Var olanı bir kalemde yok etmek
Dün işsizlik verileri ile ilgili hesap değişim yöntemi sonrası oranların yaklaşık yüzde 10 düştüğünü yazdım. Olay kısaca şu şekilde;
2004 yılında yapılan değişiklikler: (TÜİK Hanehalkı İşgücü Araştırması Hakkında Genel Açıklaması)
İşgücü anketleri, 2002 yılında Avrupa Birliği’ne uyum açısından ele alınmıştır. Bu doğrultuda sürdürülen çalışmalar neticesinde Avrupa Birliği İstatistik Ofisi’nin (Eurostat) talep ettiği tüm değişkenlerin kapsandığı bir soru kâğıdı hazırlanmış olup, yeni soru kağıdında yer alan değişkenler ile Avrupa Birliği’nin işgücü istatistikleri konusundaki norm ve standartları tamamen karşılanabilmektedir. 2004 yılından itibaren soru kağıdındaki soru sayısı 47’den 98’e çıkarılmıştır.
2014 yılında yapılan değişiklikler: (Yine TÜİK’in aynı açıklamasından)
2014 Şubat dönemiyle birlikte Avrupa Birliğine tam uyumun sağlanmasına yönelik yeni düzenlemeler gerektiğinden, her ayın ilk haftasını temel alan sabit referans haftası yerine, Eurostat tarafından öngörülen, yılın tüm haftalarının referans dönemi olarak dikkate alındığı sürekli bir yapıya geçilmiştir. İşsizlik ve iş aramayla ilgili ulusal ve uluslararası işgücü göstergelerindeki uygulama farklılığını ortadan kaldırmak amacıyla; iş arama süresi ‘son 3 ay’ yerine, Eurostat’ın iş arama kriteri olan ‘son 4 hafta’ ile değiştirilerek uygulama farklılığının giderilmesi sağlanmıştır. Tahminler, 6 Aralık 2012 tarihli Büyükşehir Yasası’na göre belirlenen 2014 idari bölünüşü temel alınarak revize edilen kurumsal olmayan nüfus tahminlerine göre hesaplanmıştır.
Dikkat ederseniz değişiklikte en önemli nokta iş arama süresinin 3 aydan 4 haftaya indirilmesi oluyor.
Nitekim değişiklik ile 2005 yılına kadar seriler geriye götürülüyor ve 2004 serisi ile aradaki fark ortaya çıkmış oluyor.
2005 yılında 2.388 bin olan işsiz sayısı, yeni seride 2.058 bin kişiye düşüyor. Hatta 2005-2013 arası iki seri farkı da şu şekilde oluşuyor:
Toplam işsiz sayısı 24 milyon 100 bin kişiden, 21 milyon 184 bin kişiye inerken; işsizlik oranı da yüzde 10,7’den yüzde 9,8’e gerilemiş oluyor.
***
Burada ana mesele şu olsa gerekir: Yeni bir hesaplama yöntemi ile daha sağlıklı sonuçların ortaya çıkması beklenirdi.
Mesela Türkiye’de iş arama kanalları AB ülkeleri ile aynı ölçütlerde midir? İş arama başvuruları yine benzer kurumlar eşliğinde aynı şekilde kayıtlanabiliyor mu?
Kısaca bir hesap değişim yöntemi ile işsizlik gerçekten düşmüş mü oluyor?
İşte bu soru çok önemli...
Çünkü biz TÜİK ile maalesef geçmiş yıllarda da çok fazla revizyonlar yaptık. Mesela GSYH hesabını iki kez revize ederek kâğıt üzerinde (belki de gerçek) 268,6 milyar dolar yükselttik.
2006 yılında eski seriye göre, 400 milyar 048 milyon dolar olan GSYH’yı 526 milyar 429 milyon dolara yükselttik. Sonra da 2015 yılı GSYH’sını 719 milyar 620 milyon dolardan 861 milyar 879 milyon dolara çıkarttık.
Ama 2015 yılında eski seri ile yeni seri arasında fark %19,8 (142 milyar 259 milyon dolar) iken, bu fark eski yıllara gittikçe sürekli azaldı.
Nasıl bir revizyon ki, GSYH meğer son yıllarda yanlış hesaplanmış oluyor? 2015 yılında yüzde 19,8 olan fark, 2014 yılında yüzde 16,9 oluyor. 2013 yılında ise eski hesap ile yeni hesap farkı yüzde 15,5’e düştükten sonra, 2012 yılında yüzde 10,8’e iniyor.
Daha net söyleyelim: Son GSYH revizyonu her nasılsa AK Parti döneminin ekonomide durgunluluğun başladığı 2012 sonrasını şişiriyor. Mesela 2000 yılı GSYH revizyon farkı sadece ve sadece yüzde 2,4’e iniyor.
Bir revizyon ile 2012 sonrası Sn Erdoğan’ın bile “Ekonomide patinaj yapıyoruz” dediği dönemleri birden toz pembe hale getiriyor.
***
Hatırlarsanız enflasyon hesabında sigara örneğini verdim. 2017 yılında tüketim ağırlığı yüzde 5,48 iken 2019 yılında ağırlık yüzde 3,87’ye gerilemiş. Böylece 2019 yılında yapılan yüzde 44,4 zam enflasyonu 2,5 puan yerine 1,7 puan yükseltmiş oldu.
Ama bütçeye bakıyorsunuz ki, tütün üzerinden alınan ÖTV reel olarak artmış. Hatta paket fiyatı ile orantıladığınızda yüzde 17,0 civarı reel tüketim artışı olmuş. Sanayi üretimine bakıyorsunuz, orada da üretim yüzde 5,0’in üzerinde artış gösteriyor.
Ama her nasılsa TÜİK’in enflasyon hesabında millet sigarayı bırakmış görülüyor. Ya da gelir o kadar arttı ki, sigaraya harcanan para azalmış oluyor. İyi ama artan gelir de yok... Eeeee
***
İşin özeti şu ki, ülke yönetiminin nerede bir eksiği oluyor, tak hemen hesap yöntemi değişimi ile işler düzelmiş görülüyor.
Her nedense bu alışkanlık bugüne ait değil, nerede ise tüm iktidar boyunca yapılmış bir alışkanlık. Bilmem anlatabildim mi? KARAR sizin...