Türkiye ekonomisi gerçekten düzeliyor mu?
Son günlerde ekonomide işlerin iyiye gittiğine dair beyanatlar gelmeye başladı. Maalesef medyada da inanmadığını yazarak gerçek sorunların görülmesini engelleyen o kadar çok yazı çıkıyor ki...
Hükümetin işi çok zor.
Bu kadar gerçekleri örten medya algısı ile "hiç bir sorun yok" havası oluşturularak çalışma azimleri kırılıyor.
İş maalesef yine başa düştü. Olsun kötü adam yine biz olalım. Bu ülkeyi sevmenin ve gerçek başarının oluşması için çalışmanın elbet bir maliyeti olacak ve o maliyeti karşılamak durumundayız.
Gelelim olaya...
Ekonomide görünürde işler epey düzeldi. Geçen yıl ilk 9 ayda (Ocak-Eylül) Türkiye ekonomisi yüzde 2,8 büyüme sağlarken bu yıl aynı dönemde büyüme oranı yüzde 3,4'e yükseldi.
Geçen yıl ilk dokuz ayda dış ticaret açığı -61,438 milyon dolar iken bu yıl dış ticaret açığı aynı dönemde -49,104 milyar dolara geriledi. Sadece 9 ayda dış ticaret açığı 12 milyar 334 milyon dolar daraldı.
Yine geçen yıl ilk dokuz ayda -31,516 milyon dolar olan cari açık bu yıl ilk dokuz ayda -25,278 milyon dolara geriledi. Hatta 2015 yılında Ağustos ayında 180 milyon dolar cari fazla oluşurken Eylül ayında da 17 milyon dolar cari fazla başarısı sağlandı.
Rakamlar buraya kadar muhteşem görülüyor.
Zaten bir rakamlara buraya kadar bakılarak analiz yapılınca ekonomide hiçbir sorun yokmuş gibi algılanıyor. Büyümü artıyor ve dış açıklar azalıyor. Her şey ne kadar da güzel...
Bu rakamlar karşısında hangi akıllı gidip olayın perde arkasını aralayacak ki? Bu rakamlar söylendiğinde "yok aslında..." dediğinizde topun ağzınızdasınız.
Ama gelin ben yine de olay farklı bir pencere açacağım.
Dış ticaret verilerinden iki rakamı soyutlamamız gerekiyor. Aslında fiyat etkisini soyutlamak için daha geniş bir çalışma gerekiyor ama biz en azından iki ana kalem ile başlayalım.
1-Enerji ithalatı-ihracatını çıkartıyoruz: Enerjide çok yüksek dış ticaret açığı veren bir ülkeyiz. Ve enerji fiyatları dünya piyasalarında belirleniyor. Biz ekonominin çarkları ile oluşan gerçek değerlere ulaşmak için enerji hariç dış ticarete bakacağız. Tabii ki bu sayede enerji fiyatları çok yüksek iken oluşan aşırı dış açıkları da ortadan kaldırmış oluyoruz.
2- Altın ihracat ve ithalatını çıkartıyoruz: Türkiye son yıllarda bazı dönemler çok fazla altın ihraç ederken bazı dönemler de çok fazla altın ithal edebiliyor. Yaptırımlardan kaçınmak için gidilen bu yol dış ticaret verilerini de saptırıyor. Ekonomik faaliyetlerle ilişkisi olmayan "kıymetli madenleri" de dış ticaretten düşerek ekonomik aktiviteye dayalı gerçek dış ticaret verilerine yaklaşıyoruz.
Burada amaç şu: Ekonominin çarkları dönerek sağlanan gerçek başarı ne? Fiyat değişimleri ile oluşan geçici yanılgılardan kurtularak gerçek ekonomik sonuca gitmeye çalışıyoruz.
2015 yılı Ocak-Eylül dönemi ilk 9 ayda 107,216 milyon dolar ihracat gerçekleştiriyoruz. Buna karşılık 156,320 milyon dolar da ithalat yapıyoruz. Böylece ilk 9 ayda dış ticaret açığımız -49,104 milyon dolar oluyor.
2015 Dış Açık : -49,104 milyon dolar (Ocak-Eylül)
2014 yılı Ocak-Eylül dönemi ilk 9 ayda 118,382 milyon dolar ihracat gerçekleştiriyoruz. Buna karşılık 179,820 milyon dolar da ithalat yapıyoruz. Böylece ilk 9 ayda dış ticaret açığımız -61,438 milyon dolar oluyor.
2014 Dış Açık : -61,438 milyon dolar (Ocak-Eylül)
Dış ticaret açığı 9 ayda -61,438'den -49,104 milyon dolara düşüyor.
Fakat gelin bu rakamlardan enerji ve altın gibi fiyat etkisi ve geçici verileri çıkartalım:
2015 Net Dış Açık : -29,406 milyon dolar (Ocak-Eylül)
2014 Net Dış Açık : -25,503 milyon dolar (Ocak-Eylül)
Görüleceği üzere enerji ve altın dış ticareti düşüldüğünde ekonomik aktiviteye bağlı dış ticaret açığı azalmıyor, tersine -25,5 milyar dolardan -29,4 milyar dolara yükseliyor.
Ekonomik aktiviteye dayalı gerçek dış ticaret açığı azalmamış, tersine 3 milyar 903 milyon dolar artmıştır.
Şimdi diyeceksiniz ki niye enerjiyi çıkartıyorsun. Petrol ve doğalgaz fiyatları düştü diye mi? Hayır... Gelin dış ticaret ve cari açığın rekor kırdığı yılları da aynı şekilde düşerek inceleyelim. Burada amacımız ekonominin temel dinamiklerinde iyileşme olup olmadığına ulaşmak olduğundan fiyat etkisini (enerji gibi) ve geçici (altın gibi) kalemleri düşüyoruz.
Yani birilerini aldatıcı hileleri ayıklayarak ekonominin çarklarının ürettiği ve aldığı değerlere ulaşmak istiyoruz.
Mesela cari açığın rekor kırdığı (-75,008 milyon dolar) 2011 yılında dış ticaret açığı da -105,935 milyon dolar ile rekor kırmıştı. Oysa 2011 yılında enerji ve altın hariç dış açık -55,073 milyon dolar iken 2012 yılında bu açık (enerji ve altın hariç) -39,470 milyon dolar oldu.
2011 yılında yüzde 8,8 ekonomik büyüme sağlanırken 2012 yılında sadece yüzde 2,1 büyüme sağlanmıştı. Hem büyüme düştü hem de gerçek dış açık azalmıştır.
Şimdi yıllar itibari ile Altın ve enerji hariç dış açık ile büyüme oranlarını izleyelim.
Net dış ticaret açığı ve büyüme:
Milyon dolar | GSYH Büyüme | |
2004 | -18.695 | 9,4 |
2005 | -21.782 | 8,4 |
2006 | -26.168 | 6,9 |
2007 | -30.773 | 4,7 |
2008 | -28.916 | 0,7 |
2009 | -16.727 | -4,8 |
2010 | -38.344 | 9,2 |
2011 | -55.073 | 8,8 |
2012 | -39.470 | 2,1 |
2013 | -41.430 | 4,2 |
2014 | -35.385 | 2,9 |
2014-9 ay | -25.503 | 2,8 |
2015-9 ay | -29.406 | 3,4 |
Rakamlara çok iyi bakın lütfen. 2004-2005-2006 yıllarında yüzde 8,0-9,0 büyüme oranlarına karşılık enerji ve altın hariç dış ticaret açığı sadece 20-30 milyar dolar düzeylerinde seyrediyor.
Aradan 10 yıl geçiyor ve büyüme oranı artık yüzde 2,5-3,5 aralığında ama enerji-altın hariç dış açık 35-40 milyar dolar seviyelerine yükselmiş durumda.
Hem büyüme oranı inanılmaz oranda düşmüş durumda hem de ekonomik aktiviteye dayalı dış ticaret açığı normal ötesi artmış durumda.
İşte Türkiye ekonomisinin gerçek sorunu tam bu noktadır.
Yıllarca (2007'lerde) mevcut ekonomik politika (IMF-Kemal Derviş yazdığı) kökten değiştirilmez ise uzun vadede Türkiye öz varlığa dayalı ekonomik büyüme gücünü kaybedebilir diye her fırsat bulduğum yerde dile getirdiğim konu burasıdır.
Ekonomide tartışılması gereken asıl nokta burasıdır.
Döviz kuru yükseliyor, büyüme düşüyor ama artık dış açık bir türlü istenen seviyelere düşemiyor. Gerçek açık düşmediğinden ise Türkiye ekonomide artık yüzde 5,0-6,0 büyüme oranlarını çok zor yakalar noktaya geldi. Hatta artık yüzde 8,0-9,0 büyüme oranları korkunç bir dış açık anlamına geliyor.
Bunun anlamı da şu ki, ne kadar açık o kadar yabancı sermayeye ihtiyaç ve dış borç artışı demek oluyor. Hatta artık büyüme bile olmadan dış borç artabiliyor.
İşte buna 3. vesayet sistemi (ekonomik vesayet) deniliyor. (1. vesayet silahlı-gladio.. 2. vesayet bürokratik vesayet-paralel yapı)
Veya yabancı sermayeye bağlılık sistemi deniliyor. Artık yabancı olmadan ekonominiz bir değer yaratamıyor.
Maalesef geldiğimiz nokta bize ,tam bunu gösteriyor.
2007-2008 yıllarında Yeni Şafak Gazetesinde bu yönde defalarca yazılar yazdım. IMF anlaşmasını bitirmekten çok çok daha önemli olan IMF-Derviş ekonomik programını bitirmektir. IMF anlaşmasını bitirdik ama IMF-Derviş Programını bitiremedik.
IMF anlaşmasını bitirip IMF'ye borç veren ülke olduk ama her yıl yabancılardan 40-50 milyar dolar para ister noktaya geldik. Ve o yabancılar olmadan artık büyüme gücümüzü bile kaybettik.
Türkiye, tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmez ise ilerleyen yıllarda yaşlı ve fakir bir ülke olarak milli hakimiyetini bile kaybedecek noktaya gelebilir.
Bu ülkede sanılanın aksine en dokunulmaz olan kurumun "IMF-Derviş ekonomi programı olduğunu" yeniden belirtmem gerekiyor.
Bilmem anlatabildim mi?
İlk rakamlara bakıp "her şey düzeliyor" diyenler lütfen aşağıdaki rakamları bir güzel incelesin.
2015(Ock-Eyl) | 2014(Ock-Eyl) | |
İhracat | 107.216 | 118.382 |
-Enerji | 3.438 | 4.547 |
-Altın | 9.518 | 6.115 |
Net İhracat | 94.260 | 107.719 |
İthalat | 156.320 | 179.820 |
-Enerji | 29.388 | 41.744 |
-Altın | 3.266 | 4.853 |
Net İthalat | 123.666 | 133.223 |
Dış Açık | -49.104 | -61.438 |
Net Dış Ticaret Açığı | -29.406 | -25.503 |
Cari açık | -25.278 | -31.516 |
GSYH | 545.946 | 602.173 |
Büyüme Oranı | 3,4 | 2,8 |
Cari Açık/GSYH | -4,6 | -5,2 |
Net Dış Açık/GSYH | -5,4 | -4,2 |
2013 | 2012 | 2011 | |
İhracat | 151.803 | 152.462 | 134.907 |
-Enerji | 6.725 | 7.708 | 6.539 |
-Altın | 6.999 | 16.325 | 3.739 |
Net İhracat | 138.079 | 128.428 | 124.629 |
İthalat | 251.661 | 236.545 | 240.842 |
-Enerji | 55.917 | 60.117 | 54.118 |
-Altın | 16.234 | 8.529 | 7.022 |
Net İthalat | 179.510 | 167.899 | 179.702 |
Dış Açık | -99.859 | -84.083 | -105.935 |
Net Dış Ticaret Açığı | -41.430 | -39.470 | -55.073 |
Cari açık | -64.658 | -48.535 | -75.008 |
GSYH | 823.044 | 786.283 | 773.980 |
Büyüme Oranı | 4,2 | 2,1 | 8,8 |
Cari Açık/GSYH | -7,9 | -6,2 | -9,7 |
Net Dış Açık/GSYH | -5,0 | -5,0 | -7,1 |
2010 | 2009 | 2008 | |
İhracat | 113.883 | 102.143 | 132.027 |
-Enerji | 4.469 | 3.921 | 7.532 |
-Altın | 3.747 | 5.929 | 5.383 |
Net İhracat | 105.667 | 92.292 | 119.112 |
İthalat | 185.544 | 140.928 | 201.964 |
-Enerji | 38.497 | 29.905 | 48.281 |
-Altın | 3.037 | 2.004 | 5.654 |
Net İthalat | 144.010 | 109.019 | 148.029 |
Dış Açık | -71.661 | -38.786 | -69.936 |
Net Dış Ticaret Açığı | -38.344 | -16.727 | -28.916 |
Cari açık | -45.312 | -12.010 | -40.192 |
GSYH | 731.638 | 616.703 | 742.094 |
Büyüme Oranı | 9,2 | -4,8 | 0,7 |
Cari Açık/GSYH | -6,2 | -1,9 | -5,4 |
Net Dış Açık/GSYH | -5,2 | -2,7 | -3,9 |
2007 | 2006 | 2005 | 2004 | |
İhracat | 107.272 | 85.535 | 73.476 | 63.167 |
-Enerji | 5.148 | 3.567 | 2.641 | 1.429 |
-Altın | 2.624 | 1.824 | 1.326 | 1.064 |
Net İhracat | 99.500 | 80.143 | 69.509 | 60.674 |
İthalat | 170.063 | 139.576 | 116.774 | 97.540 |
-Enerji | 33.883 | 28.859 | 21.256 | 14.407 |
-Altın | 5.906 | 4.406 | 4.227 | 3.763 |
Net İthalat | 130.274 | 106.311 | 91.292 | 79.369 |
Dış Açık | -62.791 | -54.041 | -43.298 | -34.373 |
Net Dış Ticaret Açığı | -30.773 | -26.168 | -21.782 | -18.695 |
Cari açık | -37.779 | -31.837 | -21.449 | -14.198 |
GSYH | 648.625 | 526.429 | 481.497 | 390.387 |
Büyüme Oranı | 4,7 | 6,9 | 8,4 | 9,4 |
Cari Açık/GSYH | -5,8 | -6,0 | -4,5 | -3,6 |
Net Dış Açık/GSYH | -4,7 | -5,0 | -4,5 | -4,8 |