BOTAŞ’ın kasası Milletten önemli
BOTAŞ, bir önceki yıl 542 milyon lira olan dönem karını 8 milyar 934 milyon liraya yükseltiyor.
Kamunun bir başka petrol şirketi Türkiye Petrolleri A.Ş. (TP) ise, 2016 yılını 2 milyar 514 milyon liralık vergi öncesi kar ile kapatıyor.
Elektrik Üretim A.Ş. (EÜAŞ) ise, önceki yıl 1 milyar 716 milyon lira olan dönem karını 3 milyar 863 milyon liraya taşıyor.
Türkiye Elektrik İletim A.Ş. (TEİAŞ) ise 1 milyar 957 milyon liralık dönem karına imza atıyor.
Böylece kamunun 4 enerji şirketi, 2016 yılını 17 milyar 268 milyon liralık dönem karı ile kapatıyor.
Başarı ortada.
***
Gelelim kamu Bankalarına;
Ziraat Bankası 8 milyar 569 milyon lira dönem karı elde ediyor.
Halk Bankası ise 3 milyar 352 milyon lira kar ile onu takip ediyor.
Vakıflar Bankası ise 3 milyar 396 milyon lira vergi öncesi kar yazıyor.
Böylece kamunun 3 bankası, 2016 yılını 15 milyar 316 milyon liralık vergi öncesi kar ile kapatmış oluyor.
Kamu bankalarının da başarısı ortada.
Lakin kamu bankaları enerji sektörünün biraz gerisinde kalmış. Kamunun 4 büyük enerji şirketi 17,3 milyar lira dönem karı elde ederken, kamu bankalarında bu kar 15,3 milyar lirada kalıyor.
***
Şimdi buraya not düşelim:
2016 yılında kamu bankalarının net faizi geliri 27 milyar 872 milyon TL. Özel bankaların net faiz geliri ise 31 milyar 983 milyon TL. Kısaca faiz gelirinde devlet ile özel sektör nerede ise başa baş durumda.
Yabancı sermayeli bankaları da eklediğimizde faiz geliri adeta üçe bölünmüş oluyor. (Yabancı sermayeli bankaların net faiz geliri 26 milyar 252 milyon TL)
Bugün bankalara “çok faiz alıyorsunuz, faizleri düşürün” diye seslendiğimizde, aslında kendimizin o koltuklara oturttuğumuz kişilere sözümüzün geçmediğini veya sözümüzü dinletemediğimiz anlamı çıkıyor. Faizin 1/3’ünü kamu bankaları götürüyor.
***
Şimdi gelelim asıl meseleye. Ekonomiyi faiz mi yavaşlatıyor, yoksa yüksek fiyattan satılan enerji maliyeti mi?
“Kamusal mal” diye bir tanım vardır.
Kamusal mallar maliyet esasına göre satılmazlar. Mesela bir sağlıkçı bulaşıcı mikrop taşıyan bir hastayı para almadan tedavi etmelidir. Bu sayede milyonlarca insan mikroptan kurtulmuş olacaktır. Kamusal malda asla ve asla fiyatı kar belirlemez.
Kamusal mallarda fiyat belirlenirken toplam faydaya bakılır.
Geçen yıl köprü ve otoyollar ‘fahiş’ fiyatlarla hizmete açıldığında “Kamusal Fayda” başlığı altında bu konuları işledim. Köprü ve otoyollardan elde edilecek bir kaç milyar liralık karların Türk Halkına çok ama çok daha büyük maliyet getireceğini izah etmeye çalıştım. Nitekim tarımda tarla fiyatı değişmeyen bir çok ürün raflarda yüzde 30 civarı arttı.
İstanbul halkı dolaylı şekilde Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprülerinin ek maliyetini marketlerde ödemeye çoktan başladı bile. (Bütün bu gelişmeleri ve verileri KARAR Gazetesinin ekonomi sayfalarında okuyucularımıza aktardık)
***
Türkiye hem petrolde hem de petrole bağlı olarak doğalgazda ithal ettiği ürünleri çok daha ucuza alıyor. Doğalgaz ithalatı miktar olarak yüzde 10 artmasına rağmen fatura 35,7 milyar dolardan 15,3 milyar dolara geriledi. (2013-2016). Fakat yurt içine gaz fiyatındaki düşüş yansıtılmadı.
TÜİK verilerine göre ekonominin 1 numaralı girdi maddesi enerji. Biliyorsunuz ki, Türkiye elektrik üretiminin de yüzde 1/3’ünü doğalgaz çevrim santrallerinden sağlıyor.
Bir yıldır ekonomide sıkıntıların aşılması için doğalgaz fiyatlarının ve buna bağlı olarak elektrik fiyatlarının indirilmesi gerektiğini yazıp duruyorum. Ucuz girdi sayesinde sanayi sektörünün daha çok büyüyeceğini, ihracatın artacağını, işsizliğin azalacağını anlatıyorum. Ne gam!
Yapılan işe baktığımda Milletten para toplamaktan başka bir şey olmadığını anlıyorum. BOTAŞ-EÜAŞ-TP-TEİAŞ çok kar etse ne olacak? Ziraat, Halk ve Vakıfbank çok faiz toplasa kim kazanacak?
Galiba ‘evletçiliği’ Milletten para toplama olarak sanıyoruz. Oysa asıl devletçilik millete hizmet değil miydi?