Saldım çayıra...

Ülkemiz nasıl yönetiliyor? Yönetim sistemimiz ne gibi yaşamsal sonuçlar doğuruyor?

Bunlar herkesin hayatını ilgilendiren meseleler. Örneğin yangın için önceden gerekli önlem almak bir yönetim sonucudur. THK uçakları için 4 milyon doları çok gören ama 28 lüks aracı 60 milyon dolara almayı makul gören anlayış mesela.

Ya da depremde toplanma alanlarını imara açarak mahalle aralarını toplanma alanı ilan etmek.

Biri yaşanan ama diğeri yaşanması muhtemel sorunları gösteriyor.

İşte liyakat tam da bu gibi kamu yönetiminde gereklidir: Afet gelmeden önlem almak, sorunu önceden çözmeye çalışmak.

Kamuda benim yakınım, benim evladım düşük puanı olsa da işe girsin dersen, sonucuna tüm toplum olarak katlanırız. Liyakatsiz yönetim sisteminin adı ne olursa olsun aslında “Saldım Çayıra” sitemidir.

Mesela bakın Hazine garantili köprülere... “Kasadan tek kuruş çıkmayacak” dedikleri o köprülere her yıl milyarlarca lira para ödemeye devam ediyoruz. “Sadece ilk 3 yıl eksik kalır” dedikleri garantiler hala dolmuyor.

6,5 milyar dolara yapılır dedikleri İstanbul-İzmir Otoyolunun 15 milyar dolara bittiğini söyledi eskinin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise 11 milyar dolar olarak açıkladı.

Ne hesap tutuyor ne öngörüler.

Pahalı diye yapılmayan işlerin yerine kat be kat daha pahalı lüksler, şatafatlar, itibarlı harcamalar ortaya saçılıyor.

Sorun sadece para değil elbette. Karar alma süreçleri ve doğru adım atma yöntemleri de kamuda kilitlenmiş durumda.

Bakanlar dahi doğal afetlere giderken “Sayın Cumhurbaşkanımızın bilgisi ve izni ile” diyorlar. Her kararın tek yere bağlandığı sistem aslında kararsızlık sistemdir. Yani saldım çayıra düzenidir.

Her şey olacağına varır mantığı işler.

***
Bu mantığı veya anlayışı her yerde görüyoruz. Örneğin Merkez Bankası dövizlerini satarak kurları düşürebileceğini sanmakta benzer bir anlayışın ürünüdür. “Ya sonrası” dediğinizde yine karşınıza saldım çayıra mantığı çıkıyor.

Kamu bankalarından ödenebilirliği ciddi sorgulanan krediler dağıtmak da aslında benzer bir anlayışın sonucudur.

Bakınız, 91 seçimlerinde rahmetli Süleyman Demirel benzer bir hareket başlatmıştı. Kamu bankalarından “Kim ne verirse 5 lira fazlası benden” dediğinde bu ülke 2001 krizini yaşadı. Ya da gençlere iş alanı açılacak diye insanları 38-40 yaşında emekli etmenin maliyetini hala ödüyoruz.

Türkiye 90’lı yıllara döndü ama bu sefer daha da kötü bir son bizi bekliyor. Çünkü devlet işleyişinde yapısal çöküşler yaşanıyor. Kurumlar karar alamıyor, doğru işleyiş bir türlü sağlanamıyor.

Herhangi bir alanda bir sorun ortaya çıktığında o sorunu çözmek yerine üstünü örtmek gibi bir yol tercih ediliyor. Bir örnek vermek gerekirse; 2012 yılından 2018 yılına kadar soğan-patates piyasasını inceleyen Rekabet Kurumu, yayınladığı raporunda bu piyasada depocuların tam rekabette olduğunu ve piyasayı kontrol edemediklerini yazdı. Ama tam o sırada Cumhurbaşkanlığı Kabinesi depolara baskın yaparak sorumlu onlarmış gibi gösteriyordu.

Ve ne mi oldu? Rekabet Kurumu kendi raporunu kabul etmedi.

Hatırlarsanız kömür termik santrallerinin baca sorunu vardı. Baca süresi uzatıldı ve aynı kişiler “çok yaşa” demeye başladı. Ama gelen tepkiler sonrası Cumhurbaşkanı baca süresini uzatan yasayı onaylamadı ve aynı kişiler yine “çok yaşa” demeye devam etti.

Siyah dendiğinde siyahı öven, beyaz dendiğinde de siyahı kötüleyip beyazı öven bir anlayışla nasıl doğru bulunabilir?

Doğru bulunamadığında da nasıl çözüm üretilebilir?

Çözüm üretilmediğinde de sürecimiz saldım çayıra şeklinde ilerleyip duruyor.

Bu son iyi bir son değildir. Çünkü yolumuz doğru değil... Ufukta neler olacağı aslında belli ama bütün mesele o ufku görebilmekte yatıyor.

91 seçimlerinde vaatleri duyan rahmetli Adnan Kahveci “Eyvah gitti ülkemizin 10 yılı” demişti. Ama Millet bunu 2001 krizinde ancak görebildi.

Bilmem anlatabildim mi?

YORUMLAR (64)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
64 Yorum