Haklısın, peki sonra?

İnsan bu dünyada haklı olmak ister. Haklı olmak yerine başka birçok şey yazabiliriz, insan çok şey ister; haklısınız.

Birçok kavga, küskünlük ve hatta düşmanlık keskin haklılıkla sürüyor. Çözüm zeminine sahip meseleler “ben haklıyım” inadı ile karşı tarafı hiç dinlemeden kapatılıp bitiyor. Oysa insan haklılığından sık sık şüphe etmelidir.

Yalnızca kaybolanlar doğru yolda olduğundan emindir.

Hepimiz bu çağdan onurumuzla geçmeye çalışıyoruz, haklıyız yani kendimizce. Peki bu kadar keskin bir şekilde haklıysak, bunca kötülük nasıl oluyor? Belki de ezberlerimizi gözden geçirmemiz gerekiyordur.

Hakikatle ilişkimiz kısıtlıyken belki de haklı olmayı küçük hırslarla abartıyoruzdur. Esas olan dost olmaktır, haklı olmak değil. İnsan bazen dostluğu için kendinden de feragat edebilmeli.

“Haklıyım, o halde özrü ben beklerim” cinayeti vardır bir de, ne arkadaşlıklar öldürür. Rahmetli Asım Hocam sarsmıştı bu konuda beni. Önemli olan haklı olup özür almak değil, hakkı helal etmek, helalleşmektir demişti. Helalleşmek, dostluğa en dost kavram sanırım.

Bir haktan feragat etmek ve haklılığı değil dostluğu öncelemek mümkün. Sürdürdüğümüz birçok öfkeyi ve küslüğü yenebiliriz böylece. Dünya çok daha güzel bir yer haline gelebilir.

Peki herkesle konuşup her şeyle dost mu olacağız? Hâşâ.
Ahlaklı bir kavga, onurlu bir zıtlık da adaletle dost olmanın gereğidir. Kavgamızla hırsımız iç içe geçmesin, zıtlığımız egomuzu şişirmesin yeter.

Dostluk esastır, kavga da lazımdır.
Ayrıca hayat da güzeldir.

***

Eylül’e selam, ve Eylül’de gelene. Yazı ferahlatan, insanı kavuşturan Eylül’e selam. Hoşgeldin.

***

Ah, Kerbela
Ah, Aşûra
Ah, eskimeyen yara!

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.