Bisiklet Ağaçları ve Gençlik Meseleleri

Bir süre önce bisiklet aldım, İstanbul’u bisikletle turluyorum. Geceleri evimden çıkıp şehrin en güzel yerlerini gezmek en büyük keyfim. Gece yarısı Süleymaniye’yi, Ayasofya’yı izlemek güzel olduğu kadar riskli de. Çünkü gece mahrem zamanlarıdır, çıplaklıktır. Siz hiç gece yarısı Saraçhane’den geçtiniz mi mesela?

Saraçhane’den gündüz geçerseniz ve ağaçları izleyecek kadar yeşermişseniz, bisiklet ağaçları görürsünüz. Bisiklet Ağacı dediysem uzaktan normal ağaçtır ama dallarına dikkatle bakarsanız büyük bisiklet kolilerinin dalların arasına asıldığını fark ederseniz. Gece olduğunda o bisiklet kolileri çimlere serilir ve evsizler onların üzerinde uyur. Saraçhane diyorum, İstanbul’un ortası, belediyenin önü, valiliğin beş dakika uzağı. Neredeyse tüm yardım derneklerinin vakıfların şubelerine de yürüme mesafesinde olan parktan bahsediyorum, evet orası.

Borçluyuz, borcumuzu bilelim diye söylüyorum. Şehirlerimizin orta yerine bisiklet kolilerinde uyuyan insanlar var. Bu uykumuzu kaçırmıyorsa vay halimize!

Niyetim elbette iç karartmak değil, farkındalık oluşturmak için bahsedip geçiyorum bu konuyu. Geçen hafta ortak ses çıkarabilme meselesinde bırakıp haftaya belki oradan devam ederiz demiştik ama açıkçası bu hafta ordan devam etmek niyetinde değilim, belki ilerde bakarız oraya. Çünkü eksileri peş peşe konuşmak kalbi yoruyor, bu hafta güzel bir şeyden bahsetmek istiyorum.

Geçtiğimiz hafta sonu Denizli’de çok güzel bir iş yapıldı. Ketebe Piyan Dergisi, Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteğiyle Dergi Çalıştayı’nın ikincisini düzenledi. Çalıştaya biz de Serçe Edebiyat Dergisi olarak davetliydik ama takvimi uyduramadığımız için bu yıl katılamadık, arkadaşlarımızdan takip etmeye çalıştık. Çalıştaya Ali Ayçil, Necmettin Asma gibi değerli isimler moderatör olarak katılmışlar. 30 dergiden 70 temsilci varmış. Gerçekten de çok kıymetli bir çalışma bu. Başta Ketebe Piyan Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni Abdurrahman Ali Öncel olmak üzere bu projeye emek eden herkese bir dergici olarak teşekkür ederim. Ayrıca Gençlik Bakanlığı’nın bu gibi projelere destek olması çok güzel. Sayın Bakan, kültür sanatla ilgilenen gençlerle yakından ilgilenmeye ve bu alanı desteklemeye gayret ediyor. Biz de bu gayreti sevinçle izliyoruz. Geçtiğimiz Kurban Bayramı’nda da binlerce kitap hediye ederek bakanlığın en önemli görevlerinden birini yerine getirmişti. Devamlı ahkam kesiliyor gençler hakkında, okumuyorlar deniliyor. Bakanlık sızlanmayı değil çözüm bulmayı seçmiş. Keşke hakkımızda devamlı ahkam kesenler de kitap, bilet, para falan verseler.

Gençler ve para dedik, yaraya dokunduk. Bugünlerde KYK yurt fiyatlarının artması gündemde. Bundan acilen dönmemiz gerekiyor. Evet öğrenci biraz sıkışık yaşamalı ama şu an özellikle büyük şehirlerdeki öğrenciler gerçek anlamda aç geziyorlar. Arkadaşlarımdan gözlemlediğime göre FETÖ sonrasında derneklere, vakıflara karşı oluşan önyargı yüzünden devletten başka bir yerden burs almaya da çekiniliyor.

Daha fazla yurt, daha fazla burs istiyoruz.

Devlet yurdunda yer bulamadığı için vakıf yurduna giden kimse olmamalı. Vakıf yurtları kalitesiyle talep edilen yer olmalı. Devlet, yurdunda kalmak isteyen herkese oda açabilecek kontenjanı sağlamalı, kimse “mecburen” vakıf yurdunda kalmamalı. Çünkü artık vakıflar siyasetle gereğinden fazla iç içe. Biz vakıf yurtlarının siyasi atmosferini değil devlet yurdunun tarafsızlığını istiyoruz.

Bir de bu burs meselesini açmak gerekiyor. Akademik başarıya göre verilen burslardan yıldık. Bu mantığa rağmen hala kariyer düşkünü olmayanlarımız için de burslar istiyoruz. Bülent Akyürek’in “başarısız öğrenci bursu” çok güzel bir tepkiydi. Benim önerimse öğrencilerin yetenekleriyle de burslandırılması. Dergi çıkaran, tiyatro oyuncusu olan, iyi düzeyde enstrüman çalan, resim yapan, bir spor dalıyla gerçekten ilgilenen; yani kültürün, sanatın, sporun bir tarafından tutan gençlerin bu ilgilerini sürdürebilmelerinin önünü açmak gerekiyor. Bu konuda yapılacak burs çalışması algı anlamında da çok büyük bir şey başarmış olur. Bunun ödüllendirilmesi demek hem toplumda bu işin saygınlığını, hem de gençlerin ilgisi artırır.

Kültürel çöküş gibi tabirler kullanılıyor devamlı. Gençler hakkında atıp tutanlar için bir genç olarak formülü veriyorum. Düşenleri yuhalamayı bırakıp koşanları alkışlayın önce, düşenler de kalkacaktır.

Dağınıklığı seviyorum, ondan korkmuyorum. Yazıyı da o cesaretle bu kadar çok dağıttım. Şimdi en başa dönüp biraz toparlayalım.

Bu ülkeyi bisiklet ağaçlarından kurtarmanın tek yolu da esasında bu yetenek destekleridir. Çünkü bu uğraşlarla incelmemiş insanlar çözemez bisiklet ağaçlarını. Sorun sadece ekonominin alanı değil çünkü. Tek başına ekonomiyi düzeltmekle olacak iş değil bunlar, bunu biliyoruz.

Gençler hakkında devamlı tepeden konuşulmadığı, bisiklet ağaçlarının olmadığı güzel günler mümkün mü peki? Elbette.

Umut gencin ekmeği!

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum