Hep kasa kazanır!
Bugün biraz karışık bir konuyu işleyeceğim. Şimdiden karışıklık için affedin.
Konu önemli.
Hatırlarsanız Kanal İstanbul için yıllık gelir 300-500 milyon dolardan başlayıp 5-10 milyar dolara kadar söylediler. Maliyet için de benzer rakamlar verildi. Binali Yıldırım 5,8 milyar dolar dedi; şimdiki Ulaştırma Bakanı Adil Karaismailoğlu 15 milyar dolar dedi.
Matematik alırken ve verirken çok farklı işleyebiliyor.
İsteyene istediği rakamı veriyorlar.
Ama iş kasaya gelince durum çok farklı. Orada zehir gibi bir akıl işliyor.
Gelin Osmangazi Köprüsü üzerinden konuya giriş yapalım.
Bilindiği gibi Osmangazi Köprüsünde indirimli fiyat uygulanıyor. Gerçek geçiş fiyatı yaklaşık 350 TL ama geçen vatandaşlardan 147 TL alınıyor.
Hazine-Devlet veya dolaylı olarak hepimiz bu geçen vatandaş adına kasaya yaklaşık 200 TL daha ödüyoruz. Günlük 40 bin aracın altında kalan tutar için ise 350 TL’nin tamamını Hazine-Devlet ve dolaylı olarak hepimiz ödüyoruz.
Burada indirimli fiyat önemli. Yani müteahhide verilen garanti fiyatın tamamı vatandaşa yansıtılmıyor. Fark kasadan ödenmeye devam ediliyor.
Buraya kadar olan konu bilinen bir mesele.
Şimdi yeni bir durum var.
Önceki haftalarda Zafer Şahin ve Mehmet Acet Osmangazi Köprüsü’nün günlük 40 bin araç garantinin üzerine çıktığını yazdılar. Bu güzel haber.
Ama burada bir sorun var. Sorun şu:
Araç garantisinin üzerine çıkılınca fazlalık gelirin yüzde 70’i şirkete ve kalan yüzde 30’u devlete gidiyor.
Burası da tamam...
Şimdi diyelim ki tam 40 bin araç geçiyor: Bu durumda tablo şu oluyor: 40 bin araç başına yaklaşık 150 TL şirket tahsil ediyor. Bu da günlük 6 milyon lira ediyor. Ama 350-150=200 TL farkı olan 8 milyon lirayı da devlet yine günlük olarak 6 ayda bir müteahhide ödüyor.
Çünkü köprü gerçek geçiş fiyatı 350 TL (rakamları yuvarlayarak yaklaşık veriyorum)
Şimdi gelelim asıl noktaya:
Diyelim ki Osmangazi Köprüsünü günlük 60 bin araç kullanmaya başladı.
Normalde durum ne olur?
Şirkete verilen günlük araç garantisi 40 bin araç üzerinden 350 TL toplam fiyatla 14 milyon lira. Ama 60 bin araç kullanırsa ve 150 liradan geçiyorsa şirketin günlük geliri 9 milyon lira ediyor.
Acaba burada devlet-siyaset “Biz indirimli fiyat ile size kolaylık yaptık, dolayısı ile günlük 14 milyon gelir (93 bin araç 150 TL ödeyerek) tamamlanana kadar size garanti edilen üzerinde araç geçişini saymayız” diyor mu?
Yani acaba bu köprüyü bu kadar yüksek fiyattan ihale edenler indirimli fiyatı toplam gelire mi sayıyor, yoksa araç üzerinden fazlalık geliri 30’a-70 bölüşülüyorlar mı?
Bakın eğer indirimli fiyat dolana kadar araç sayısına bakılmazsa günlük araç geçişi 93 bine ulaşana kadar Osmangazi Köprüsünde müteahhitle fazlalık paylaşımı yapılmaz. Ama yok burada da bir cinlik devreye girmişse; hem devlet indirimli fiyatı kasadan ödemeye devam eder hem de müteahhit 40 bin aracın üzeri geçiş gelirinin yüzde 70’ini kasasına koyar.
Bu konuya henüz bir açıklama gelmedi.
Acaba fazlalık araç geçiyorsa;
1- Müteahhit hem 200 liralık farkı devletten almaya devam ediyor
2- Hem de fazlalık araç başına gelirin yüzde 70’ini ek olarak kasaya mı koyuyor?
Kısaca hep kasa kazanır kuralı mı işliyor? Yoksa indirimli fiyat farkı kapanana kadar devlet fazlalık geliri indirimli fiyata mı sayıyor?
Umarım bir açıklama gelir ve şeffaflık adına Milletin vergisinin nereye gittiğini öğrenmiş oluruz.