Sermayeye özgürlük

Askerin ek emeklilik sayılabilecek kuruluşu OYAK, Demirören Grubundan 750 milyon doları aşan bir satın alımı gerçekleştirdi. Aynı Demirören Grubu ise bir süre önce Doğan Grubundan bir medya satın alımı gerçekleştirmişti.  

Al gülüm 

Ver gülüm 

satışları olsa gerek. Yani alan memnun ve satan memnundu. Bu sayede Demirören Grubu ciddi bir kaynak sağlamış oldu.  

Medyanın kaynak temini açısından kamusal-siyasal yönetimin etkisini haftanın beş günü TV5’te yayınlanan 4.Güç programında Hasan Akdemir ve Mustafa Deniz tablolar eşliğinde açıklamıştı.    

En fazla reklam veren Türk Telekom ve Turkcell gibi şirketlerden farklı ses medyaya zırnık yoktu. Adeta yönetimin sesi haline gelen medyanın destekçileri oldular.  

Tek ses Türkiye 

Tek reklam o medyaya. 

Oysa bugün ülkede Cumhurbaşkanının değindiği yepyeni bir reform açılımı var. Yabancı sermaye gelsin diye 4. Güç medyaya bakılmıyor ama 4 gözle dolara bakılıyor.  

Yeter ki döviz gelsin.  

İyi ama yabancı sermaye için gelir garantisine bile varılabilen bu yolda yerli sermaye ne olacak? Özgürlük rüzgârı azıcık bile olsa onlara da uğrayacak mı?  

Mesela o özgürlüğü medyaya karşı davranışlarında görebilecek miyiz? Yoksa hala güce boyun eğme ve emir gelmese bile tedbiren davranış mı şekil verecek?  

*** 

Dün yazdım ama tekrar edeceğim: Daha düne kadar Yerli ve Milli olan ekonomik anlayışımız, geçen hafta itibari ile Yabancı ve Milli şekline dönüştü.  

Yabancı için açılmayacak kapı yok gibi; yeter ki yabancı dövizle gelsin.  

Ama burada bir şeyi ıskalıyoruz. Şu anda yabancı gelse gelse sıcak para akışına gelir. Türkiye’den vurgununu yapar ve çekip gidebilir.  

Bugün yabancı yatırımdan uzun vadeli yatırım, istihdam vs beklemek hayal ötesi bir şey. Daha dün eski aldıklarını bile yarı fiyatının altına satıp çekip gittiler.  

Neden gittiler derseniz Turkcell önemli bir örnektir. Yabancısı gidince Varlık Fonuna geçiverdi.  

Yabancı analistlerin açıklamalarının nerede ise tamamı finansal yatırım araçlarına yönelik geliyor. Kalıcı yatırım için çok daha fazla zaman ve çok daha sağlam bir zemin gerekiyor.  

Ama yerli sermaye için şartlar o kadar katı olmuyor. Zaten 2015’ten beri azalan bir yatırım eğilimi var. Ülke resmen yatırıma aç ve muhtaç. 

O zaman yerli yatırımcı neden yatırımlarını erteliyor veya iptal ediyor?  

Bu sorunun altında çok farklı nedenler var. Ama bir tanesi de maliye-vergi baskısı.  

Sermayenin ne derece bağlı olduğunu medya davranışlarından zaten izliyoruz. Bu davranışın da altında kamusal denetim ve cezaların etkin olduğu fısıltı şeklinde dolaşıyor.  

Sadece ses tonunda sorun var.  

O zaman biz de o ses tonunun ayarını açalım ve yeni Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’a seslenelim: Sayın Bakan, önceki dönem vergi inceleme ve cezalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu inceleme ve cezaların hakkaniyet içerisinde tekrar sonuca bağlanması önemlidir. Siyasi ve diğer nedenlerle kurulan baskıların kaldırılması ülke ekonomisi açısından yabancı yatırımdan da önemlidir.  

*** 

Bilgi önemlidir 

Şeffaflık önemlidir 

Merkez Bankasının döviz rezervinin eksiye geçmiş olması ve ödenecek dış borçları dahiş riske atmış olması nasıl öğrenilebilirdi?  

Ama ülke olarak hala vatandaştan Hazine garantili bilgileri saklıyoruz.  

Vergi veren, garantiyi ödeyen vatandaş bilgiye ulaşamıyor.  

Bu tablo bir an önce değişmeli ve gerçek borç yükü ile ödenecek garantiler bu Millete açıklanmalıdır.  

En azından yarın kimin sorumlu olduğu net şekilde ortaya çıkmış olur. 

YORUMLAR (24)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
24 Yorum