Fak-Fuk-Fon ve acayip rakamlar

Geçen gün İkitelli Sanayi Bölgesi’ne gittim. Arkadaşım şöyle dedi: Akşam paydosunda işçiler arasında 1 tane Türk göremiyorum.

Ara eleman ücretlerinin 15-20 bin lirayı geçtiğini, vasıflı eleman olmadığını anlattı.

TÜİK verilerine göre ekim ayında istihdam geçen yılın aynı ayına göre %4,56 (1 milyon 378 bin kişi) artış gösterdi. İlk soru şu: Bu istihdamın kaçı bizden kaçı kaçak yabancı işçilerden oluşuyor?

Mesele şu:

Eylül ayında %4,24

Ekim ayında %4,56

artan istihdam (Bir önceki yılın aynı ayına göre) sanayi üretiminde tam karşılık bulmuyor.

Çünkü sanayi üretimi;

Eylül ayında %0,5 ve

Ekim ayında %2,5 artış gösteriyor.

Ama işin garibi burada bitmedi.

Üretim açısından en önemli reel gösterge olan elektrik tüketimine bakıyoruz.

Eylül ayında -%0,85 ve

Ekim ayında da -%3,70 düşen bir elektrik tüketimi var.

Hatta şunu da ifade edelim ki, ağustos ayında da elektrik tüketimi -%2,22 düşerken sanayi üretimi %1,1 artış göstermiş.

Gelin son 3 aylık (ağustos, eylül, ekim) ortalama veriler üzerinden bakalım:

Son 3 aylık ortalamada geçen yılın aynı dönemine göre istihdam %5,03 artış gösteriyor. Buna karşılık aynı dönemde sanayi üretimi sadece ve sadece %1,37 artabiliyor. Ama aynı dönemde elektrik tüketimi -%2,21 düşüş yaşıyor.

İlginç değil mi?

Eskiden bunun tam tersi veriler gelirdi. İstihdam artışı sanayi üretiminin yarısından daha az kalırdı; elektrik tüketimi de daha sert yükselirdi.

Yoksa bizim sanayi üretimi Rusya’nın çıkış kapısı mı oldu?

Ne dersiniz?

FAKİR FUKARA FONU

80’lerde rahmetli Turgut Özal döneminde meşhur bir Fakir Fukara Fonu vardı. O fonu siyasiler ve medya şu başlıkta verirlerdi: Fak-Fuk-Fon

Eskiden fakir fukara için oluşturulan o fon ile çok espriler geçirilirdi de şimdi durum ne oldu?

Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati “Asgari ücretliye de memura da emekliye de ne verilse haklarıdır. Dar gelirliye, fakir fukaraya vermek bereket getirir” açıklamasında bulundu.

Sanırsınız FAK-FUK-FON’dan para dağıtıyor.

Bu insanlar çalışıyor ve emeklerinin karşılığını almaktadırlar.

Bu çalışanları enflasyona ezdirip; ülke gelirinden aldıkları payı yüzde 33’lerden yüzde 24’lere kim düşürttü?

Tıpkı şuna benziyor: Faiz yüzde 19’dayken enflasyon yüzde 17’lerdeydi. Faizi yüzde 19’dan yüzde 9’a indirip enflasyonu yüzde 85’lere (sadece resmisi, gerçeği yüzde kaç kim bilir?) çıkartıp “faiz sebep enflasyon sonuç, bakın şimdi enflasyon düşecek” demek gibi...

Bu fakire dağıtma işine yeniden bakalım:

1-Devletten veriyorsanız, zaten o parayı millet vergileriyle ödemiş demektir: Siz vermemiş oluyorsunuz.

2-Memura veriyorsanız, zaten o memur millete çalışıyor ve karşılığını da millet ödemiş oluyor demektir: Siz vermemiş oluyorsunuz.

3-Emekliye veriyorsanız, zaten o emekli çalışırken prim ödediğinden kendi parasını almış oluyor: Siz vermemiş oluyorsunuz.

4-Çalışana ise siz zaten hiç vermemiş oluyorsunuz... Çalışanın maaşını ona o işi veren işverenler ödüyor.

Yani burada Fak-Fuk-Fon çalışmıyor... Çalışan alın terinin hakkını istiyor.

Eğer ekonomiyi iyi yönetseydiniz, kimse asgari ücrete mahkum olmazdı. Utanılacak durumla övünmek böyle bir şey olsa gerek...

YORUMLAR (18)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
18 Yorum