Uzel’de 2 bin 200 işçiye kurulan tuzak
On yılı aşan bir mesele.
Herkes miras kavgası sanıyor ama alakası yok. Ailenin geri kalan üyeleri, işçiler gibi insanların hakkının yenmesini önlemeye çalışıyor.
Kimler mağdur?
En başta o fabrikada eskiden çalışan 2 bin 200 işçi. Bugün alacakları 170 milyon lira civarında ama alamıyorlar. Hatta Türk-Metal İşçi Sendikası onları tuzağa düşürdü ve ihbar tazminatlarını kaybettiler.
“Vera Varlık Yönetimi” diye bir şirket çıkıyor ve her ne hikmetse Uzel’in bankalara olan ipotekli borçlarını bankalardan satın alıyor. Yani Demirkapı’daki 93 bin metrekarelik büyük arsaya göz dikmiş.
Hatta etraftaki arsaları da topladığı fısıldanıyor.
Kimse ne olduğunu tam bilmiyor ama iş büyük. O kadar büyük iş ki, on yıl önce yönetim kurulunda George Soros’un o zamanki Türkiye kolu TESEV Başkanı Can Paker de vardı.
İkinci mağdur kesim Uzel hissedarları. Halka açık şirketti ve şimdi hisseler sıfır değerinde.
Ya aile? İşçilerin hakkı dışında zaten onlardan kendileri adına ses bile çıkmıyor. Bilebildiğim kadarıyla önce işçilerin hakkı ödensin derdindeler. Ülkenin köklü ve eski sanayicilerinin babacan tavrını filmlerden seyrederdik ya. Şimdi gerçek filmi seyrediyoruz.
Film nerde çekiliyor?
Ankara’da.
Çünkü bu iş imar ve arsa değerine bağlı. İmar ne olacak? Arsaya daha önce (Kasım 2015) ihalede 350 milyon liraya yakın fiyat veren KİPTAŞ vardı. Her ne hikmetse alacaklı VERA ihaleyi iptal etti. Ve geriye sadece VERA kaldı.
Son ihalede fiyat yine 220 milyon lira. Teklifi veren de yine VERA...
Kenar mahallelerde bile bu büyüklükte arsalar 400-500 milyon liraya satılıyor. Tabii ki başkaları bu halde zor girer. Çünkü imarı değişmemiş arsayı siz alırsanız, o imar öylece değişmeden durabilir.
Hep diyorum ya... Ülkede paralel bir vergi sistemi var. Bu vergiler imar rantı ama parası Hazine’ye gitmiyor...
***
Türkiye’nin en önemli fabrikalarından olan Uzel Traktör Fabrikası muhteşem bir finansal oyunla kapandı. Uzun yıllar adım adım bu kapanış öyküsünü yazdım. Hatta ne yazdımsa hepsi bir bir gerçekleşti diyebilirim.
Oyunun önemli bir medya ayağı da var. Onu da artık siz bakın, bulun. Google size yardımcı olur.
Büyük evlat işi bitirdi. Başta kendi ailesi olmak üzere 2 bin 200 işçiyi de perişan etti. Dağılan aileler, yatağa düşenler, vefat edenler...
Rant büyük olunca oyun da büyük oluyor.
Ama filmin bir ara bağlantısı şu sıralar İstanbul’da koptu. O nedenle filmin kalanı Ankara’da dedim. İstanbul’da halkın son seçim tercihi aslında 2 bin 200 işçiye de nefes aldırdı.
Şimdi o nefesten bahsedelim.
93 bin metrekare arsa.
İstanbul’un göbeğinde.
Nereden bakarsanız bakın değeri 750-800 milyon liradan aşağı olamaz. Ama imarla ilgili en küçük düzeltme ile 1.5-2 milyar liraya bile gidebilir.
İcradan VERA’ya ne kadara satıldı? 220 milyon lira civarında bir fiyata.
Tahsil edilecek paranın zaten 170 milyon lirası yine VERA’ya gidecek. Çünkü bankalardan o borçları erkenden uyandı ve satın aldı. (Allah herkese bu erken uyanmayı nasip etsin).
İşçiye ne kalıyor? 30-35 milyon lira.
2 bin 200 işçi, 170 milyon liralık alacağının ancak yüzde 20’sini alabiliyor.
Aileye ve halka açık hissedarlara ise sadece borç kalıyor. Kısaca herkes mağdur...
Bir tek VERA ve arkası...
O güçler kim? Nasıl oluyor da koca bir dev batıyor? Nasıl oluyor da bir arsa uğruna binlerce işçi perişan ediliyor.
Bütün mesele rant.
Net ve açık söyleyeyim: Bu oyun bozulmalı. İşçiler için en azından bozulmalı.
Ankara’da dönen film son bulmalı.
Oyunun ilk baştan bu yana sahneleri yeniden çekilebilir. O makineler niye çalınıyor ve niye manşetlere taşınıyor?
Aslında çok şey biliniyor ama film şimdilik sessiz.
Umarım seçim sonrası filme bir ses ayarı gelir ve binlerce işçinin mağduriyeti giderilir. Seyretmeye devam edelim...