97 Şiiri

Geçtiğimiz günlerde iki yeni kitap aldım. Şairleri akranım, 97 doğumlu ikisi de. Birisi Muhammed Enis Özel, diğeri ise Veysel Oğulcan.

97 doğumluların kitaplar çıkarıyor olması elbette heyecan verici. Yepyeni bir kuşak sahneye çıkıyor. Bu kuşak, Türkiye’nin büyük dönüşümlerine şahit olarak büyüdü. Çarpıcı şeyler yaşadı. Gezi’den, 15 Temmuz’a birçok olay, çözüm sürecinden islamcılığa birçok sosyolojik değişimin içinde büyüdü. Sokakta oynayan son kuşak oldu, bilgisayar oyunlarına da yetişti. Ekonomik krizin içine doğdu ve şimdi tekrar ekonomik krizin ortasında.

2. sınıfta gördüğü ile 12. sınıfta gördüğü resmi tarih anlatımının oldukça zıt olduğu bir kuşak. Eski nesiller gibi birbirinden uzak değil fakat ayrımları da oldukça belirgin. Muhammed Enis Özel ve Veysel Oğulcan da iki farklı düşünce zemininden gelen iki şair.

Genç şair değil, şair!

Konuya girmeden önce bu parantezi açalım. Genç şair ifadesi son derece düşüktür. “Şiir, genç işidir” Üstad Sezai Karakoç böyle demişti. Hemen hemen bütün şairler, en parlak şiirlerini en genç dönemlerinde yazmışlardır. Yaşlılıkta şiire devam edebilmek büyük güç ister. Şiir hep gençtir. Hesapsızdır, cesurdur, kanı kaynar, farklı bakar, yeni konuşur.

Kapat parantez, dönelim şairlere.

Muhammed Enis Özel’in kitabı olan “Alayına Şiir”, Şule Yayınları’ndan çıkıyor. Özel, şiirleriyle daha önce Budak, Gerçek Hayat, İmge, İtibar, Karabatak, Yedi İklim gibi dergilerde yer aldı. Kuşağı için önemli bir temsilci. Çok saygın dergilerde yer aldı, bu dergiler onun bakışını anlamak için önemli bir veri.

Kitap isminden de anladığımız üzere şair bir meydan okuma üzerine kurmuş şiiri:

“Adım Enis, 20 yaşındayım ve düşmanlarım var”

diyor şair. Bu dil, kitap boyunca baskın. Bu kadar kavgalı şiire hiç ısınamadım ama Özel ile paylaştığımız kavgalar çok hoşuma gitti. Mesela şöyle demişti:

“arakan için yardım toplatma artık Allah’ım

gâvurlar toplasın mesela amerika için yardım”

Fakat yine aynı şiirde şiirselliği yerle bir eden ve sadece politik bir metne, manifestoya benzeyen dizeler de var. Yine de bu, şiiri iyi bir şiir olmaktan uzak tutmuyor. Güçlü dizeler, düşenleri tutup ayağa kaldırıyor. Faizden, emperyalizmden bahsederken kırılan şiirsellik benim için caizdir, kırılabilir.

Bunların yanında Özel, materyalizme bakışını da açıkça birçok kez belirtmiş. En beğendim, çok sevdiğim kısmını alıntılamak isterim:

“Size bir atın nasıl uçabileceğini anlatabilirim

Allah ister ve

Fiyuuuuu”

Veysel Oğulcan’da da ise daha farklı bir materyalizm bakışı var. 160. Kilometre’den çıkan kitabının ismi “Atom Matom”. Dünyayı Atom ve Matom çerçevesinde okuyor. Zaten iki şair arasındaki fark da en temelde buradan doğuyor.

Her şeyi atomla özetliyor diyemeyiz çünkü Matom derken Tanrı’dan bahsediyor. Tanrı’nın dünyayı yarattığını söylüyor, sonrasında ise Tanrı’ya farklı bir yerden bakıyor. Uzun ve karışık bir mesele, şiirin tümünü okumadan anlatmak zor. O kısmı okuyucuya bırakalım.

Veysel Oğulcan uzun zamandır dergi işlerinin içinde. O, başka büyük dergilerde yazmak yerine kendi dergisini kurmayı seçti. Şu sıralar arkadaşlarıyla BOZUK isimli bir dergi çıkarıyor, ilk birkaç sayısını düzenle ve heyecanla takip etmiştim, gerçekten güzel ve farklı bir iş.

Onun şiirinde de fikirsel zemin oldukça önde. Çok şükür kuşağımız ağlak ve romantik bir şiir sunmuyor. Son derece güçlü ve heyecanlı. Sistem sorgusu ve isyanı önde. Devrimci bir şiir diyebilir miyiz, evet kesinlikle!

“bakiye yetersiz” Oğulcan’ın en güçlü şiirlerinden biri. Orta sınıfla yaşayan fakirlik, şehirlinin fakirliği, modern fakirlik, yeni fakirlik şiirlerinde çok güzel verilmiş. Bunun isyanı da öyle.

Devletle, siyasetle barışık görünmüyor şiir. Bu iyi. Vatandaşını, ülkesini seviyor elbette. Şiirin devletçi olanı zaten hiç çekilmiyor. Muhammed Enis Özel’de de bu kısım biraz karışık, siyasetle kavgalı ama devlete bakışını tam olarak çözemiyoruz.

Veysel Oğulcan’ın şiirinde yeni çok fazla şey var. Bu çok değerli. Şiirin yenilenmesi, güçlenmesi ve büyümesi lazım. Tabi bunu yaparken çok da yıkıcı olmamalı. Oğulcan, şiirinde Hallâc-ı Mansur’dan, Mevlana’dan bahsederek bu dengeyi çok güzel sağlamış.

En nihayetinde iki kitabı da okuduğumda şunu görüyorum. Artık anderteykırlar, e-okullar şiirin içinde. Okuduğum şiirde kendimden daha çok iz buluyorum. Yaşlıların bilmediği, bilemeyeceği birçok şeyle dolu şiir. Bizim şiirimiz bu.

Bizim şiirimiz demek şu demek, biz geldik. “Gençler okumuyor” diye yakındığınız gençlerin şiir kitapları çıktı, siz onları okudunuz mu?

Artık şiir yenilendi. Yeni bir kuşak sahnenin tam ortasına doğru hızla ilerliyor. Savulun, 90’lar geliyor!

Hem de çok güzel geliyor.

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum