Ama o şirketlere para varmış!
Kasadan tek 1 lira bile çıkmadan hizmet yapıyoruz deniliyordu. Köprüler, otoyollar, havalimanları, şehir hastaneleri hep bu cümle ile Hazine garantileri verilerek yapıldı.
Kasadan 1 lira bile çıkmadan...
Ama öyle olmadığını artık cümle alem biliyor. Kasadan 1 lira değil, artık her yıl on milyarlarca lira çıkıyor.
Sadece ve sadece ilk 3 yıl küçük ödemeler olabilir denildi. 3 yıl sonrasında bu projeler o kadar verimli ki, hiç ek ödemeye ihtiyaç olmayacak diyorlardı.
Öyle de olmadı...
Mesela 2018 yılında bile köprü ve otoyollar için 3.7 milyar yılbaşında ödenek ayrıldı ama daha yılın ilk sekiz ayında 4 milyar 050 milyon lira ödendi. Yılın tamamında ne ödendiğini inanın bilmiyorum.
2019-2020-2021 için 37 milyar Hazine garantileri için ödeme öngörüldü. Bunun da 16 milyar lirası köprü ve otoyollar içindi. Ama daha bu yıl bitmeden 6.2 milyar öngörülen 2019 yılı için 7.8 milyar ödeme gerekiyormuş.
T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı sitesinde 17 Mayıs 2019 tarihli ‘Kamu-Özel İşbirliği’ raporu var. Rapora göre, Gebze-Orhangazi-İzmir (İzmit Körfez Geçiş ve Bağlantı Yolları Dahil) Otoyol Projesi yatırım tutarı tam 7.960.852.704 dolar olarak yer alıyor. Ama bu otoyolun açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan 11 milyar dolara mal olduğunu açıkladı.
Aslında bu proje ihale edildiği tarihte de kesin olmayan rakamlar üzerinden 6-7 milyar dolar denilmişti. Ama meğerse yapım maliyeti 11 milyar dolara çıkmış.
Kısaca ne yapım hedefinde hesaplar tutuyor ne de Hazine garanti ödemelerinde.
3 yılda yapımcı şirketlere küçük garanti ödemeleri ile biter denilen Hazine ödemeleri, her yıl nerede ise katlanarak artıyor. Bu projelerin zaten yapımı 5-7 yıl sürdüğünü düşündüğünüzde, ödenen Hazine garantisi ödemeleri ile çok rahat yapılabilecekleri görülmektedir.
İhale aşamasında bütçede para yok deniliyor ama iş şirketlere ödemeye gelince birden on milyarlarca lira para bulunabiliyor.
TİCARİ SIR
KÖİ projeleri hakkında aslında kimse çok detaylı bir bilgiye sahip değil. Bu projeler ‘ticari sır’ denilerek kamuoyuna açıklanmıyor.
Lakin tahkimde merkez 2015 yılında Londra’ya alındı.
Vergisi ile Hazine ödemelerini Türk Vatandaşları yapıyor ama yargısı Londra’da.
Milletvekillerinin bile ulaşamadığı birçok bilgiye bir İngiliz sitesinde ulaşılıyor. Kısaca bilgi TC’ye yok.
Gelecek kuşakların gelirlerini ipotek ederek sadece şehir hastanelerinde 95 milyar dolar Hazine garantisi veriliyor ama Millete bilgiler verilmiyor.
KÜÇÜKLER ZORDA
Son üç yıldır dikkat çektiğim konuların içinde önemli bir mesele olarak kamudan alacaklı şirketler geliyor. Özellikle kriz döneminde büyük alacak portföyüne rağmen tahsilat sorunu nedeniyle zora giren şirketlere dikkat çekiyorum.
Alacak tahsilatında sorun yaşayan birçok şirket sağlam olmasına rağmen ödeme zorluğuna düştü. Sistem adeta kendi kendini kilitledi.
Ama sistemi asıl kilitleyen bizzat kamu-devlet oldu.
Devlete iş yapmış, hizmeti sağlamış ve bütün maliyet ödemelerini gerçekleştirmiş olan şirketler kamudan alacaklarını tahsil edemiyor.
Biriken alacaklar, oldukça sağlam olan şirketleri bile zora soktu. Ama dünyada en fazla kamu altyapı ihalesi alan 10 firmanın 5’i Türkiye’den. Bu şirketleri artık herkes biliyor. İşte bu şirketlere ödemelerde her nedense hemen para bulunuyor.
Hatta ana şirketlere yapılan ödemelerden alt-taşeron şirketler bile faydalanamıyor. Büyükler alıyor ama küçüklere dönülmüyor.
İşte bu düzende karşılıksız çeklerin hapisle cezalandırılması bile artık gözden geçirilmeyi gerektiriyor.
Bir konuyu yeniden hatırlatmam gerekiyor: Teşhis olmazsa tedavi de olmaz. Teşhis olması için sorunların dile getirilmesi ve açığa çıkması gerekiyor. İşte o nedenle sorunları söylemek ve gündeme taşımak asıl büyük kamusal hizmet olmaktadır.
Umarım sorunlar kabullenilir ve çözüm yolunda irade beyan edilir.