Büyüme gücümüzü kaybediyoruz

Aslında bugünlerde yazdıklarımı uzun yıllardır zaten yazıyordum. Ama bugün sorunlar ortaya çıktığı için daha fazla dikkat çekiyor. Oysa isterdim ki; sorunlar ortaya çıkmadan önce keşke çözümlere kulak verip, sorunları önceden çözebilseydik. Keşke o vakitler yazılar daha fazla dikkat çekseydi.

Bugün bahsedeceğim konuyu son 10 yılda çalıştığım her gazetede, ekranına konuk olduğum her TV’de dile getirmiştim. Ama o günlerde demek ki yine pek dikkat çekmedi. Şimdi yeniden yazayım da ekonomimizin temel sorununu çözmeye irademiz oluşsun.

***

Bakınız, bugün herkes dolara bakıyor. Aslında biz doların belini bir anda kırarız. Merkez Bankası 2006’da yapıldığı gibi birden tefeci faizi verir ve bu iş biter. Dışarıdan oluk oluk döviz gelir ve dolar bir anda tepetaklak olur.

Ama gerçek sorunlarımız da artarak büyümeye devam eder. Tabii ki, acısı ilerleyen uzun yıllarda ortaya çıkacak şekilde...

***

Mesele şu ki; çözüm modellerimiz tüm ekonomik maliyeti en düşük düzeyde tutacak nitelikte olmalı. Bu konuda da aylarca (sorunlar derileşmeden) enerji fiyatlarının düşürülmesinden başlayarak “ucuzluk kampanyasını” önerdim. Bakınız 11,8 dolara aldığımız doğalgazı, artık 4,5 dolara alıyoruz. 35 milyar dolar ödediğimiz doğalgaz ithalatına, artık 15 milyar dolar ödüyoruz.

Önerim şuydu: Dünya’da ucuzlayan ve bizimde artık çok ucuza aldığımız doğalgazı yurtiçinde de ucuza satalım. Böylece sanayide çarklar daha rahat ve rekabetçi dönsün. Hatta elektriğin de 1/3’ünü doğalgazdan ürettiğimizi düşündüğümüzde burada da bir fiyat indirimine gidebilirdik.

Ekonominin 1. girdi maddesi olan enerjiyi ucuzlatıp, ardından vergi indirimleri ile üretimci özel sektörü bir kez daha destekleyebilirdik. Ve böylece enflasyondaki hızlı düşüşle faiz artırım marjını aşağıya çekebilirdik. Hatta belki de faiz artırmak bile zorunda kalmayabilirdik. Ama o fırsatta çoktan kaçtı. Hatta Moody’s not kırmadan önce “bu fırsatı kaçırmayalım, not kırılmasın” bile demiştim. Olmadı..

Hatta peş peşe yapılan kamu zamları ve yeni vergi artışları adeta özel sektörü bir kez daha köşeye sıkıştırdı. Zaten bu nedenle dedim ki “Özel sektör öldü, haberiniz yok mu?”

***

Evet, ülkemizin aslında en büyük sorunu bu... Özel sektör öldü ve ölmeye devam ediyor. Çünkü, büyüyen ve hantallaşan devlet, bütün bu ağır yükünü özel sektörün üstüne yüklemiş durumda. Devlet, maalesef kendi refahından ve konforunda da hiç taviz vermiyor. Vermez de.. Çünkü devlet bir güç kullanıyor ve güç kullananlar güçlerini kolay kolay paylaşmazlar ve bu güçten feragat edemezler.

Bugün sorunun bir başka boyutunu dile getireceğim: Türkiye neden ve nasıl “Büyüme Gücünü Kaybediyor?”

Yıl 1996: Enerji ithalatı 5,9 milyar dolar; cari açık -2 milyar 437 milyon dolar. Büyüme oranı ise yüzde 7,0. (1987 fiyatları ile)

Yıl 1997: Enerji ithalatı 6,1 milyar dolar; cari açık 2 milyar 638 milyon dolar. Büyüme oranı ise yüzde 7,5 (1987 fiyatları ile)

Yıl 2000: Enerji ithalatı 9.5 milyar dolar; cari açık 9 milyar 920 milyon dolar. Büyüme oranı yüzde 7,4 (1987 fiyatları ile)

Şimdi burada şu noktaya dikkat edin. Cari açık enerji faturasından bile daha düşük. Büyüme oranları ise yüzde 7,0 ve üzeri. Bakınız 2000 yılında enerji ithalatı kadar cari açık veriyoruz ve krize giriyoruz.

Bizler geçmişte enerji faturasının bile çok büyük kısmını finanse ederek yüzde 7,0 üzeri büyüme sağlıyorduk. Daha açık söyleyelim: Kendi kaynaklarımızla yüzde 7,0 civarı büyüme gücümüz vardı.

Yıl 2013: Enerji ithalatı 55,9 milyar dolar; cari açık 63 milyar 608 milyon dolar. Büyüme oranı %4,2 (TÜİK- eski seri)

Yıl 2014: Enerji ithalatı 54,9 milyar dolar; cari açık 43 milyar 552 milyon dolar. Büyüme oranı %3,0. (TÜİK- eski seri)

Yıl 2015: Enerji ithalatı 37,8 milyar dolar; cari açık 32 milyar 278 milyon dolar. Büyüme oranı %4,0. (TÜİK- eski seri)

Dikkat ederseniz artık yüzde 4,0 üzeri büyüme oranında enerji dışında da cari açık vermek durumunda kalıyoruz. Oysa 90’lı yıllarda bu oran yüzde 7,0 büyüme seviyesiydi.

2016-9 ay: Enerji ithalatı 19,5 milyar dolar; cari açık 24 milyar 661 milyon dolar. Büyüme %2,2 (2010 serisi) : Sadece 2,2 büyüme oranında bile enerjiden fazla cari açık var.

2016-son 3 ay: Enerji ithalatı 6 milyar 595 milyon dolar; cari açık 5 milyar 580 milyon dolar ve büyüme oranı yüzde -1,8. Yani küçülürken bile cari açık veren bir durumdayız.

Görüldüğü gibi kronik bir dışa bağımlı ekonomimiz oluştu... Yabancı olmadan adım atamaz olduk. Yani büyüme gücümüzü kaybettik. Asıl sorun da bu olsa gerek.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum