Kaçan yabancı niye gelsin?

Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD’li şirketlere Türkiye’de daha fazla yatırım yapmaları çağrısında bulundu.

Erdoğan’ın konuşmasından bazı satırbaşları verelim: Ülkemize yatırım yapan, istihdam oluşturan, ekonomik katkı sağlayan uluslararası şirketlere daima destek olduk”

Konuşmanın içeriğinde Türkiye ekonomisinin salgına rağmen yakaladığı başarılardan söz ediyor. “Salgın herkes için beraberinde bazı zorlukları getirse de Türkiye’nin önünde yeni fırsat pencerelerinin açılmasını sağladık. Asya merkezli üretim ağına alternatif arayışlarında sanayisi, üretim kapasitesi, rekabetçi fiyatları, nitelikli işgücü, coğrafi konumu, güçlü alt yapısı ile Türkiye’nin adı daha fazla ön plana çıkmaya başladı”

Kısaca Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bize güvenin” seslenişinde bulundu.

***

2019 yılında birkaç yazımda “En fazla inananlar battı” diye yazmıştım. Çünkü 2016 yılında başlamak üzere verilen her söz nerede ise karşılıksız kaldı. Verilen her vaat tam tersi sonuçlar ortaya çıkarttı.

Dolar yükselmeyecek denildi, dolar yükseldi. Faizleri düşüreceğiz dediler, faizler çıktı. “Hele siz bu kardeşinize yetkiyi verin, bakın o zaman bu dolar bu faiz ne olacak” denildi ama tam tersi oldu.

Finansal öngörüler yanlış çıkabilir elbette. Hadi bunu görmezden gelelim. Ne de olsa piyasa diye bir kavram var. Yani siz bir iktidar olarak millete dolar satmayı tavsiye edersiniz ama tersi oluşabilir. Benzer örnekler geçmiş iktidarlarda da yaşanmıştı.

Ama burada asıl mesele “iradeye” dayalı öngörülemeyen adımlardır.

Mesela siyasi riski bilmenize rağmen TL faizini eksiye çekerek kurların yükselmesine adeta zemin hazırlanmış ise burada bir irade sorunu var demektir.

Film seyreder gibi piyasada tahvil faizleri yükselirken MB’nın siyasi irade onaysız faiz kararı alamaması bir irade sorunu olmalıdır.

Ama asıl irade gece yarıları görevden alınan 3 Merkez Bankası kararnamesidir. Mevsimlik işçi (Ali Babacan söylemi) haline dönüşmüş MB Başkanlığına dayalı sistemde kim nasıl akli gerekçeli karar alabilir?

***

Bakın bu yanlış ekonomik kararları ve ucube ekonomi teorilerini de bir kenara attık. Hadi bunları da görmezden gelelim.

Bu ülkede her şeyden önce adalet işleyişinin nasıl bir hal aldığını küresel verilerden bile izleyebiliyoruz.

Sokaktaki vatandaş bile “içeri atarlarsa atsınlar, artık konuşacağım” diyebiliyorsa, sizin yargı paketlerinizin tümü paketlenmiş ve çöpe gitmiş demektir.

Ama hepsinden önemlisi nedir biliyor musunuz?

Dün yapılanın ertesi gün tam tersini yapan bir yönetimin ta kendisidir. Bir cuma günü yabancı işlemlerini yasaklayıp, pazartesi de bunun tam tersi karar almaktır. Buna o kadar fazla örneğimiz var ki; hangisini sayalım.

En temel sorun kurallı piyasa işleyişi olmalıdır. Mevcut kuralların kaç gün ve kaç saat süreceğini bilen var mı? Bir sabah kalktığınızda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile nasıl bir tabloyla karşılaşacağınızı biliyor musunuz?

Ekonomi ve özellikle de yatırım bir öngörü şeması içerir. Gerçi başkasının parasını kullanan Cumhurbaşkanlığı Kabinesi hangi hesabı tutturabilmiştir? İstanbul-İzmir otoyol ve Osmangazi Köprüsüne 7,0 milyar dolar maliyet söyleyip, kurdele keserken maliyetin 11 milyar dolar olduğunu açıklamak nasıl bir hesap olabilir?

Bu yoldan, köprüden geçen araçlara verilen garanti en fazla 3 yıl eksik kalır deyip, her yıl açığın artması ve 5 yıldır garanti ödemesinin sürmesi nasıl bir matematik ve yönetim öngörüsü ile izah edilebilir?

Kanal İstanbul bile uçuk kaçık rakamlarla sunuluyor. Daha hangi rakamın hangi öngörü ile gerçek olduğunu bilen var mı?

İşte böyle bir ülkede siz gelip nasıl bir yatırım yaparsınız?

Önce gerçekten kendimize bakmamız gerekiyor. Ne söylüyoruz ama ne yapıyoruz?

Mülkiyet güvencemiz bile sorgulanıyorsa biz yabancılara nasıl bir ülke sunuyoruz? Lafla peynir gemisinin yürümediğini 2017’den beri arkasına bile bakmadan kaçan yabancı yatırımcılardan göremiyor muyuz?

Mevcut yabancıların kaçarak terk ettiği ülkemize başka yabancıların geleceğini düşünmek biraz zorlama bir durum desek anlatabilmiş olur muyuz?

Biz en iyisi işsizlik ve yoksulluk içerisinde fakirliğe alışalım. Hiç hayale ve boş vaatlere kanarak beklentimizi artırmayalım. Maalesef gerçek budur!

YORUMLAR (60)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
60 Yorum