çok gülünç hem de anakronik görünüyor.

MUSİKİYE DAİR BİRKAÇ KİTAP

Söz müzikten açılmışken bana gönderilen müzik konulu bazı kitapları da meraklılarına duyurmak istiyorum. Eski musikimizde temel öğretim metodu olan meşk konusunda yazılmış en önemli kitap olan Aşk Olmadan Meşk Olmaz: Geleneksel Osmanlı/Türk Müziğinde Öğretim ve İntikal (Yapı Kredi Yayınları) isimli kitabının yedinci baskısı bir hayli genişletilmiş olarak çıktı. Gönül Paçacı da ilk baskısı İstanbul 2010 Kültür Başkenti Yayınları arasında çıkan Neşriyât-ı Mûsıki: Osmanlı Müziğini Okumak isimli kitabını yeni ilavelerle zenginleştirdi ve bu çok önemli çalışma, Vakıfbank Kültür Yayınları tarafından iki cilt halinde ve çok özenli bir şekilde yayımlandı. Serhan Bali’nin Müzikte Romantik Dönem Bestecileri isimli eseri de aynı yayınevi tarafından okuyucuyla buluşturuldu. Ahmet Say’ın Müzik Tarihi (Islık Yayınları) ve Selman Benlioğlu’nun “III. Selim ve II. Mahmud Dönemlerinde Mûsikînin Himayesi” alt başlığını taşıyan Saray ve Mûsikî (Dergâh Yayınları) isimli eserinden de aziz okuyucularımı haberdar etmek isterim.

YORUMLAR (11)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
11 Yorum