“19 Nisan 1919’da Trabzon’a çıktım!”
Okuyucu başlıkta hata bulmakta mazurdur. 19 Mayıs ve Samsun ezberimizdedir. Zihnimiz hemen ona göre bir düzeltme yapar.
Ben yine de böyle bir düzeltme yapılmamasını tavsiye ediyorum. 19 Mayıs önemli bir tarihtir, fakat 19 Nisan da asla önemsiz değildir. Trabzon’un ehemmiyetini izaha gerek görmüyorum. Tabiî, Millî Mücadele anılınca ilk akla gelen kahramanlardan Kâzım Karabekir’in İstiklâl Harbi’ndeki rolünü de.
Sivas’tan doğuya doğru giderseniz, Kâzım Karabekir adını taşıyan çok sayıda sokak, cadde, bulvar, mahalle, semt, ilçe, okul, fakülte…adlarına rastlarsınız. Devlet zoruyla konulmamış bu adlandırmalar boşuna değildir: Millî Mücadele’nin Şark Cephesi’nde komutan o dur, neredeyse bütün kuzey doğu Anadolu’nun kurtuluşunda onun eli vardır ve o kurtuluşun yüzüncü yılına yaklaşıyoruz.
Kâzım Paşa (o sırada o da Mustafa Kemal gibi mirliva-tuğgeneral idi) 14 Mart 1919’da Doğu’daki 19 Kolordu kumandanlığına tayin edilir. Bu tayini Vahidetdin’le 6 Aralık 1918 Cuma selâmlığındaki görüşmesine bağlar. Padişah’a genç kumandanların İstanbul’da toplanmasının doğru olmadığını söyler; İstanbul’a çağrılanlar Anadolu’ya görevlendirilmelidir. Kâzım Paşa bu anlamda önden gidendir. Ardından Mustafa Kemal Paşa görevlendirilecektir.
Karabekir, doğuya tayini sırasında Kemal Paşa’nın Ahmet Rıza’nın başkanlığında bir kabine kurulması, kendisinin harbiye hazırı yapılması yönünde kulis faaliyetleri ile meşgul olduğunu yazar. Kâzım Paşa genç kumandanlar için İstanbul’da yapılacak bir şey olmadığı kanaatindedir. Bu fikrini İsmet Bey’e de söylemiştir. (Bu İsmet Bey’in ileride 2. Cumhurbaşkanımız olacak İsmet Paşa olduğunu hatırlayalım).
Kâzım Paşa yola çıkmadan Erkân-ı Harbiye Reisi (Genelkurmay Başkanı) Fevzi Paşa’yı da ziyaret eder. Ona şarkta milli bir nüve (çekirdek) kuracağını söyler. Fevzi Paşa “seni Divan-ı Harbe verirler” der. Cevap “Trabzon’a ayak basmaklığıma engel olmayınız, ötesi millî dâva olacaktır” şeklindedir.
Kâzım Paşa, yola çıkmadan bir gün önce Mustafa Kemal Paşa’yı da ziyaret eder. Erzurum’da millî bir hükümet kurma tasavvurundan bahseder. Kendisinin de doğuya gelmesi gereklidir, o gelinceye kadar millî hükümet esaslarını hazırlayacaktır. Mustafa Kemal Paşa, “Bu da bir fikirdir” der. Karabekir’in cevabı: “Paşam bu fikir değil karardır” olur. Kemal Paşa, kapıyı tam kapatmaz “iyi olayım gelmeye çalışırım” der.
Kâzım Paşa 12 Nisan’da “sessizce, hiçbir arkadaşının teşyiini istemeyerek” İstanbul’dan vapura biner. (Maalesef bindiği vapurun adını bilmiyoruz!) 19 Nisan’da Trabzon’a çıkar! Burada Muhafaza-i Hukuk Heyeti ile görüşür. Reis Barutçuzade Ahmed Efendi’dir. 23 Şubat’ta Trabzon’da kongre toplamışlar, İstanbul’a heyet göndermişlerdir. Kâzım Paşa, “Vatan ancak silahla kurtarılabilir” der. Karabekir 3 Mayıs’da Erzurum’a ulaşır. Erzurum Müdafaa-i Hukuk Heyeti’yle görüşür. Doğu vilayetlerindeki Müdafa-i Hukuk benzeri teşekküllerin birleşmesini tavsiye eder. Bu birlik arayışı Erzurum Kongresi’ni doğurur.
Erzurum Kongresi tasavvuru ortaya çıktığı günlerde Kemal Paşa Samsun yolundadır. Onun niyeti Sivas’da kongre toplamaktır. Erzurum emrivakisine uymak zorunda kalır. 3 Temmuz’da Erzurum’a ulaşır. Yanında Rauf Bey vardır. Bu arada Paşa İstanbul’a çağrılmış, o da “sine-i millet”e dönmeye karar vermiştir, yani askerlikten istifa etmiştir. Buna rağmen paşa kıyafeti ve padişah yaveri kordonları ile dolaşmaktadır. Kongre üyeleri askeri kıyafetle Kongre’ye gelmesine karşı çıkarlar. Paşa bundan çok müteessir olur. “Dün askeri vazifemden ayrıldım, bugün de milli bir vazifeye alınmıyorum. Şu hâlde alelade bir fert kaldım” der. Kongreye sivil kıyafetlerle katılması kararlaştırılır. Kongre Mustafa Kemal’in sivil kıyafetle salona gelmesi ile başlar…
Kâzım Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın istifasından sonra kurmay subayı bile kendisini terk etmesine rağmen tarihin akışını etkileyen bir tavır gösterir: “Ben ve Kolordum emrinizdedir!” Millî Mücadele Mustafa Kemal Paşa’ya yolu açan bu tasvib üzerine gelişmiştir desek yeri var.
Sonra…Sonrası uzun hikâye…Cumhuriyet’in ilânından Millî Mücadele’nin birçok mühim şahsiyeti gibi Kâzım Paşa da haberdar edilmez. Demokratik bir başlangıç için Cumhuriyetin ilk muhalif partisini kurar, partisi irticadan kapatılır! İzmir suikastinde yargılanır, askerlerin ona gösterdiği sevgi üzerine serbest bırakılır. Mustafa Kemal Paşa’nın Nutuk’da Millî Mücadeleyi kendi şahsî tarihine dönüştürmesi üzerine doğru ve objektif bir tarih yazılması için harekete geçer. İstiklâl Harbinin Esasları kitabı basıldığı matbaadan alınarak imha edilir! Atatürk’ün ölümüne kadar sürekli takibat altındadır.
* * *
Garp Cephesi Kumandanı (İsmet Paşa), Cumhurbaşkanı olunca Kâzım Paşa’yı İstanbul milletvekili yapar (31 Aralık 1938) ve nihayet Şark Cephesi Kumandanı’nı 1946’da TBMM başkanlığına seçtirir!