İşçinin değeri yok
Bu aralar şu zorunlu bireysel emeklilik sistemine (BES) takıldım. Bakanlarımız zorunlu BES sayesinde tasarrufların artacağını, ülkenin kalkınacağını ifade ediyorlar.
Tasarruflar yetersizmiş.
Sahi neden tasarruflar yetersiz? Bence buna kafayı yorsak ya...
Mesela gelirimiz çok arttı da ev-araba mı almaya başladık. Rakamlara bakınca durum aynen böyle. Konut satışları ve fiyatları son beş yılda resmen uçtu. Son 5 yılda enflasyon yüzde 50 iken Türkiye’de konut fiyatları yüzde 100’ün üzerinde artmış. Hele İstanbul’da fiyatlar yüzde 150’ye yaklaştı. Araba satışları ise zaten yılda 1 milyon sınırına geldi.
Sokaklarda kullanmasını bilmeden (ahlak olarak) o kadar çok lüks araç dolaşıyor ki. Bu tablo baba parası veya havadan para (rant) ile yaşayan bir toplum haline geldiğimizin göstergesidir. Zaten 15 yılda yabancılardan aldığımız 530 milyar dolarlık borç-satış parası nerede harcanır ki.
Kısaca tasarruf edemiyoruz çünkü dışarıdan çok para alıyoruz. İyi ama olay sadece rantçılarla mı açıklanır? Mesela alın teri ile çalışanlar da mı tasarruf edemiyor?
***
Kalkınma Bakanlığının internet sitesinde çok güzel veriler var. Net ele geçen ücretlerde kamudaki işçi, 2004 yılında 88,3 olan reel ücret endeksi 2014 yılında 86,6’ya düşmüş. Özel sektör işçisi ise 97,1’den 2013 yılında 100,9’a yükselmiş. Memur ücreti ise 112,7’den 162,1’e yükselirken asgari ücret 158,6’dan 198,6’ya (2014) yükselmiş.
Dikkat ederseniz kamuda çalışan işçilerin ücret endeksi %1,9 gerilerken, özel sektörde çalışan işçi ücreti sadece %3,9 artmış. Buna karşılık memur ücretleri %43,8 artarken, asgari ücret %25,2 artmış. Bunun anlamı şu: Son 10 yılda özel sektörde asgari ücret reel olarak artmasına karşılık toplamda özel sektörde reel ücretler sadece yüzde 3,9 artabilmiş. Orta ve üstte maaş alanların ücretleri reel olarak erimiş.
Gelelim ikinci ayağa....
Yani ücretler neymiş ve devlet ne kesmiş.
2004 yılında 2 bin 620 TL alan kamu işçisi 2014 yılında 5 bin 683 lira alıyor. Memur maaşı ise bin 25 liradan 2 bin 997 liraya yükselmiş. Özel sektörde çalışan işçi ise 2004 yılında bin 865 lira alırken 2013 yılında 3 bin 906 lira alıyormuş. Ama bunlar tabii ki brüt ücretler.
Mesela 2004 yılında 527 lira olan asgari ücret 2014 yılında bin 295 liraya yükselmiş ama net ele geçen asgari ücret 869 lira.
Tabloyu brüt ücret ve net ücret üzerinden kesintileri hesaplayarak irdelemeye devam ediyoruz. 2014 yılında 5.683 lira maaşı olan kamu işçisinin eline net ücret olarak 3.041 lira geçiyor. Maaşından yapılan kesintinin net ücrete oranı yüzde 86,9.
Özel sektörde çalışanların ise maaşlarından yapılan kesinti oranı tam yüzde 85,7. Buna karşılık memur maaşlarından kesinti oranı ise sadece yüzde 33,0. Asgari ücrette bile kesinti oranı yüzde 49,2 iken...
***
Anlayacağınız devletimiz işçinin parasından kesinti yapmayı kendine bir hak görüyor. Ama memurun maaşından çok daha az kesinti yaparak ortaya iki kata varan bir farklılık çıkartıyor.
Şimdi dönüyoruz Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) verilerine bakıyoruz. SGK verilerine göre bir 4/c çalışanı (kamu-emekli sandıkları) asgari bin 556 TL emekli maaşı alırken azami 6 bin 178 lira alabiliyor. Buna karşılık bir 4/a çalışanı asgari bin 242 lira emekli maaşı alabiliyorken, azami sadece 2 bin 381 lira emekli maaşı alabiliyor.
Anlayacağınız paranın değeri nerede çalıştığınıza da çok bağlı. Devlette çalışıyorsanız maaşınızdan kesinti daha az yapılır ve çok daha fazla emekli maaşı alabilirsiniz: Daha az para daha çok emekli maaşı.
Oysa tarihi bir hata yaptınız ve özel sektörde bir işçisiniz; maaşınızdan iki kata daha fazla kesinti yapılır ve emeklilikte çok daha az maaş verilir. İşte biz buna devletçilik diyoruz.
Ve şimdi bir kez daha düşünün. Acaba maaşı düşen, maaşından çok daha fazla kesinti yapılan, emekliliğinde kendisine çok daha az maaş ödenen işçilere neden zorunlu BES geliyor?
Sorarım size bu ekonomik tabloda zorunlu BES ile aslında kim BESlenecek?