Sorun ‘para’ mı; yoksa ‘güven’ mi?
Ak Parti 2002 yılından bu yana iktidarda. Son yıllara kadar nerede ise hiç seçim ekonomisi uygulanmadı.
01 Kasım 2015 genel seçimlerinde kısmen seçim vaatleri verildi ama anlık ekonomide seçimler için bütçede kemerler açılmadı.
Mesela 2015 Ekim ayında 43,8 milyar liralık bütçe gelirine karşılık, 33,9 milyar lira faiz dışı harcama yapılmış. Bütçede seçime giderken 9,9 milyar lira faiz dışı fazla verilmişti.
İki seçimin yapıldığı 2015 yılında (Ocak-Kasım) 441,8 milyar liralık bütçe gelirine karşılık, 395,9 milyar liralık faiz dışı harcama yapılmıştı. 2014 yılı ilk 11 ayında 37,1 milyar lira olan faiz dışı bütçe fazlası, iki seçimin yapıldığı 2015 yılı aynı döneminde 45,9 milyar liraya yükselmişti.
16 Nisan referandum sürecinde ise bütçe adeta sonuna kadar açılmıştır. İlk dört ayda bütçeye 197,8 milyar lira gelir toplanırken, 193,6 milyar lira faiz dışı harcama yapılmıştır. 2016 yılı ilk dört ayında 24,6 milyar lira olan faiz dışı fazla, 2017 yılı aynı döneminde 4,2 milyar liraya düşmüştür. Böylece 2017 Ocak-Nisan döneminde bütçe -17 milyar 880 milyon lira açık vermiştir. (2016 yılı Ocak-Nisan dönemi bütçe 5 milyar 404 milyon lira fazla vermişti)
Para geldi ama...
Seçim ekonomisi sadece bütçe üzerinden yapılmadı. Kredi garanti fonu üzerinden ve diğer desteklerle bankalar üzerinden de parasal genişleme hayata geçirildi. Kredi garanti fonu üzerinden yaklaşık 150 milyar lira ek kredi sağlandı. Fon üzerinden 250 milyar lira ek kredi verileceği açıklanmıştı.
Bütün bunlara rağmen Ocak 2017’de 2 milyon 497 bin olan kayıtlı işsiz sayısı Nisan ayında 2 milyon 562 bine çıktı.
Onca desteğe rağmen istihdam seferberliğinin başladığı ilk ayda (Şubat ayı) sanayide istihdam 23 bin kişi azaldı. En yüksek istihdam artışı mevsimsel etki ile tarlada yaşandı. Tarım sektörü istihdamı 143 bin kişi artarak 5 milyon 36 bine ulaştı.
***
Geçen yıl ilk üç ayda %5,6 büyüyen sanayi üretimi, bu yılın ilk üç ayında sadece %1,8 büyüyebildi.
Geçen yılın ilk üç ayında %4,0 artan perakende atış hacmi endeksi, bu yılın ilk üç ayında %-2,3 azaldı.
Üretimde az artış ve istihdam kaybına karşılık, tüketimde reel gerilme yaşanırken, krediler adeta coştu. Para arzı (M1) son 1 yılda yüzde 26,84 artışla 410 milyar liraya ulaştı. Verilen krediler ise yine son 1 yılda yüzde 20,40 artarak 1 trilyon 822 milyar liraya çıktı. Oysa son 1 yılda ülkemizde genel fiyat artışları %11,87 seviyesine kadar yükselmişti. Para arzı ve krediler nerede ise enflasyonun iki katı artış yaşamış oldu.
Faiz coşkusu
Ekonomiye verilen destekler
1-Devlet bütçesi üzerinden
2-Bankalar üzerinden sağlandı.
Özellikle bankalar üzerinden faize dayalı büyüme modeli kendini finansal piyasalarda da gösterdi. Mesela borsa endeksi yıl başında 77 bin seviyelerindeydi. Şimdiler de ise 95 bin seviyelerinde seyrediyor.
Borsa endeksi (XU-100) bu yıl yüzde 22,4 oranında bir prime ulaşırken; borsada işlem gören 6 büyük banka hissesi %31,1 artış sağladı. Aynı dönemde sanayi endeksi ise %21,5 primde kaldı.
Bu yılın ilk üç ayında 6 büyük bankanın faiz gelirleri geçen yılın aynı dönemine göre %19,6 artarak 26 milyar 795 milyon liraya ulaştı. Oysa aynı 6 büyük bankanın faiz giderleri sadece yüzde 9,7 artışla 14 milyar 990 milyon lirada kaldı. Nerede ise verilen faiz, alınan faizin yarısına gelmiş oldu.
İşte bu sayede de reel ekonomide daralma işaretleri baş gösterirken, finansal ekonomide adeta bahar esti.
Zeybekçi’nin tespitleri
Geçen hafta Ekonomi Bakanı Sayın Nihat Zeybekçi çok önemli uyarılarda bulundu. TİM toplantısında, 50 kişiden fazla işçi çalıştıranların sosyal güvenlik ve vergi yükünün arttığını duyunca “Tam tersi olmalıydı. Çok işçi çalıştırana daha çok teşvik verilmeliydi” dedi.
Çok çalışanların emekli olmayıp daha çok çalıştığında da emekli maaşlarının düştüğünü görünce, “Tam tersi olmalıydı. Çok çalışana daha çok emekli maaşı verilen bir düzen hemen kurulmalı” dedi.
Torununa bakan nineye maaş konusunda ise, “Biliyorsunuz bu konuda ben bizim toplum yapımıza ters bir uygulama demiştim” diye ekledi.
Ben sayın Zeybekçi’nin “KPSS sınavına 3-4 milyon kişi giriyorsa bu işte bir terslik var” demesine asıl şapka çıkardım. Yıllardır değindiğim ve çözüm beklediğim temel sorun meğer parti içerisinde de görülüyormuş...
Umarım sadece görmekle kalınmaz...
***
Sayın Zeybekçi ekonomiye borsa-faiz-döviz özelinde mali gelişmelerde bakmamak gerektiğini belirterek “Asıl ekonomi istihdamdır, üretimdir, kalkınmadır, kazançtır” dedi.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi; “Ülkemizde gerçek yapısal reformları yapmak gerekiyor; devlet hizmet yapmamalı, hizmet almalıdır” dedi. Sayın Bakan bu açıklamasına bir örnek vererek; “Öğretmenlik işini illerde valiler yapmalı. Öğretmen o ilde işe başlayınca 657’ye tabi olabilir ama o il dışına çıkınca diğer ilin valisi işe alır mı almaz mı, onu o ilin ihtiyaçlarına göre o vali belirlememeli” dedi.
2016 yılında dünyanın hiçbir yerinde olmayan yatırım teşviklerini vermiş, bu yılın ilk 4 ayında yıllardır olmayacak şekilde para musluklarını açmış olmamıza rağmen sanayide durum yavaş ve tüketimde negatif seyir sürüyor. Galiba ihtiyacımız olan şey daha farklı...
Gerçek reformlar ve güven verici adımlar hayati önem taşıyor.