Para yokmuş!
Devletin kasasından beş kuruş çıkmadan köprüler-yollar-hastaneler-havalimanları yapıyoruz.
Ne ala - çok güzel!
Ama işe yeni başlamamıza rağmen geçilmeyen köprüler için, gidilmeyen hastaneler için sadece 2018 de 6,2 milyar Hazine garantisini açıktan ödeyeceğiz.
3,6 milyar lira köprü ve otoyol garantilerine...
2,6 milyar lirada gidilmeyen hastanelere....
Pardon...O köprü ve hastaneleri yapan büyük girişimcilere sadece 1 yıllık açık için ödeyeceğimiz para bu.
***
Şöyle bir örnekle izah edeyim:
Osman Gazi Köprüsüne Hazinemizden günlük 40 bin araç geçiş garantisi verdik. Ama bu araçlar için belirlenen tek yönlü geçiş fiyatı bugün yaklaşık olarak 45 dolara ulaşıyor. Yani TL olarak 170 TL. Oysa araç başına geçenlerden 60 lira alıyoruz. Kalan 110 lirayı devletimiz, kasadan yapımcı arkadaşlara ödüyor. Bir de 60 lira ücrete rağmen geçen araç sayısı verilen garantinin yarısı civarında.
Eğer 40 bin araç geçse ve 170 lira ödese, köprünün günlük hasılatı 6,8 milyon lira olacaktı. Ama 20 bin araç geçip, bir de 60 lira ödediğinde yapımcılar araç sahiplerinden sadece 1,2 milyon tahsil edebiliyor. Kalan günlük açık olarak 5,2 milyon lira ise hazine garantisi olarak devletten gidiyor. Bu da yılda yaklaşık 2 milyar liracık ediyor.
Yavuz Selim Köprüsünde işler biraz daha iyi. Çünkü orada kanun zoru ile büyük araçlar köprüye mahkum edilmiş durumdalar.
Yavuz Selimde işler “Kanun namına” işliyor.
Eee başka da yol yok zaten...
YATIRIM DIŞI FAZLA
Yukarıda örneğini verdiğim köprülerin Hazine garantisi 20 yıl civarında. Şehir hastaneleri için de garantiler 25 yıl civarında. Bildiğim kadarı ile sadece bitmiş 6 hastane için Hazine garantisi 30 milyar dolar.
Yıllardır kamu yatırımlarının devletin kasasından yapılması gerektiğini yazıyorum. Hatta bütçe açık verse bile bu yatırımlar yapılabilir. Özellikle köprü ve yollar...
Devlet büyüklerimiz para yok diyor.
Niye yok?
2006 yılından 2016 yılına ülkede genel fiyatlar yüzde 140 arttı. Hadi onu yüzde 150 yapalım...
Devlet (Merkezi idare ve mahalli idareler ile SGK dahil) 2006 yılında 264 milyar lira toplamış, 253 milyar lira da harcama yapmış.
Basit enflasyon hesabı ile devletin 10 yıl sonra 2016 yılında 625 milyar lira toplaması ve harcaması beklenirdi.
Peki ne toplamış?
Tam 904 milyar lira. Her yıl fazladan 280 milyar lira...
2006 yılında 46 milyar olan faiz harcaması, 2016 yılında 50 milyar olmuş. Yani 2006 yılında 264 milyarın 46’sı faize gittiğinde harcanabilir gelir 218 milyarmış. Ama 2016 yılında harcanabilir gelir 854 milyar lira oluyor.
Enflasyon yüzde 150 artıyor
ama
Devletin harcanabilir geliri yüzde 300 artıyor.
Sadece 1 yıllık fazladan artış 280 milyar. Buna bir de faiz giderindeki düşüşü ekleyin....65 milyar lirada oradan geliyor.
Devlet adeta paraya boğuluyor. 70 milyar dolarlık özelleştirmeye rağmen devlet oluk oluk para topluyor.
Topluyor da yatırımları mı artırıyor?
2006 yılında devletin yatırım gideri 27 milyar 693 milyon TL. Gelirlerin yüzde 10’u yatırıma gitmiş.
2016 yılında ise devletin yatırım gideri 105 milyar 425 milyon TL. Gelirlerin yüzde 11,6’sı yatırıma gitmiş.
Bütçede yıllık fazladan gelir 280+65=345 milyar lira. Ama yatırım harcamaları 10 yılda sadece 28 milyar liradan 105 milyar liraya çıkıyor.
İşte bu nedenle artık devletin aklını başına toplaması - obezlikten çıkması gerekiyor.. Ulufe dağıtmak yerine, savurgan harcamalar yerine, gösterişli giderler yerine akıllı yatırımlara yönelmesi gerekiyor.
Para yok diye gelecek kuşakların, çocuklarımızın ve hatta torunlarımızın geleceğini Hazine üzerinden ipotek etmememiz gerekiyor.
Özelleştirme ile geçmiş satışı yaptık...
Şimdi de kamu-özel yatırımları ile gelecek satışı yapıyoruz...
Kimse pek farkında değil. Ama fark edince iş işten geçmiş olacak.
O nedenle MUSİAD Başkanı Abdurrahman Kaan Beyin önerisine kulak açın: Artık bütçeyi “Faiz Dışı Fazla” modelinden çıkarıp, “Yatırım Dışı Fazla -YDF” modeline geçirmemiz gerekiyor. (Yine devam edeceğiz)