Yunus’a Sarılmak

“İslam bir sevinçti, kaplardı içimizi” -Sezai Karakoç

Biz böyle bildik.

Dünyanın pası ve kiri kirletmesin diye kalbimizi kapladı islamın sevinci. Elimizi Allah’a sunduk. Yoruldukça onda dinlendik, dinlenince ondan diledik. Yunus Emre’den öyle öğrendik:

“Kaldim bir karanlık yerde
Ayruk varamaz ol yerde
Sataşdım bir aceb derde
Allah sana sundum elim”

Elini Allah’a sunanlar, yüzünü ona dönenler hep aynı yöne bakarlar. Bakış farkları olur, pencereler de değişir ama yön aynıdır. Esas olan odur. Bugün aynı yöne bakanlar, küçük kavgaları büyük davalar sanıp garip ayrımlar oluştursa da böyledir bu.

Birileri (kim olduğunu herkes bildiği için tek tek saymadığım birileri), Müslümanların kötü insanlar olduğuna ikna olmamız için ellerinden geleni yapıyor. Tuhaf bir çaba fakat çok inatçı ve cesurlar. Mesela sanıyorlar ki üç beş kişinin tanıdığı bir çakma şeyhin ahlaksızlığı ile tüm tarikatları karalayabilirler. Sanıyorlar ki tarikatın bile defalarca kez bizden değil dediği, hile hurdayla kendine makam uydurup masum insanları kandıran birini; milyonlarca müslümanın peşinden gittiği saygın bir şeyh gibi sunabilirler. Sanıyorlar ki böyle sununca, dindarları sapıklıkla özdeşleştirebilirler. Cahil sanrılar bunlar, sadece kendilerini ve kendileri kadar cahilleri kandırabiliyorlar.

Cahilleri kandırmak için “aydınlık” kullanışlı bir yalandır. Birilerinin cahil olduğunu anlatırsanız, cahiller hemen “Aman ben onlardan değilim” demeye başlar. Dindar insanların ortaya koyduğu sanata, bilime, düşünceye kör kalarak Müslümanları hiçbir şeyden anlamayan cahil insanlar olarak sunmaya çalışıyorlar.

Bedevi dini inşa etmeye çalışan radikalleri öne çıkararak yapıyorlar bunu en çok. Estetiksiz, fikirsiz, çiçeksiz isimleri parlatıp içimizden öncü seçiyorlar. Müslüman denildiğinde akla olumsuz kelimelerin gelmesi için garip bir uğraş veriyorlar.

Müslümanlar olarak bununla yeterince mücadele edemiyoruz. İçimizdeki yanlış örnekleri en başından tutup uyarmakta hiç iyi değiliz. İyilikleri öne çıkarmakta, müslüman profilini korumakta da sürekli sınıfta kalıyoruz. Yakın bir zaman önce kurulan Bi’ Dünya Haber isimli site dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanlardan “Beyaz Haberler” getiriyor bize. Harika bir iş. Tam da olması gereken şey. Allah razı olsun.

Bunu yapmak zor bir iş çünkü Müslümanların bir kısmı, inşa edilen “Cahil Müslüman” algısına kanmış durumda. Bu yüzden biraz okuyup kendini geniş çevrelere kabul ettirmeye çalışanlarımız Müslümanlardan övgüyle bahsetmeye çekinir hale geliyor. Pek karizmatik bulunmuyor bunlardan bahsetmek. O propagandadan etkilenmenin ezikliği var çünkü.

Bu eziklik tepkisini sadece mağdur edebiyatıyla gösterebildiğinde ise daha çirkin şeyler doğuyor. Evet, bu ülkede ve dünyanın birçok yerinde dindar insanlar mağdur oldu fakat buna takılıp bundan başka hiçbir şeye bakamamak gerçek bir körlük üretiyor. Bize cahil dediler diye diye cahil oluyor insan sonra. Mızmızlanmak doğru değil, sorunu çözümüyle söylemek lazım. İtirazı da diri tutmak.

Bugünlerde ahlaksız bir sözde şeyh üzerinden başta tarikatlara, sonra dindarlara, sonra müslümanlara çevrilen bu iftiraların karşısında bir kez daha durup “Müslümanlar iyidir” demek lazım.

Elbette Müslümanlar hata yapar, içlerinde kötü olanlar da olabilir, kabul. Fakat Müslümanları ve İslamı tümden karalayan kampanyalara yenilmeyeceğiz. O isim isim bildiğimiz, hayatımızın bir yerlerine dokunan güzel Müslümanları sevmeye devam edeceğiz.

Yunus’a bile hakaret edebilenlere yenilmeden Yunus’un diline koşacağız.
Yunus’u bile ezik gören, onun başındaki sarıktan utananlara Yunus gibi bakacağız.
Yunus’u sağcı sanan gizli ezik sağcılara sabırla Yunus’u anlatacağız.

“Allah sana sundum elim” diyebilmek için Yunus’a sarılacağız.

“anne yunus ne dediyse hep çıktı”
-Hüsrev Hatemi


YORUMLAR (9)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.