AYM’den çığlık çığlığa…

AYM’nin çığlığını duydum…. Ama asıl çığlık, bu karardan sonra hak arama yolunda mücadele verip de “makul sürede yargılanma hakkı” ihlal edilenlerden gelecek.

Resmî Gazete’de 10 Ekim tarihinde Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu’nun Keser Altıntaş kararı gerekçesi yayınlandı.

İşte AYM verdiği Keser Altıntaş kararı ile dedi ki bundan sonra “makul sürede yargılanma hakkının ihlali” iddiasıyla yapılan başvurularda “düşme” kararı vereceğim.

Sizin anlayacağınız artık “makul sürede yargılanma hakkının ihlali” konusundaki başvurulara bakmayacak.

Önce nedir “makul sürede yargılanma hakkı” onu bir daha hatırlatalım, sonra AYM’nin bu kararı niye verdiğini görelim.

Yargılamanın sürüncemede kalmasını önlemek, tarafların uyuşmazlık konusunda hakka bir an önce ulaşabilmelerini sağlamak ve davanın sonucu konusunda tarafların endişe yaşamalarını önlemek amacıyla düzenlenen temel bir insan hakkıdır.

Adil yargılanma hakkının temel güvencelerinden biridir.

Ülkede bu konuda açtığı davalarda sonuca ulaşamayan yüz binlerce insan var. Nitekim AYM bu gerçeği son kararında rakamlar vererek ifade ediyor.

1/12/2022 tarihi itibarıyla derdest 130.000 başvurunun 80.000’inin makul sürede yargılama hakkının ihlali iddiasına ilişkin olduğunu bildiriyor.

İlk defa makul sürede yargılanma hakkının ihlaline 2/07/2013 tarihinde karar verdiğini ve bugüne kadar da 55.000’den fazla başvuruda benzer nitelikte ihlal kararları verdiğini söylüyor.

Peki, niye şimdi artık bu davalara bakmayacağım diyor?

AYM, en son 5 Temmuz 2022’de bir pilot karar alındığını hatırlatarak bu pilot kararda, makul sürede yargılanma hakkına ilişkin yapısal bir sorun bulunduğuna karar verildiğini,
bu yapısal sorunun giderilmesi amacıyla bireysel başvurudan önce etkili bir başvuru yolunun kurulmasının istendiğini vurguluyor.

Özetle “makul sürede yargılanma hakkına ilişkin bu anayasal sorunun çözümü için kararı TBMM’ye gönderdik, üzerimize düşen anayasal yükümlülüğü yerine getirdik… Bundan başka yapabileceğimiz bir şey yok artık” diyor.

Parlamento ne yaptı peki AYM’nin bu talebi üzerine?

9/3/2023 tarihi itibarıyla AYM önünde derdest olan başvurulara ilişkin Tazminat Komisyonuna başvuru imkânı getirdi ama bu tarihten sonra yapılan başvurular yönünden herhangi bir mekanizma getirmedi.
AYM’nin pilot kararının gereği tam olarak yerine getirilmedi.

AYM’ye başvuru yapılmadan önce “Tazminat Komisyonu” yerine müracaat edilebilecek idari veya yargısal bir mekanizma da kurulmadı…

Ve ne acıdır ki AYM gibi bir en yüksek yargı organı; makul sürede yargılama yapılmadığı iddialarına ilişkin başvurularda 55.000 binden fazla ihlal kararı ile “yalnızca tazminat miktarının belirlenmesinden ibaret” karar vermenin, insan haklarının korunması ve geliştirilmesine artık bir katkı sağlamadığını kararında açık açık yazmak durumunda kaldı.

Hatırlar mısınız, “reformist” Adalet Bakanlığı, “yargıda hedef süre” başlatmıştı.

Ceza davalarının tamamı için 10-13 aylık süreler, hukuk davalarının yüzde 87’si için 1,5 yılın atında, yüzde 13’ü için ise 2 yıla kadar süreler öngörüldü.

İdari yargıda görülen davaların yüzde 95’i için 1 yıldan aşağı, yüzde 5’i için ise 1,5 yıla yakın süreler belirlendi.

Boşanma davaları için 10 ay, nafaka davaları için 8 ay, vesayet için 3 aylık bir süre kabul edildi.

Cumhuriyet başsavcılıkları tarafından yapılan soruşturmalar için ise adam öldürmelerde 5 ay, yağma suçlarında 3 ay, cinsel saldırı suçlarında 4 ay süreler öngörüldü.

“Bu süreler azami sürelerdir, yargılamalar veya soruşturmalar dosyanın seyrine göre daha önce de sonuçlanabilecek” dendi.

Oldu mu? Hiçbiri olmadı.

Sonunda vurula vurula mecalsiz kalan hukuk ve kuşatılmış yargı karşısında ülkenin en yüksek mahkemesi AYM de teslim bayrağını çekiyor:

“Makul sürede yargılanma hakkının ihlaline bakmayacağım” diyor.

Bu ülkedeki insanların “makul sürede yargılanma hakkı” ihlal edilirse ne olacak peki?

Hakkı ihlal edilmiş olacak… O kadar… Şikâyet edebileceği bir merci de yok artık.

Makul sürede yargılanma hakkı sizlere ömür.

Bundan sonraki aşama, böyle bir “hak ihlali” şikâyeti karşısında yöneticilerin “o da ne” demesi ki…

Galiba ona da az kaldı...

YORUMLAR (17)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
17 Yorum