Türkiye’nin ana damarını korumak

5 Haziran 1998 tarihli bir yazım. Yeni Şafak’tan. Sadece dış politika yazıyorum. Ama o dönem başkanlık sistemi tartışmaları hafiften canlanıyor. Özal’ın vefatı sonrasında bu tartışmanın sönümlenmesinden duyduğum düş kırıklığını artık bir yana atmaya çalışıyor, heyecanlanıyorum. Şöyle başlamışım yazıya:

“Dış politika köşesi başkanlık sistemi tartışmaları için uygun olmayabilir. Ama rahmetli Özal döneminde bu konunun tartışmaya açılmasını isteyen bizim gibiler küçük bir azınlık oluşturuyordu. Şimdiki ortama bakınca bizim de söyleyecek bir sözümüz var diye düşünüyorum.”

Tam 18 yıl öncesi. Yazının sonlarına doğru Peter Drucker’ın bir saptamasından yola çıkarak mevcut siyasi tablonun açmazlarına, etkin yönetici sorununa, Türkiye’nin asli akış yönüne ilişkin kaygılarıma değiniyorum. Uzunca bir alıntı yapacağım burada:

“Drucker şöyle diyordu: ‘Ortada performans olmaksızın sorunlarla ilgilenen, sorunlar üzerine kafa yoran bir siyasi anlayışın başarılı olmasına imkan yoktur.’ Yani bütün sistem arayışlarının temelinde etkisiz kalan yöneticiyi bertaraf edip onun yerine etkin olanı geçirmek kaygısı var. Bence Türkiye’deki sistem tartışmalarının temel bir yanını da bu etkin yönetici sorunu oluşturuyor.

***

Mevcut siyasi parti liderleriyle bu ülkenin mesafe kat etmesi imkansız; ama Türkiye etkin yönetici olunmaksızın gayet güzel siyaset yapılabilen bir ülke olarak tarihe geçecek gibi. Elbette ülkenin son dönemde yaşadığı kutuplaşma ve gerginliklerin sosyolojik zeminde bir tezahürü var ve bunların hiçbiri yersiz değil. Ancak bu çatışma alanlarının hayat bulabildiği zeminde bir yapaylık mevcut. Türkiye bir süredir etkin yöneticilerden mahrum kalmanın bedelini, hem kamusal hem siyasal düzlemde asli akış yönünü kaybetmiş olmakla ödüyor.

Asli olanın artık gözle görülür, elle tutulur olmaktan çıktığı ve herkesin dışa dönmesi gerekirken içe kapandığı bir ülkede yapay tartışma alanlarının neşet etmesi kaçınılmaz. Asıl sorunu teşhis etmek istemeyen siyaset ehli bu yapay çatışmalar alanına sığınıyor ve gerçekte söyleyecek bir sözü varmış gibi davranıyor. Aslında kimsenin söyleyecek sözü yok.

Asli olana ilişkin bir şey söylenecek olsa, söyleyenler aralarında bir fark olmadığını görmenin huzursuzluğunu yaşayacak ve şahsi ikbal alanlarının tehdit altında kaldığını hissedecekler. Bu yüzden gerçekte -ve temelde- hiçbir şey söylenmiyor. Oysa yakın tarihimizde gördüğümüz gibi, etkin yönetici bir şey söylediğinde Türkiye’nin gündemi değişiyor ve ülke kaybeder gibi olduğu ana damarı çabucak kavrayabiliyordu.

***

Ben bütün bunlardan son derece basit, ama üzerinde düşünülmesi gereken bir sonuç çıkarıyorum: Milli nitelikte olmayan, Türkiye’nin milli kimliğine sahip çık(a)mayan ve herhangi bir düzlemde etik zaaf sergileyen hiçbir hareketin bu ülkede başarılı olma şansı yoktur. Bu, bütün siyasi partiler ve güç odakları için geçerli.”

Alıntıdaki kimi sözcükler ne kadar tanıdık değil mi? Kutuplaşma, gerginlik, yapaylık. Asli akış yönü. Dışa dönmek gerekirken içe kapanmak. Ülkenin ana damarı. Herkesin benimle bu konularda aynı duyarlığı paylaşmasını beklemem. Ama o gün çizmeye çalıştığım çerçevenin genel bir toplumsal duyarlığın yansıması olduğu kanısındayım.

Yukarıda anlatılan tablo Erdoğan’ın ve Ak Parti’nin siyaset sahnesinde etkin aktörler olarak yer almasıyla değişti. 15 yıldır arkasında güçlü bir seçmen desteği de var. Ama bedeli ne kadar ağır oldu. Farkını ortaya koyan Erdoğan ve Ak Parti 15 yıl boyunca vesayet düzeninden FETÖ’ye kadar pek çok odağın saldırısına maruz kaldı.

Bütün bunlara rağmen de Türkiye asli akış yönünü korudu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti’nin taşıdığı değeri iyi anlamalıyız ve başkanlık sistemi tartışmalarına buradan başlamalıyız. Türkiye’nin ana damarını korumak artık boynumuzun borcu da ondan.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum