Yolunuz çimerlikten geçti mi?

Mevsim yaz, fakat mevsime yaraşır; yani hafif, havadan sudan bahseden yazılar yazılmıyor. Gündem ağır.

Herkes sayfiyede değil elbette, yine de şiddetli yaz sıcakları bunaltıyor ve insanlar sahillere, serin yerlere yöneliyor.

Başlıktaki sorunun cevabını merak eden okuyuculara kendim için söyleyeceğim şu: Çimerlikten yolum geçti! Sabahın erken saatlerinde şöyle bir suya daldım. Bu arada kıyada mevzilenmiş bir saz grubu, keman, klarnet ve darbuka ile oyun havaları çalmaya başlamasın mı? Takım kalabalık, çalanlar olduğu gibi, oynayanlar da var! Bize seyretmek düştü.

“Plajda oyun havası” Tuhaf karşılanır elbette! Yabancı müzik olsa, dans müziği çalsa, kulak patlatanı bile olağan bulunur. Bu arada dans edenler de çıkabilir, yine tuhaf görülmez. “Ama burada da oyun havası olur mu ya!”

Denize girme alışkanlığımız biraz modernleşme tarihimizle iç içe sanki. Deniz hamamlarından bahseden Refik Halit yazılarını her seferinde keyifle okurum. O hem deniz hamamlarını görmüştür, hem “plajları”.

Neden “kumsal” denilmemiştir de “plaj” denilmiştir? Deniz hamamından plaja geçiş bir kültürel değişim hamlesidir. Deniz hamamında üç taraf çevrilmiştir, kadınlar ayrı, erkekler ayrı suya girecek şekilde düzenlenmiştir. Plaj artık deniz hamamı değildir; birlikte denize girilir. Biz hamamlarda ayrılığı sürdürürken, turistler bizim tarihi hamamlara karışık girmeyi tercih ediyor!

Evet, hem de dil devriminin hızlı zamanında kumsal demek yerine plaj tercih edildi. Modernlik bunu gerektirdi. Anlı şanlı Süreyya Paşa, kendi adına plaj tesisi kurdurdu, Maltepe yakınlarına…Bizim Maltepe günlerimizde, Süreyya Plajı istasyonu da vardı, şimdi bilmem var mı?

Gerçi artık “plaj”ın da modası geçti! Artık beach (biiç) devrindeyiz!

“Biiç”le “plaj”ın farkı ne?

Biiç ekseriya paralı denize girilen yerlerdir. Sahiller herkesindir, ama birileri buraları kapatır, birtakım malzemeler korsa iş değişir. Onun çadırını, hasırını, şezlongunu kullanmak zorunda kalırsınız ve de hayli yüklü bir “hamam parası” ödersiniz…

Okuyucuyu merakta bırakmak niyetinde değiliz, ama görünüşte bir türlü çimerliğe gelemedik. Halbuki İlk satırdan itibaren ondan bahsediyoruz!

Azerbaycan’da plaja “çimerlik” deniyormuş!

“Çimmek” bizde mahallî bir kelime olarak yaşıyor. Halis Türkçe, hatta Moğolca ile müşterek. Çommak şeklinde de söylenebilir. Böyle söyleyince çömçe ve çömlekle de bağlantı kurulabilir.

Çimmek, “yıkanmak, suya girmek” demek. Peki bu işin yapıldığı yere çimerlik mi diyoruz? Biz “çimek” veya “çimecek” diyoruz. Plaj için bunlardan birini kullanabilirdik.

Azerbaycan’da plaja çimerlik deniliyor diye Azerileri çok öztürkçeci sanabiliriz. Yok aslında farkımız! Bazen bizden daha öteye geçebiliyorlar. Mesela onların cumhurbaşkanları değil, prezidentleri var! Anayasa yerine konstitüsya diyorlar. Ya “sivilizasya”ya ne demeli, medeniyet varken! Daha birçok Latince, fakat Rusça üzerinden girmiş kelimeleri kullanıyorlar.

Tabiî biraz önce geçen kelimeler resmî dilin kelimeleri. Halk dilinde Türkçe kelimeler daha yaygın. Resmî olarak hatalı bir söz sarf ettim. Azerbaycan’da resmi dil “Azerbaycan dili”! Ülkeye ait bir dil adlandırması! Belli ki Türkçe dememek için böyle yapmışlar. Nitekim merhum Elçibey zamanında “Azerbaycan Türkçesi” idi. Benzeri var mı diye baktım, mesela Avusturya’nın resmî dili Almanca, Avusturalya’nın İngilizce!

Bu Azerbaycan bizim sıkı Türkçecileri bazen soğuk çimdiriyor!

YORUMLAR (20)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
20 Yorum