Milletin batan paraları...
İşsizlik kapıya dayandı.
“İnandığım parti ve lider bizi bu sonuca getirmez” diyenler bugün çok daha fazla işsiz. En fazla inananlar battı zaten.
Rekor işsizlik olmasına rağmen ‘İşsizlik fonu’ sadece 657 bin kişiye maaş veriyor. Aylık toplam maaş gideri 688 milyon lira. Aylık kişi başına işsiz maaşı 1.047 TL.
İşsizlik fonu yapı itibariyle sürekli büyüyen bir fondu. 130 milyar liralık büyüklük ile sadece aylık faiz geliri 1,5 milyar lira. Yaklaşık olarak bir o kadar da aylık olarak çalışanlardan kesilen para var. İşverenler de işçi adına ödemede bulunuyor. Buna devletin ödediği 500 milyon lira civarı aylık katkıyı eklediğinizde aylık gelir çok daha büyük oluyor.
Nitekim Temmuz 2019 İşsizlik Fonu gelir toplamı 3 milyar 856 milyon lira. Ve fonun asli unsuru olan işsizlik ödemesi sadece 688 milyon lira. Ama buna rağmen fonun büyüklüğü Mart ayında 130 milyar 597 milyon lira iken, Temmuz ayında 130 milyar 192 milyon liraya geriledi. İşsizlik fonu eriyor...
Çünkü ‘İşsizlik Fonu’ son aylarda ‘İşvereni destekleme fonuna’ dönüştü.
Bu çok kötü mü? Bir bakıma evet... Çünkü devlet işveren desteklerini ödemeliydi.
Bir bakıma ise hayır...
Eğer gerçekten yeni istihdam ve yeni üretim artışına katkı olacak ise elbette bir kalkış hamlesi olabilir. Ama 4,5 milyon işsiz ve bunun 1 milyon yakını işini kaybetmiş yeni işsiz var ise, fonun işsizlere daha büyük katkı vermesi beklenirdi.
İstihdamı kağıt üzerinde düşürecek bir işveren desteği ise asla kabul edilemez. Ya da bazı şirketler seçilerek desteklenip, siyasi görüş etkiliyorsa da çok vahim sonuçlar ortaya çıkabilir.
***
Bugün asıl konumuz işsizlik ve kriz ortamında batan paralar.
Bizler bankalarda batan enerji ve inşaat kredilerini hep konuşuyoruz. Ama toplumun çözüm bekleyen sorunlarından biri de önden toplamalı taahhüt işleri.
Bu sorun özellikle inşaat sektörünü kilitlemiş durumda. Kriz öncesi tanıtımı yapılan bir çok proje yarım kaldı. Ya da hiç başlanmadı bile.
Bu projelere milyonlarca lira yatıran insanlar var. Hatta önemli bir kısmı da şu an işini bile kaybetmiş durumdalar.
Yatırılan paralar öylece kalakaldı. Şirketlerin bu projeleri başlatması veya bitirmesi de imkansız. İyi ama ne olacak?
Sistem adeta kilitlendi.
İnsanlar önemli bir para ödemesinde bulunmuş ve evini bekliyor. Diğer tarafta şirketler bu projeleri tamamlasa daha da batık hale gelecekler.
Kısaca batan paralar sadece bankaların derdi değil, insanlarında derdi.
Bu sorunu bir an önce ele almamız gerekiyor.
Bir tarafta farklı farklı projelere para yatırmış ve evini bekleyen insanlar var. Diğer tarafta projeyi tamamlama gücünü kaybetmiş ve tamamlasa bile kalan konutları satamayacak şirketler.
Hatta satışı bekleyen boş konut sayısı bile bir milyon civarında.
Nasıl olacak bu iş?
***
Burada ilk akla gelen çözüm: Proje birleştirme olabilir. Mesela bir ilçede önden toplama ile taahhüt edilen konutlar bir çatı altında birleştirilerek tamamlanabilir. Yani firmalar anlaşarak vatandaştan parasının bir kısmını veya tamamını aldıkları konutları tek yerde birleşerek yapabilirler.
Ya da hiç yeni inşaata başlamadan stokta bekleyen konutlar yeni konutlar için ödemede bulunmuş vatandaşlara verilebilir. Böylece hem konut stoku azaltılmış, hem de hak sahiplerinin mağduriyeti bir şekilde azaltılmış olacaktır.
Tabii tüm bu sistemlerin uygulanması için tarafsız ve objektif bir kurul veya kurum olmalıdır.
Üçüncü bir yol olarak ise, parası alınmış ama dairesi verilmemiş vatandaşların hakkının iadesidir. Zaten şu anda kanuni olarak taahhüt edilmiş tarihte konutları verilemeyen vatandaşlara kira veya faiz ödemesi mecburiyeti var. Ama bu sistem zaten zorda olan firmaları biraz daha zora sokmaktadır.
Kısaca mevcut bekle-gör sistemi kaybet-kaybet üzerinde işliyor.