Büyüme gücünü nasıl kaybettik?

Bugün yazacaklarımı bir çok kişi maalesef anlamakta zorlanacaktır. Ama ülkem adına, milletim adına bunları aktarmak zorundayım.

Ekonomiyi satılan konut sayısı ile, sokakta dolaşan araba sayısı ile görenlerin nasıl hataya düştüklerini görmek açısından lütfen rakamları iyi okuyun ve analiz edin.

Bugün zor bir dönem; çok fazla reform yapılıyor. Ama ben maalesef hala “yetmez” diyorum. Eğer bu ülkeyi gerçekten kalkındırmak ve büyütmek istiyorsak yapmamız gereken çok ama çok büyük işler var.

Son 15 yılda bizler yabancılardan gelen 530 milyar dolar ile bir sanal refah yaşadık. Bu parayı yatırım ve üretime dönüştürmek yerine ağırlıklı olarak inşaat ve tüketimde harcadık. Maalesef Derviş-IMF ekonomik modeli bu kurgu üzerine oturtulmuştu. Ve halen bu programı uyguluyoruz.

Yıllar önce “üretmeyin-tüketin”; “Çalışmayın” gibi başlıklarla yazılar yazdım. En büyük korkum Türkiye’nin büyüme gücünü kaybettiği noktasındaydı.

Evet, Türkiye büyüme gücünden çok ama çok büyük bir kayıp yaşadı. Artık üreterek büyüyemiyoruz. Hatta diyorum ki “Ankara zayıflayınca ekonomi daha hızlı büyüyor”. Bunlar çok önemli sorunlar. Unutmayın.

MUSİAD Başkanı Nail Olpak ile 2013 “Büyümenin Finansmanı” ekonomi raporu hakkında küçük bir konuşma fırsatı buldum. Olpak “Türkiye’de teşviklerin ana gövdesi yatırım bitince kar elde edince veriliyor; oysa asıl teşvik yatırım aşamasında gerekli” dedi. Bence çok önemli.

MUSİAD 2013 Ekonomi raporunda Başkan’ın ana tespiti de şuydu: “Mevcut finansman (bankacılık) modeli, yenilikçi proje finansmanında işlevsiz kalıyor; bu nedenle ekonomide verimsizlik artıyor”. Çok önemli.

Yıllarca bu ülkede bankacılık sisteminin ipotek kredilerine, yani gayrimenkule bağlanmasının ne kadar acı sonuçlar doğurduğunu anlatmaya çalıştım. Sanayiciler kredi almak için mecburen gayrimenkulcü oldular; sonra da bu sistemi uygulayan Bakan çıkıp “asıl işinizi yapın, sanayiciler gayrimenkulle uğraşmasın” deyince pes ettim.

***

Şimdi size acı rakamları aktaracağım. Türkiye’nin nasıl büyüme gücünü kaybettiğini göreceksiniz. İşte rakamlar:

1996-97-98 yılları:

İthalat-İhracat farkı, yani dış ticaret açığı (3 yıl toplam) -61.648 milyar dolar. Enerji ve altın hariç dış açık: -45.154 milyar dolar. Ve Cari açık: -3.075 milyar dolar.

Neden enerji ve altın hariç dış açığa bakıyoruz? Çünkü enerji fiyatı ve ithalatı büyümeden bağımsız, keza altında öyle. Bir de hani diyorlar ya “Enerji olmasa cari açık olmaz”. Bakın 96-97-98 yıllarında yıllık ortalama büyüme hızımız %6,2’dir. Enerji ve altın açığı ise -16.494 milyar dolar ama cari açık sadece 3.075 milyar dolar.

2003-04-05-06-07 yılları;

Toplam 5 yılda dış ticaret açığı tam -216.590 milyar dolar. Enerji ithalatı (net) 96.215 milyar dolar ve altın ithalatı 13.421 milyon dolar. Enerji ve altın hariç dış açık -106.954 milyar dolar iken, cari açık -110.849 milyar dolar. Daha anlaşılır bir dille söyleyeyim: Bu 5 yılda cari açık gerçekten enerji ve altın ithalatı kadar olmuş. Yani başabaş noktasındayız. Ama yıllık büyüme oranı (ort) %8,0’e çıkmış. Hızlı büyüme yanında enerji ve altın ithalatı olmasa cari açık olmayacakmış. Çok güzel bir dönem.

2012-13-14-15 yılları; (Son 4 yıl)

Dış açık: -331,903 milyar dolar. Enerji ve altın açığı -178.465 milyar dolar. Cari açık ise -187.362 milyar dolar. Olay şu: Son 4 yılda enerji ve altın açığından biraz daha fazla cari açık verdik. Ama bir noktaya dikkat çekerim; son 4 yılda büyüme oranımız yıllık ortalama %3,5’a düşmüştür.

Bundan 20 yıl önce %6,2 büyüme oranına rağmen cari açığı sıfır seviyesinde olan Türkiye 10 yıl önce %8,0 büyüme oranında enerji+altın açığı kadar cari açık veriyordu. Artık %3,5 büyümeye düştük ama cari açığımız enerji+altın açığının da üzerinde seyrediyor.

Demek istediğim şudur. Türkiye Derviş-IMF ekonomi programını 2006’da bitirmeyerek ve halen uygulayarak BÜYÜME GÜCÜNÜ KAYBEDİYOR. Eskiden yüzde 8,0 büyüme oranında verdiğimiz cari açık, şimdilerde yüzde 3,0 büyüme oranında veriliyor.

Sorunumuz sanıldığından daha büyük. Daha önemli ve ciddi reformlara ihtiyacımız var. Neler mi? Devam edeceğiz.

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum