Ucuzluktan geçilmiyor!
“Almanya’da o benzini alan kişinin ücreti ne kadar?” diye sorduğumda “2500 euro” dedi. Yani Almanya’da bir aylık maaş ile 25 depo benzin alınıyordu.
Bu arayan yakınıma tekrar sordum: “Sen Türkiye’de ne kadar maaş alıyorsun?” O tarihte aylık kazancı 7 bin liraydı. “Peki, sen maaşınla kaç depo benzin alabiliyorsun” diye sorduğumda ise cevap 4 depo benzindi.
İnsanların siyasi tutkularının zekalarını ne hale getirdiğinin bir örneği…
***
Şu sıralar bir konuyu yakından takip ediyorum: Türkiye’de bazı fiyatlar ne oldu da son 1-1,5 yılda Avrupa’dan bile pahalı hale geldi?
Bir internet sitesinin satış fiyatlarına bakıyorum:
Saç kurutma makinesi: Türkiye’de 1.779 TL, yani 51,4 euro. Ama aynı ürün Almanya’da 30,7 euro .
Kahve makinesi: Türkiye’de 3.999 TL, yani 115,6 euro. Ama aynı ürün Almanya’da 74,99 euro.
Aynı markanın tişörtü: Türkiye’de 3.152 TL, yani 91,1 euro. Ama aynı ürün Almanya’da 51,95 euro.
Yine aynı markanın aynı model cep telefonu: Türkiye’de 47.299 TL, yani 1.367 euro. Ama o telefon Almanya’da 703 euro.
Bunlar basit örnekler. Gayrimenkul fiyatlarında bile Almanya ile yarışıyoruz. Yener Karadeniz Ekonomim Gazetesi’nde haberi yapmış: Yurtdışında alışveriş Türkiye’den daha ucuz… Daha birkaç yıl önce Edirne’yi istila eden Bulgar ve Yunanlılar artık gelmiyordu.
Sayısız örnek haberi şu sıralar duyuyoruz.
***
Bakın burada meselemiz fiyat artışları, yani enflasyon değil. Bence bizler için daha büyük mesele buradaki görece fiyat dengesizliğidir.
Bizler neden aynı tüketimi kişi başına geliri benim 4-5 katım olan ülkelerden daha pahalı yapmak durumunda kalıyorum?
Burada aklımıza epey soru geliyor. Acaba negatif faizle aşırı tüketim Türkiye’de görece fiyatları çok mu artırdı. Mesela gayrimenkul fiyatlarının bu dönemde reel olarak yüzde 100 değerlendiğini zaten görmüştük.
Ama burada diğer ürünlerdeki aşırı fiyat artışını izah edemiyoruz. O zaman bir başka soru soruyoruz: Türkiye’de aşırı taleple beraber aşırı parasal genişleme birleştiğinde bize açıklanmayan bir büyük enflasyon mu oluştu?
Bu sorumuza bir cevap Koç Üniversitesi’nin çalışmasından geldi. Mesela orada vatandaş son bir yılda enflasyonun yüzde 119 olduğunu söylüyor. Oysa resmi enflasyon yüzde 69,8 olarak açıklandı.
Bu durumda aslında TL Merkez Bankası’nın reel kur endeksinde açıkladığı gibi değersiz değil, tersine oldukça değerli hale gelmiş olabilir.
***
Olay epey karışık. Durumun nereden kaynaklandığını ve nasıl olduğunu tam anlayabilmiş değilim. Lakin sonuç olarak birden Avrupa’dan bile pahalı bir ülke olduk. Hem de gelirimiz artmadan.
Ve işin en acı tarafı şu: Ücretler-gelirler bu derece ezilirken kemer sıkma politikasında da yine bu kesim ana hedef alınıyor.
Bir yerlerde büyük bir yanlış yapılıyor ama nerede? Sanırım gerçek veriler açıklansa durumu daha iyi analiz ederek gerçek durumu ortaya koyabiliriz.
Hatalı verilerle doğru bir program nasıl uygulanır ben de bilemiyorum. Bekleyip göreceğiz ama bu bekleyiş epey acı olacak, bunu da bilelim.
Not: Ya eski ekonomi anlayışı ile Nebati-Kavcıoğlu devam etseydi ne olurdu? Sanırım ülke ya batmış ya da batmanın eşiğinde olurdu. O nedenle o büyük yıkım yanlışını hiç aklımıza bile getirmeyelim.