Sorumluluk!
Efendim Merkez Bankası bağımsız olmalı...MB
Sermaye Piyasası Kurulu bağımsız olmalı...SPK
Rekabet Kurumu bağımsız olmalı...RK
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu bağımsız olmalı... BDDK
İyi ama iş sadece bağımsızlıkla mı bitiyor?
Hatta özgürlük kavramı!
Özgürlüğü sorumluluk ile bağdaştırmadığımız zaman ortaya ne çıkıyor?
Bunu özellikle kurumlar üzerinden irdeleyelim.
90’lı yıllarda siyasetçiler politikalarını kamu bankaları üzerinden yürüttüler. Biriken zararları 2001’de Kemal Derviş geldiğinde gördük.
O kötü anılar sonrası bağımsız kurumlar oluşturmaya başladık. Bu çok ama çok önemli adımdı.
Uzman kurumların bağımsız kararlar alabilmesi ve uzman yönetimin etkinliği gelişme yolunda önemli bir adımdı.
Ama burada mesela sorumluluk kavramını bazı yerlerde yeterince oturtamadık.
Merkez Bankası enflasyon hedefini tutturamadığında sadece bir mektup yazarak mı sorumluluğu atmış olacak?
Ya da Sermaye Piyasası Kurulu... Yaşanan mağduriyetler karşısında sorumluluğu olmayacak mı? Neden şeffaf değil SPK? Muhalefet şerhleri neden yayınlanmıyor?
Aslında bizler 2001 krizi ardından bankacılık sistemini bu çerçevede oluşturduk. Hem bağımsızlık verildi hem de yüksek sorumluluk.
BDDK benzeri yapılanma diğer bağımsız ekonomi kurumlarında da olmalıydı. Olmalıydı diyorum çünkü yakın zamanda BDDK ve bankacılık sisteminde de sorunlar oluşmaya başladı. Mesela Kamu Bankalarından verilen ve tartışma yaratan kredilerin akıbeti ne olacak? O sistemin hesabını kim nasıl verecek?
Bağımsızlığın sorumsuzluk olmadığını, hatta tam tersine çok ama çok ciddi sorumluluk olduğunu hem kısa geçmişi sorgulayarak hem de yeni dönemi oluşturarak sağlamak zorundayız.
Bugün yaşananlardan ders çıkarmadan
Bugün olanları tekrar gözden geçirmeden
yarına çıkamayız ve yarınımızı kuramayız.
O nedenle bugünü iyi kaydetmeliyiz.
Her adımı ve her noktayı
Aksi halde yarın yine tekerrür eden yıkılmış bir düzen altında fatura ödemeye devam ederiz.
***
Bugün ihale sonrası sözleşme değişiklikleri ile oluşturulan milyarlarca dolarlık fayda topluma dönmeyecek mi? Yoksa bu iş sadece hukukun alanıdır diyerek fatura millete mi ödettirilecek?
Hukuk gerekli ama asıl bu hukuku çalıştıracak irade de gerekli. O nedenle yarınları kurarken irada ortaya koyan bir söylem ve eylem bütünlüğü önem kazanıyor.
Kanal İstanbul bu konuda önemli bir örnek teşkil ediyor. Bu iradenin devam etmesi ve geçmişe doğru da sirayet etmesi önem arz etmektedir.
Umarım bu yıkımdan iyi bir gelecek inşa edebiliriz.
Aksi halde fakir ve yoksul bir ülke olarak yarınlarımızı da kaybedebiliriz.
İşimiz çok zor..