Kriz ne zaman?

Son 2 ayki bazı yazılardan alıntılar verelim

20 Temmuz 2016 “Tehlike nerelerde!”:

“Benim asıl değinmek istediğim konu ise ikinci tehlike: Gördük ki, ABD bu terörist kalkışmada net tavır koy(a)madı. Eğer ki bu hain terörist kalkışmanın bir noktasında Batı güçleri var ise (ki buna inanıyorum) üçüncü bir adım gelecektir. Bu adım için ise en açık nokta ekonomidir.”

08 Haziran 2016 “Çok acil hemen şimdi...”:

“Moody’s önceki gün Türkiye’yi pas geçti. Ama henüz hiçbir şey bitmedi. 2014 yılında politik riskler üzerinden negatif incelemeye geçen Moody’s, şimdide başka risklere dikkat çekiyor. Pas geçen açıklama hiç ama hiç rehavete kapılmamıza yol açmasın. Ağır uyarılar var.”

26 Haziran 2016 “TL neden yükselmiyor?”:

“Veya olayı tersten sorgularsak: Acaba ekonomik kriz içerisindeki emsal ülkelerin parası bu kadar değer kazanırken bir ekonomik kriz yaşamamış olan TL neden değer kazanamadı? Yoksa bizim krizimiz önümüzdeki günlerde mi?”

30 Haziran 216 “Ne bekliyoruz?”:

“Bu günlerde çok hızlı karar almamız gerekiyor. Bazı konularda 1 günlük gecikme bile çok ağır maliyetler oluşturabiliyor. Yani demek istediğim şu ki, iç piyasada yaşanan tıkanıklık ihracatla da aşılamadı. Veya bir başka ifade ile ekonomide sürekli teşvik edici ve yol açıcı yeni önlemlere ihtiyaç var. Lütfen not falan düşmeden enerji fiyatlarını düşürelim. Ekonomiyi yüksek enerji fiyatı ile boğmayalım. Acil, hemen, hem de şimdi indirelim şu enerji fiyatlarını.”

***

Bu yazılarda notumuzun düşme ihtimalinin güçlü olduğunu, alınması gereken önlemleri, sorunların aslında piyasada fiyatlandığını defalarca yazdım.

Yazılarımın ardından o kadar sert eleştiriler aldım ki... Her yazımda nerede ise “kusura bakmayın, ben ülkem adına sorunları söylemek zorundayım, beni affedin...” demek zorunda kaldım.

Maalesef korktuğum şeyler başımıza geldi.

Hatta korktuğum şeyler gerçekleşiyor ama umut ettiklerim maalesef gerçekleşmiyor. En büyük sorunumuz ise “gerçek sorunun tespit edilemeyişi”. Doktora giden hastaya yanlış tedavi uygulanması gibi bir durum yaşıyoruz. Maalesef...Yanlış tedavi, hastalığı daha da kronikleştiriyor; ağırlaştırıyor.

Acil önlemler sıralamışım: Mesela dedim ki “Moody’s tehlikesi büyük. Moody’s kredi notunu kırmadan hemen, bir an önce biz doğalgaz fiyatlarını indirelim. Bu sayede sanayinin çarkları dönmeye başlasın, ihracat artsın.”

Doğalgaz fiyatlarında en az yüzde 25-30 indirim yapabilecek yerdeydik. Fiyatlar dünyada yüzde 65 düştü zaten. Ama gelin görün kü;

1-Gaz fiyatlarını %30 yerine %10 indirdik.

2-İndirime geç kaldık. Moody’s daha önce notu kırdı

Yani geç kaldığımız gibi yeterli cesareti ve kolaylığı da gösteremedik. Ya akaryakıt fiyatlarına ne demeli? Böyle bir dönemde yeni vergi artışı... Türk Halkı bu dönemde kolaylık, ucuzluk, huzur bekliyor. Zam değil...

“Lütfen daha cesur olalım” ve “Hayatımızı ucuzlatın” başlıkları altında iki yazı yazdım...

***

Şimdi daha önce de değindiğim bir meseleden bahsedeceğim. Moody’s sonrası dolar 1 günde 3,5 liraya çıkmadı diye sevinmeyelim. Bu işler öyle bir günde olmaz... yavaş yavaş, önce yasal satışlarını gerçekleştirecekler... Sonra satışlarını dışarı çıkaracaklar... En sonunda da içerde rezervin zayıflık durumuna göre sert hareketler olabilir.

93 yılını hatırlayın. Çiller, yanlış politika ile piyasaları bastırdı ve bir yıla yakın piyasayı yendiğini sandı. Ama 1 günde bütün sistem çöktü.

2000 yılını hatırlayın. IMF desteği ile hükümet piyasayı suni olarak bastırdı ama 1 günde sistem çöküverdi...

Şimdi biz yeniden piyasaya bastırıyoruz...Ha bire zam yapıyor ama faizlerin düşmesini istiyoruz. Hadi hayırlısı.

***

İşin bir de reel kesim tarafı var. Ekonominin paraya, harekete ihtiyacı var. Oysa Hükümet ekonominin kilit başarısı olarak bütçe fazlasını görüyor. Hani doktorun yanlış tedavi durumu gibi. (Elbette bu kadar düşük büyümede bile bu kadar yüksek cari açık veren ekonomik modelde bütçe açık veremez)

Şimdi tabloyu verelim: Bütçe önce bol keseden giderlerini yapıyor, sonra da bu parayı özel sektörün boğazına sarılarak çıkartıyor. Ve buna bütçe disiplini deniliyor. Biz buna BÜTÇE BOĞAZLAMASI diyoruz.

Kamu mal alımını azaltıyor, aldığı malın da parasını öteliyor. Zaten yeniden yapılandırma ile özel sektörün kıt sermayesini şu anda toplamakla meşguller.

Sahi ekonomiyi kim canlandıracak?

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum