Varlık Fonu ile Lirayı savunma gücü
Savunma sanayi nasıl ki askeri alanda bir güç ise, artık ekonomik alanda da bir savunma gücüne ihtiyaç var.
Bugün milli paramız Lira, dışarıdan aşırı saldırı altında. Dolar karşısında Mayıs 2016’dan bu yana emsal ülkelerden ayrışarak negatif seyir izliyor. Güney Afrika parası bile Lira’dan daha az değer kaybetti.
Bir çok olumsuz gelişmelerin yaşandığı Brezilya parası bile Lira’dan daha az düşmüş durumda. Kırılgan 5’li denilen ülkelere göre Lira, aşırı değer kaybeden bir para birimi oldu.
Merkez Bankası reel efektif kuruna göre ise Lira, 2003 değerinin bile altına düşerek 2002 seviyesinden işlem görüyor. Ocak 2003’de 89,55’deyken Kasım 2016’da 88,17’ye gerilemiş oldu. Kim bilir Ocak 2017 değeri ne çıkacak?
***
Evet, Lira değerini ciddi şekilde kaybetmiş para birimi olarak ekonomik dengeleri de sarsıyor. Mesela enflasyonda yaşanan artışa Merkez Bankası kur hareketlerini neden olarak gösteriyor. Daha Kasım ayında yüzde 7,00 seviyesinde olan yıllık enflasyon rakamı, iki ay sonra Ocak’ta yüzde 9,22’ye çıktı.
Üretici fiyatlarındaki artış ise çok daha sert gerçekleşti. Eylül 2016’da yıllık artış sadece yüzde 1,78 iken Ocak 2017’de artış yüzde 13,69 seviyesine ulaştı. Artan kur baskısı, maliyetler üzerinden şirketleri önemli derecede etkilemiş görülüyor.
Evet, artan kur ve değer kaybeden Lira ekonomimiz üzerinde maliyet oluşturuyor. Ekonomi yönetimi de bu gidişatın önüne geçmek istiyor. Lira ile oynayanların üzerinde bir kamu gücünün oluşması gerektiği düşünülüyor.
***
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş bazı şirketlerin Türkiye Varlık Fonuna aktarılması hakkında; “Türkiye ekonomisinin gücünü göstermek, dışarıdan müdahalelere karşı kuvvetlenmesini sağlamak için tabiri caiz ise ‘garanti’ mahiyetinde olan bir fondur” diye olayı açıkladı.
Varlık Fonu bundan 4-5 yıl önce planlandığında, amaç varlıkların daha fazla değerlenmesi ve ekonomik kalkınmanın sağlanmasıydı. Özellikle bilgi ve teknoloji alanında gelişmenin desteklenerek artırılması hedefleniyordu.
Olayı şöyle ifade edeyim: Varlık Fonu ve kurulacak alt fonlar ile Türkiye savunma sanayinde gerçekleştirdiği büyük değişimi teknoloji ve bilgi sistemleri alanında da gerçekleştirerek ekonomik kalkınmayı sağlayacaktı.
Temel amaç ekonomik kalkınmaydı...
Bugün durum biraz değişti. Bir bakıma öncelikler değişti diyebiliriz.
Ankara’da, Lira ile 3-5 çapulcu 25-30 milyon dolarla oynuyor. Onların bu oyunlarına karşı üstün ve güçlü bir kamu kurumu maalesef yok. 3-5 çapulcuyu 25-30 milyon dolarları ile bu ülkenin kaderi ile oynamaktan vazgeçirecek bir güce ihtiyaç duyuluyor. İşte bu güç: Türkiye Varlık Fonu olacak...Yani finansal piyasalarda oynayanlarla oynanacak...
Sayın Numan Kurtulmuş’un açıklamasında da aslında bu işaret var. “Dışarıdan müdahalelere karşı” diyor sayın Başbakan Yardımcısı.
***
Varlık Fonu bir çok kamu şirketinin hisselerini, yani mülkiyetini devralmış oluyor. Bu devirler dün olduğu gibi Başbakanlık yazısı ile de gerçekleşebiliyor. Veya savunma sanayindeki 3 milyar lira bile varlık fonuna geçici verilebiliyor. Buradan şu noktayı anlıyoruz: Varlık fonu işlevinde yönetimin çok ama çok büyük gücü ve kamu denetimsiz işlevi olacak.
Yani, Varlık Fonunda kilit nokta “yönetim kalitesi” olacaktır.
Bir örnek vermek isterim: Mesela bugün açıklandığı gibi Lira ile 3-5 oyuncu, 25-30 milyon dolarla oynuyorsa, Varlık Fonu ile finansal piyasalarda bunun önüne geçmek istenebilir. Ama yok eğer 3-5 oyuncu değil de, günde 10-15 milyar dolar işlem oluyorsa, Varlık Fonu ne yapabilir? 25-30 milyon dolara veya 300-500 milyon dolara alt edilebileceği sanılan sanal bir piyasada milyarlarca dolar kaybedilebilir mi?
Ben Sayın Numan Kurtulmuş’un açıklamasından bu noktayı kilit konu olarak görüyorum.
Bazen borsacılar sığ hisselerde tek başlarına oyun kurabileceklerini sanırlar. Anlık düşük işleme kanarak bütün hisseyi yönlendirmek isterler ve bir süre sonra piyasanın altında kalarak bütün servetlerini kaybederler. Ben açıkçası çocuklarımızın geleceği olan bu varlıkların işte bu finansal güç piyasasında bir hırsla gitmemesi temennisinde bulunuyorum. Çünkü bu varlıklar Türk Halkının yıllarca biriktirmiş olduğu değerlerdir.
***
Varlık fonları şirketlerin değerini artırmak ve daha yüksek temettü geliri elde etmeyi amaçlasa da, Türkiye’de devredilen gayrimenkullere bakıldığında tahvil-sukuk ihraçlarının da gündemde olabileceği görülmektedir. Hatta bazı şirketlerin yönetim yapısının değiştirilmesi ile tamamen satışları bile gerçekleşebilir.
İşte bütün bu süreçlerde iki kritik nokta öne çıkmaktadır.
1- Kaynak sağlamak için yeni değer mi oluşturulacak, yoksa eski varlıklardan mı karşılanacak?
2-Sağlanan kaynaklar bilgi-teknoloji ağırlıklı ülke kalkınmasında mı kullanılacak, yoksa finansal piyasalarda bizimle oynayanlara hadleri mi bildirilecek.