Maaş alamayan ekonomi gazetecilerinin hali
Türkiye uçuyor manşetlerini attıktan kısa süre sonra işten de atılıyorsun...
Nedeni ekonomik sıkıntılar.
Ama kriz değil. Çünkü ekonomik kriz yasak kelime.
‘Ekonomiye baharın müjdesi, cemre düştü’ manşetini atalı aylar oldu ama çalışan ekonomi muhabirlerinin maaşı da verilmeyeli aylar oldu.
O cemre maaşlara düşemedi bir türlü.
Nedeni ekonomik sıkıntı.
Ama kriz değil. Çünkü ekonomik kriz yasak kelime.
***
Şu sıralar “Türkiye uçuyor” manşetleri atan bir çok basın-yayın kuruluşu ekonomik kriz içinde. Ama manşetlere bakarsanız her şey çok güzel.
Ya da çok güzel olacak.
Geçmişteki haberlerine baktığınızda zaten ekonomi hiç bozulmadı. Sadece “şer güçler” saldırdı ve o saldırılar da püskürtüldü.
Hiç sorun yok.
Kurumların açıkladığı kararlar ve veriler de çok güvenilir. ‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyen siyasi liderliğin yansıması alt taraflara da yayılıyor.
Kişisel itibarın önünde geliyor kurumsal itibar.
Bir makam uğruna kişisel itibarını yere seren ama devletin kurumsal itibarına sarılan o kadar çok devşirme var ki...
Devşirme dedik ya!
Osmanlı, Akıncılar ile kurduğu devletini devşirme ile merkezileştirdi.
Neymiş o padişahın otağında farklı sesler-görüşler çıkarmak. Akıncı beyleri de meydanlarda ayrı bir güç oluşturmuyor muydu?
En güzeli devşirme-dönme sistemi.
Onlar zaten benliğini kaybetmiş devşirmeler değil miydi? Varları yokları padişahın varlığıydı. Varlıkları varlığına armağan olmuştu.
Makam veren oydu,
Ulufe veren oydu,
İhsanda bulunan oydu,
Anadolu Beyleri de kimmiş?
TÜİK açıklama yapmış; itibarımız yüksek.
Merkez Bankası da yapmalı...
Cevapsız kalan sorularla itibarı biraz düşmüş olabilir.
Daren Acemoğlu ne diyordu: “Kurumlar ve kurallar çalışmalı”
Başkanlık sistemimiz ne diyor? “Hızlı karar almalı... Nedir o kurumlar ve ayak bağı kurallar.”
***
BETAM 2019/1. çeyrek için yüzde 4,0 küçülme öngörmüş. Aslında olanlardan tahminde bulunmuş.
Bu günlerde tahminler epey zor. Kayıtlı veriler, kayıtsız derlemelerde görülmeyebiliyor. Mesela İş-Kur kayıtlı işsiz sayısı 2,4 milyondan 4,05 milyon kişiye çıktı diyor ama TÜİK henüz derlemelerde o seriye ulaşamadı.
Enflasyon tahmininde bulunan ekonomistlerin en iyimseri bile TÜİK’in iyimserliğine yetişemedi.
İTO erken öten kurum oldu. İstanbul’da enflasyonu 2,81 açıkladı. Gıda fiyatlarında da 3,25 artış olmuş. Ama TÜİK’in bölgesel hesabında İstanbul enflasyonu 1,92 çıktı.
İstanbul’u kurtaran Türkiye’yi kurtarıyor.
İstanbul’u alan da Türkiye’yi alıyor.
O nedenle ülkede dış çember ateşten gömlek olmuş. Günübirlik dış politika bizi sonuna kadar sıkıştırmaya başlamış ama tüm enerjimiz ve gücümüz İstanbul’u almak üzerine kurulu.
Belirsizlik uzadıkça, her itiraz TL’yi çökerttikçe bile tüm enerjimiz İstanbul’u alamaya yönelik.
Binlerce kişi yine bizim itirazlarımızla işini kaybetmiş, evine ekmek getirememiş vs kimin umurunda.
***
Köprüden atlamaya kalkanı kim kurtardı diye bakıyoruz. Oysa kim, niye atlamaya kalktı kimsenin umurunda değil çünkü.
Borçlarını ödeyemedi diye kim intihar etti?
Önemli olan ölenler değil, sağ kalanlar görüşü hakim sanki.
Varsa yoksa bekamız. Ama ülke bekası değil.
Bahçeli çok iyi biliyordu. Kendisi 2002’de benzerini yaşamıştı. Büyük ekonomik krizde toplum arayışa giriyor. Kendisi bir önceki kendi krizinde barajın altında kalmıştı.
Şimdi yine bir kendi krizimiz var. Beka olmasa gidecekti. O nedenle dini söylemin yanına bir de milliyetçi söylemle sorunlar örtülebilirdi.
Ama şimdilik 5 milyona yaklaşan işsizlerin sorunu örtülemiyor. Sadece medya yazmıyor, medya görmüyor ama toplum görüyor.
Tekrar söylüyorum: Ülkemizin birinci derdi dolar, faiz, enflasyon olmaktan çıktı. Tek derdimiz ve bekamız işsizlik. Acil ama çok acil herkes bu soruna el atmalı ve çözüm yolları bulunmalıdır. Aksi halde sorunlarımız daha çok artacaktır.