Özel sektör öldü; haberiniz yok mu?
Son dönemlerde çok fazla duyduğumuz cümleler:
-Türkiye özel sektör vasıtasıyla büyüyecek.
-Özel sektör büyüdükçe Türkiye’de büyüyecek.
-Özel sektörün yanındayız.
-Hükümetin temel önceliği olan üretim ve daha nitelikli özel sektör yatırımlarıdır
Peki, sözler bu şekilde de icraat ne durumda. Acaba şu soruyu soruyor muyuz: Özel sektörde yatırım yapacak, üretimi artıracak imkan kaldı mı? Para var mı?
EKK kararları sonrası Başbakan açıklaması şu şekildeydi: “Kamu olarak 2017’de muazzam bir tasarruf yılı olacak. Çok ciddi tasarruf yapacağız. Önceliği olmayan harcamalar gereksiz masraflar yapılmayacak.”
***
Şimdi özel sektöre çağrı yapılıyor: Türkiye bir saldırı altında, ekonomik saldırı var, karamsarlığa kapılmayın ve çalışın. Yatırımlarınızı ve üretimlerinizi artırın.
Bir de gelişmelere bakalım: Maliye Bakanlığı açıklamasına göre son 3 ay içerisinde 3 vergi artışı oldu
1-) Akaryakıtta sabit vergi 20 kuruş artırıldı
2-) Motorlu araçlarda en alt grup hariç ÖTV oranları yeniden düzenlenerek artışa gidildi. 1 tane bile indirim yok
3-) Tütün ve alkollü içkilerde ÖTV oranları yeniden artırıldı.
***
Şimdi daha önce de defalarca verdiğim bir veri üzerinden olaya bakalım: Hani şu “Genel Devlet Dengesi” verilerine...
2002 yılında devletimiz GSYH’nın yüzde 31,0’i oranında gelir topluyormuş. 2002 yılında GSYH’mız (TUIK yeniden artırmadan önceki ülke gelirimiz) 350 milyar liraymış. Devlet bu paranın yüzde 31,0’ini, yani 109 milyar lirayı alıyormuş.
Aradan yıllar geçmiş ve ülke ekonomisi tüketim ağırlıklı büyümüş. 2015 yılında GSYH’mız 1 trilyon 953milyar liraya yükselmiş. Devletimiz yüzde 31,0 oranında para isteseymiş 606 milyar lira alacakmış. Ama devletimiz aradan geçen yıllarda payına razı olmamış ve özellikle 2009 sonrası sürekli daha çok para isterim diyerek payını artırmış.
2015 yılında devlet 606 milyar liralık yüzde 31,0 pay yerine, 799 milyar lirayı almış. Böylece payını da yüzde 40,9’a yükseltmiş. Sadece 2015 yılında artan paydan dolayı devletimiz fazladan 193 milyar lira toplamış almış. Kimden mi? Tabii ki özel sektörden...
Biliyorsunuz ki aynı dönemde devletimiz Yap-İşlet-Devret (YİD) modeli ile bir ayağından diğer ayağına tek yöne geçişi aslında 160 lira olan, ama Hazineden farkı ödeyerek vatandaşa 90 liraya kullandırdığı köprüler-yollar yaptı. Ve dedi ki; “Bakın ben kasadan tek kuruş ödemeden yollar-köprüler yapıyorum. Bu modelle dünyada yapılan işlerinde yüzde 40’ını Türkiye yapıyor.”
Açık söyleyeyim; bu YİD modeli ve Hazine garantisi parayla ben ülkenin dört bir yanını, köprülerle, demiryolları ile, havalimanları ile donatırım. Her yer inşaat dolardı, emin olun..
***
Şimdi gelelim üretim gücümüze..Sanayi sektörünün ülke ekonomisindeki ağırlığı neymiş?
1998’de %32,5
2015’de %23,4
Aynı yıllarda bir başka üretim gücümüz olan tarımın payı ne olmuş?
1998’de %12,5
2015’de %7,5
Yani 1998 yılından 2015 yılına kadar geçen sürede iki üretim gücümüz olan tarım ve sanayinin ekonomideki büyüklüğü yüzde 44,9’dan yüzde 31,0’e gerilemiş.
Şimdi bağı kuralım: Devlet büyüdükçe, sanayi ve tarım küçülmüş. Devlet vergiyi, SGK primlerini artırdıkça, üretim küçülmüş.
Neden SGK? Çünkü devlet, SGK üzerinden topladığı parayı giderek artırmış. Mesela vergi gelirlerinin payı GSYH’nın yüzde 17,6’sından yüzde 21,4’üne yükselmiş. Vergilerde 3,8 puan artış yaşanırken, SGK primlerinde 6,9 puanlık artış olmuş. Ve SGK’nın topladığı para GSYH’nın yüzde 4,8’inden yüzde 11,7’sine ulaşmış.
***
Geçen hafta Perşembe günü açıklanan EKK kararları esnasında iki olay yaşandı. Kararlar açıklanırken dolar/TL kuru 3,34’den birden 3,49’a doğru fırladı. Piyasa, açıklanan kararlara yeterince prim vermedi. Hatta hiç prim vermedi bile denilebilir.
İkinci olay ise şuydu: EKK kararlarıda “devlet kemer sıkacak” deniliyordu. Oysa aynı esnada TBMM’de 2017 bütçe görüşmeleri devam ediyordu. Buna göre sadece ‘Merkezi Yönetim’ 2017’de yüzde 13,9 artışla 527 milyar lira vergi alacak. Orta Vadeli Programa göre 2017’de ‘Merkezi Yönetim’ 598,3 milyar TL alacak. Devlet olarak ise toplamda 994,9 milyar lira özel sektörden alınacak.
Şimdi neden daha çok çalışmamız gerektiğini anladınız mı?
Ben yeniden söyleyeyim: Dünyada düşen doğalgaz-elektrik fiyatlarını sanayiciye vermeden, israfçı devletin savurgan harcamalarını kesmeden “saldırı dışarıdan” demek piyasaları inandırmıyor. Sorun bizde. Kendimizde.... Şu iki kelimeyi hele bi başaralım.
Bakın nasıl büyüyoruz!