Toplum yönetimi nedir?
Mesela toplumun kısa vadeli menfaatlerini gerçekleştirmek midir? Yoksa toplum yönetimi uzun vadeli sağlıklı bir yaşam ortamı sağlamak mıdır?
Emeklilik sistemi buna bir örnek: Orta-uzun vadede herkesin kaybedeceği bir sistem olmasına rağmen kısa vadede herkes mutlu olsun diye erken emeklilik veriliyor.
Ya da ‘İmar Barışı’... Herkesin evinin imar izinli olması kısa vadede mutluluk veriyor ama orta-uzun vadede o mutluluk çok daha acı sonuçlar doğurabiliyor. Çürük binalara verilen izinler aslında o evde oturanlar için mezar yeri bile olabiliyor.
***
Türkiye 99 depreminde hazırlıksızdı ve acemice işler yapıldı. Kurtarma ekipleri dahi nerede ise yoktu. Sayamayacak kadar bahanemiz vardı.
99 sonrası adeta depremle yatar depremle kalkar olmuştuk. Hatta depreme önlem nedeniyle iletişim vergisi olarak bir deprem vergisi bile uygulamaya aldık.
Yetmedi yeni inşaat yapımına sıkı kurallar getirdik. Maliyet artacak olsa bile artık yeni yapılan binalar sağlam olacaktı.
***
2017 ‘Başkanlık Referandumu’ için en önemli argüman “bürokratik hantallık kalkacak ve hızlı karar alınarak büyük Türkiye kurulacak” değil miydi?
Hızlı karar almak işte tam da bu günler için geçerliydi.
CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz’ı dinlerken adeta donup kaldık: “Zonguldak maden işçileri doğal kurtarıcılar olmaları nedeniyle hemen deprem sabahı saat 08;00-09;00 arası hazırlanıp deprem bölgesine yollanabilirdi” diyor. Hatta bu konuda Zonguldak AFAD Yönetimi ile de görüştüğünü ama kabul ettiremediğini anlatıyor. Ve daha ilk gün 2000 maden işçisi olmak üzere bölgeye binlerce madencinin gidebileceğini izah ediyor.
Biliyorsunuz şu anda kamuoyunda çok tartışılan bir konu daha var: 99 depreminde askerler hazır kurtarıcı olarak görev yapmıştı. Neden bu sefer bölgedeki ve diğer yerlerdeki binlerce asker kurtarıcı olarak deprem bölgesine sevk edilmedi?
Burada bir başka konu da ulaşım: Neden kara yolu ulaşımı yerine başta Cumhurbaşkanlığının özel uçakları (13 adet) olmak üzere müsait olan tüm uçaklar seferber edilmedi?
Bölgeye hızlı intikal çok önemliydi.
***
Kısaca durum şu:
1-Deprem öncesi hazırlıklarımız temel altyapı 99 depreminden sonra kurulmuş olmasına rağmen yeterli düzeyde gerçekleşmedi.
2-Deprem anından hızlı ve her imkanı kullanıcı kararlar da alınamadı
Ve daha acısı şu ki; süreç içinde yine hiç dikkat etmeden “dezenformasyon” yani gerçek olmayan konuşmalar yapabildik. Mesela herkese ulaşıldığını söyleyen Kızılay’ından diğer ilgili kişilere kadar bu yolu tercih edebildik.
***
Devlet ve kurumlar yeterince çalışmazsa, her ‘adımın’ bir yerden izin alınarak yapılmak istenmesi durumunda ne olduğunu şu acı günlerde hep beraber yine gördük.
99 depremi yaz aylarıydı.. Şimdi kara kış ve her yer buz gibi...
Evet, afet büyük ve bu hiç hesap edilemeyecek kadar yıkıma yol açtı. Ama biz de bu afete karşı yeterli öncü ve anlık tedbirleri alamadık.
Bu toplumsal afetler bize yine sadece ders almayı mı söyletecek yoksa ders almayıp gerekli adımları atmayanların sorgulanmasını mı?
***
Bu iş böyle gitmez... Bunu biliyoruz.
Acımız çok ama çok büyük. Bu acılar öyle geçiştirilecek acılar değil. Derhal ama derhal nerede ne eksik ettiğimize bakıp tüm sorgulamaları yapmak zorundayız. Bu iş kader vs deyip geçiştirilemez.
Bu tablo bize aynı zamanda toplum yönetiminin toplum istekleri ile değil; devlet yönetimi ile gerçekleşeceğini de göstermiş olmalı.
Herkesin ama herkesin başı sağolsun. Allah rahmet eylesin ve bizleri de affetsin.
