Sansür ekonomisi
Dün bir olayı aktaran iki haberi verelim:
1- İstanbul’da polisten çok sert müdahale: İstanbul Kadıköy’de Diyarbakır, Van ve Mardin belediyelerine atanan kayyumları protesto etmek için vatandaşlar sokağa indi. Polis toplanan kalabalığa çok sert müdahale etti. Kadıköy Bahariye Caddesi’nde kayyum kararına karşı yapılan eylemde bıçaklı saldırı gerçekleşti. Bıçaklanan bir kişinin ağır yaralandığı bildirildi.
2- HDP’li 3 belediye başkanının görevden alınmasını bahane ederek İstanbul Kadıköy’de eylem düzenlemek isteyen bir grup PKK yandaşı çöp konteynerlerini devirdi. Bu sırada gruba engel olmak isteyen işadamı Durmuş Karaçam, gruptan bir kişi tarafından 3 kez sırtından bıçaklandı. Ağır yaralanan mağdur hastaneye kaldırıldı. Saldırgan, ilerleyen saatlerde Bahçelievler HDP binasında yakalandı.
Bir toplumun bilgi alması açısından iki haberin veriliş şekli açısından açıkçası çok fark göremeyiz. Biri haberin bir yüzünü nerede ise hiç görmezken, diğeri de öbür yüzüne hiç bakmıyor.
Toplumun bilgilenmesi açısından ağır bir vaka.
***
Ekonomide ise daha farklı bir durum var.
Ortada haber yok...
Yani gelişmeler elbette yaşanıyor ama bu gelişmeler;
-Ya hiç verilmiyor, bilgi açıklanmıyor.
-Ya da açıklanan bilgiler çok şaibeli.
Mesela Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) 2019 yılına ait hiç aylık bülten verisi açıklamadı. Kayıtlı çalışan sayısı nedir, emekli sayısı ne oldu; ne kadar prim toplandı, ne kadar emekli maaşı ödendi vs. bilgiler yok.
Ya da İŞ-KUR Nisan 2019 sonrası “İşsizlik Sigortası Bülteni” yayımlamadı. En son açıklanan nisan bülteninde işverenlerin işsizlik fonuna ödediği primden daha çok parayı istihdam teşviki adı altında fondan aldıkları görüldü. Kısaca, İşsizlik Fonu Patron Fonuna döneli veri açıklanmamaya başlandı.
Hatırlarsanız BOTAŞ’ın bilançosu üzerine 12 Haziran tarihinde “BOTAŞ’ın devasa borçları ve elektrik zammı” başlıklı bir yazı kaleme almıştım. O yazıda BOTAŞ bilançosuna dayanarak ertelenen İstanbul seçimlerinin ardından ciddi bir elektrik ve doğalgaz zamlarının geleceğini yazmıştım.
Ve o yazımdan sonra BOTAŞ’ın bilançosu kendi sitesinden yayından kaldırılmıştı.
İŞ-KUR Temmuz ayında kayıtlı işsiz sayısının 378 bin 273 kişi azalarak 4 milyon 040 bine düştüğünü açıkladı. Ama o ay işe yerleştirilenlerin sayısı sadece 134 bin kişi oldu.
İŞ-KUR verisi neden önemli? Çünkü TÜİK’in açıkladığı resmi işsiz sayısı İŞ-KUR’a kayıt yaptıran işsiz sayısı sınırına ulaştı.
Olayı şu şekilde izah edelim: İŞ-KUR resmi kayıtla başvuran işsiz sayısını açıklıyor. TÜİK ise anket usulü kayıtsız kesimin işsizlerini de buna ekliyor. TÜİK’in açıkladığı en son işsizlik verisi Mayıs 2019’a ait. Burada işsiz sayısı 4 milyon 157 bin kişi. Aynı ayda İŞ-KUR’a kayıt yaptırmış işsiz sayısı ise 4 milyon 085 bin kişiydi. Oysa geçen yıl Mayıs ayında TÜİK işsiz sayısını 3 milyon 136 bin açıkladığında İŞ-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı 2 milyon 562 bin kişiydi.
Ya İŞ-KUR’un açıkladığı kayıtlı işsiz sayısı düşecekti, ya da TÜİK’in açıkladığı işsiz sayısı artacaktı. Yoksa TÜİK kayıtsız işsizlerle beraber toplam işsiz sayısını örneğin 4 milyon açıkladığında, İŞ-KUR’a kayıtlı işsiz sayısı 4,5 milyon olsaydı artık komedi ötesi bir tablo oluşurdu.
Gerçi şu sıralarda da çok fark yok ama neyse. Nerede ise İŞ-KUR’a “ben iş arıyorum” diye kayıt yaptıranların dışında ülkede işsiz kalmamış gibi bir durum var. Çalışanların 1/3’ü kayıtsız ama işsizlerde kayıtsız kimse kalmadı gibi...
TÜİK öyle bir işgücü verisi açıklıyor ki, açıklanması soru işaretleri içeriyor:
15+ yaş nüfus bir yılda 771 bin kişi artıyor. Bu nüfusun nerede ise tamamı çalışabilir insanlardan oluşuyor, çünkü 15+ yaşından büyükleri alıyor. Ama bu 771 bin çalışabilir nüfustan sadece 152 bin kişi işgücü piyasasına geliyor. İstihdamın 869 bin kişi azaldığı bu dönemde işsiz sayısı sadece 1 milyon 021 bin kişi artmış oldu.
Şöyle izah edeyim: Haziran 2017-Haziran 2018 arasında da 15+ yaş nüfus 771 bin kişi artıyor. Ama artan nüfusun 675 bini işgücü piyasasına geliyor.
Eğer aynı sayı Mayıs 2019’da da olsaydı işsiz sayısı 869+152 binle 1 milyon 021 bin artış göstermeyecek, 869+675 binle işsiz sayısı 1 milyon 544 bin artış gösterecekti. Böylece Mayıs 2019’da 3 milyon 136 bin eski işsize 1 milyon 544 bin yeni işsiz eklenerek toplam işsiz sayısı 4 milyon 680 bin ve işsizlik oranı da yüzde 12,8 yerine 14,2 olarak açıklanmak durumunda olacaktı.
İşin özeti şu: Ekonomistler için verilerin güvenilirliğinin azaldığı ve/veya verilerin hiç yayınlanmadığı bir dönem yaşıyoruz. Topluma nasıl bilgi ve analiz aktaralım? Zaten bilgiye ulaşamayan ve analiz edemeyenler tasarruf sahibinin parasını TL yerine dövize yatırmasından sonucu yaşamıyor muyuz?