Bu genç yaşta emeklilikten utanırım
Yıllar önce bir akrabam 42 yaşında emeklilik zamanı geldiğinde “utanılacak bir durumdasın” demiştim.
Gerçekten de utanılacak bir durum
Genç yaşta emekli olmak hiç sevinilecek bir şey değil.
Bir tarafta vasıflı eleman bulamıyoruz feryatları; diğer tarafta artık 50’li yaşlarda emekliler ordusu.
Her nedense toplumsal sorunların çözülmemesinde bir üst irade var bu ülkede. Bir dış mihrak bir ülkeyi batırmaya çalışsa sanırım ilk yapacağı işlerden biri de insanları çalıştırmaktan men etmek olmalıdır: “Siz çalışmayın, üretmeyin; biz sizin yerinize 67 yaşına kadar çalışır, üretiriz. Ve size bol bol mal satar, karşılığında da sizi borçlandırırız”
Bu meseleyi defalarca yazdım. Ülkemizde çalışanın canının çıktığını, çalışma şartlarının ağır olduğunu. Ücretlerin düşük olduğunu, vergi dilimlerinin de yüksek ücreti (ve dolayısı ile okumayı) cezalandırdığını.
Çalışsan bir dert-emekli olsan başka bir dert.
Ne çalışırken mutlusun; ne de emekli olduğunda. Sistem bir bütün olarak eksiklerle dolu. Bütüncül yaklaşımla maalesef sorunu ele alamıyoruz.
Bir önceki yazımda değindiğim mesele: Hızla yaşlanıyoruz. 5-10 yıl sonra emeklilerin maaşlarını ödemekte çok zorlanacağız. Bugün zaten SGK bütçesi, Merkezi Bütçeden aktarılan kaynaklar sayesinde ayakta. Aslında 90’lı yıllardan daha büyük açıklar var.
***
Önceki yazım üzerine 2008 Reformunu gerçekleştiren Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile görüştüm.
Biliyorsunuz, mevcut durumda emekliliğiniz geldiğinde çalışmaya devam ederseniz emekli maaşınız artma yerine düşüyor.
Şöyle örnek vereyim: 52 yaşında emekli olabiliyorsunuz ve emekli maaşınız 1800 TL. Ama siz emekli olmayıp, çalışmaya ve prim ödemeye devam ediyorsunuz. Ve 58 yaşında emekli olmak istediğinizde bir de bakıyorsunuz emekli maaşınız 1650 TL olmuş. (Fiyatları sabit düşünün. Rakamlar afakidir)
Devletimiz şunu demiyor: “Kardeşim sen 52 yaşına kadar şu kadar prim ödedin. Ortalama ömür bu ve şu kadar yıl maaş alacaksın. Sen emekli olmayıp 6 yıl devletten maaş almıyorsun, hatta 6 yıl daha devlete prim ödüyorsun. Böylece 52 yaşında emekli olup 1800 TL maaş alacağın yerde 58 yaşında emekli ol ve 2400 TL maaş al”.
Çalışmayı teşvik edici, emekli olmayı caydırıcı bir program yok. Herkes dört gözle emeklilik bekliyor tabii.
Faruk Çelik bu tablonun 2008 sonrası işe girenler için geçerli olmadığını açıkladı. Yeni nesil çok çalıştıkça, ona göre maaş alacak.
Ama burada şunu belirtelim: 2000 öncesi maaş bağlama oranı ila 2008 sonrası maaş bağlama oranı yarı yarıya düşürüldü. Yani iş hayatında çok çalışıp, çok prim ödemek emekli maaşını öyle eskisi gibi yükseltmiyor.
***
Bir not daha: 2008 yılındaki emeklilik düzenlemesi özel sektör için geçerli. Yani Anayasa Mahkemesi verdiği kararla bu haksız durum sivil vatandaşlar için geçerlidir ama devlet memurları için geçmez dedi.
Ülkenin Anayasa Mahkemesi verdi bu kararı: “Herkes eşittir ama memurlar daha eşittir”.
Bakın genç nesil gelmiyor diyoruz. Bazı ailelerde iki kişi çalışıyor ve tek çocuk var. Bir başka ailede ise tek bir çalışan var ve 3 çocuk bulunuyor. İşte burada Maliye Politikası Aileye giren gelire ve harcama sayısına bakmıyor. Sadece kişinin bireysel gelirine bakıyor.
Oysa 3 çocuğa yapılacak eğitim harcaması gibi, bakım harcaması gibi çok büyük eşitsizlik var.
Diyorum ya; maalesef devlette sorunları anlama ve temelden çözmede büyük açıklarımız var.
Bakın yıllar önce yazdım: 1. Köprü ayağını kullanmaktan vazgeçtim. Çünkü her gün 30-35 dakikada geçilecek yeri, 45-50 dakikada geçiyordum. Çünkü tam köprü ayağında toplumsal kuralları hiçe sayan, forslu ve/veya ahlaksız arabalar kaynak yapıyor ve kurala uyanlar ahmak yerine konuluyordu. Şimdi durum orada düzeltilmiş ama her yerde benzer işler devam ediyor.
Umarım toplumsal yaşantımızda temel haklar ve eşitlikler noktasında büyük yapısal değişimleri kavrayacak bir yapılanma oluşur. Aksi halde ne çalışırken, ne emeklilikte ne de yaşantımızda hak edilmiş bir hayatı bulmak için çok bekleriz.