Ankara’nın şişmanlığı

Yıl 2004. Henüz AK Parti iktidarında
2. yılındadır.

Şimdi Genel Bütçe’den bazı
veriler verelim:

Türkiye ekonomisinin büyüklüğü (GSYH) 559 milyar liradır. Devlet 100 milyar lirası vergi (Vergi/GSYH=%17,9) olmak üzere 121 milyar lira bütçeye gelir toplamıştır. (Bütçe geliri/GSYH=%21,6)

2004 yılında devleti idare etmenin giderleri ise (faiz hariç) 95 milyar liradır (Giderler/GSYH=17,0). Yani 2004 yılında devleti idare etmenin ülke gelirine oranı evet, yüzde 17,0’dir. Mesela devlet 2004 yılında personeline 25 milyar lira öderken bunun ekonomide payı %4,5’dir.

Yıl 2015.

Ülkenin ekonomik büyüklüğü (GSYH) 1 trilyon 953 milyar liradır. Buna karşılık ‘Genel Bütçe’ içerisinde vergi olarak 408 milyar lira toplanmıştır. (Vergi/GSYH=%20,9) Vergi dahil toplam bütçe gelirleri ise 467 milyar liradır ve devlet gelirlerinin ekonomideki payı %23,9’a ulaşmıştır.

Aradan geçen 11 yılda devlet, milletten topladığı vergiyi sadece miktar olarak değil, asıl oran olarak artırmış. Millet olarak vergi oranı ve miktarındaki artışa bağlı olarak yılda 60 milyar lira civarında daha fazla para ödemeye başlamışız.

***

Anlayacağınız Ankara’nın iştahı epey artmış.

Oysa 2004 yılında devlet faizlere (90’lı yılların soyguncularının kötü mirası) 57 milyar lira ödemişti. 2015 yılında ise faiz ödemesi bırakın oran artışını, miktar olarak bile düşerek 53 milyar lira olmuştur.

Faiz ödemesi düşmesine karşılık neden Ankara daha ama daha çok paraya ihtiyaç duymuş? İşte bu noktada giderler kısmına bakıyoruz. Mesela faiz hariç giderler, yani devleti idare etmenin yıllık gideri 2004 yılında 94 milyar lira iken 2015 yılında 439 milyar lira olmuş.

Veya bir başka ifade ile 2004 yılında devleti idare etmenin ekonomiye yükü %17,0 oranında iken, 2015 yılında %22,5’a yükselmiş. Artık Ankara, devleti idare ederken 1 yılda yaklaşık 110 milyar lira daha fazla para harcıyor.

***

Gelin bunu bir örnekle açıklayalım: Mesela 2004 yılında devlet idaresinde personele maaş ödemek için Türk Halkından 25 milyar lira para toplanıyordu. Millet, devletinin memur ve işçisi için gelirinin yüzde 4,4’ünü feda ediyordu. Aradan 11 yıl geçti ve artık devletin personel gideri 108 milyar lira oldu. Artık Türk Halkı devletinin memur ve işçisinin maaşına gelirinin yüzde 4,4’ünü değil, yüzde 5,5’ini ayırmak durumuna gelmiştir.

Peki, devlet çok öğretmen aldı, çok polis aldı, askerlik personeli profesyonelleşiyor vs diyelim. Zaten devletin giderlerdeki artışının GSYH’ya oranı %5,5 oldu. Bunun %1,1’i personel giderinden geliyor. Geriye kalan fazladan harcanan %4,4’lük oran, yani 85 milyar lira nereye gidiyor?

Yatırımlara mı?

Yol-Su-Elektrik gibi yatırımları daha fazla yapıyoruz diye mi Ankara çok para harcıyor? Hayır.

Hatırlayın son dönemdeki yatırımların, Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile yapılması ile övünüyoruz. (Bu sayede köprüleri, yolları eskinin 2-3 katı fiyatına kullanıyoruz tabii)

Yani, Ankara yılda fazladan 110 milyar topluyor ve bunun 25 milyarını fazladan kamu personeline ödüyor. Geriye kalan fazladan toplanan 85 milyar lira ile de kamu yatırımı yapmıyor-yapamıyor.

***

Sorunun gider tarafı yatırım eksikliğinde. Sorunun gelir tarafı ise hem çok toplanan vergide, hem de çok toplanan o verginin üretim süreçleri üzerindeki artan yükünde. İşte bu yüzden Ankara’nın şişmanlığı ekonomide çözüm yerine sorun oluşturuyor. İşte bu yüzden Ankara zayıflayınca ekonomi daha hızlı büyüyor.

Burada dünden kalan yazıya da ek olarak not düşelim. Türkiye “Orta Yaş Fırsat” ülkesi olarak yatırımlara çok açık bir ülke. Bugün ülkemizde çok fazla kamu yatırımına hala ihtiyaç fazla. Bütçe’de savurgan açık yerine çok yatırım yaparak açık verilebilir. Bir bakıma Keynesyen model için uygun bir ülkeyiz. Lakin cari açık olmasa... Çift açık taşıyamayız.

Bu nedenle ekonomik modeli sil baştan değiştirmemiz gerekiyor. Tüketim ekonomisinden (IMF-Derviş Modeli) çıkarak, üretim ekonomisine geçmemiz gerekiyor. AK Parti 2003 yılından bu yana iktidarda, fakat hala 2001’de IMF-Kemal Derviş ortaklığında yazılan “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programını” uyguluyor. Oysa o programın miadı taaa 2006-07 yıllarında dolmuştu.

Bu ülkeye pansuman önlemler değil, kökten değişim gerekiyor. AK Parti ekonomi yönetimi neden bir türlü üretim ekonomisine yönelik program yazamıyor? Sorun nerede?

YORUMLAR (3)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.