Yeni denklem
Mesut Barzani Ankara’yı ziyaretinin ardından İran’a gidecek. Kuzey Irak Bölgesel yönetimi enerji koridorunda üretici olarak çok önemli bir aktör. Bilindiği gibi Irak’ın Kuzey Bölgesi özellikle doğalgaz konusunda çok zengin. Nerede ise kazma ile doğalgaz çıkıyor. Yani gaz çok ucuz.
Hatırlarsanız doğalgaz fiyatları 400 doların üzerindeyken Kuzey Irak ile yapılan anlaşmada nerede ise yarı fiyatına doğalgaz alacaktık. Bildiğim kadarı ile bu anlaşma halen yürürlükte ama Irak Merkezi Hükümeti kendi payını yüksek tutmak istediği için henüz uygulama aşamasına gelemedi.
Ve Barzani son bir yıldır zor günler geçiriyor. Bölgede İran üzerinden bir baskı oluştuğu gibi bu baskıları ağırlaştıracak ekonomik nedenler de arttı. Özellikle enerji fiyatlarının düşmesi ile geliri azalan Erbil yönetimi maaş ödeyemez noktaya geldi. Oysa daha 3-4 yıl önce Erbil için bölgenin Paris’i oluyor deniliyordu.
Evet, biliyoruz ki bir yerde silah patlıyorsa refah olamaz. Son bir haftada Türkiye’nin doğu illerinde de başka hareketler yaşanıyor. Van’da başlayan terör protestosu mitingi Batman’da sürdü. Bu eylemlerin terör gölgesinde gerçekleşmesine rağmen kalabalık olması çok değerlidir. PKK terörünün özellikle şehir yaşantısını alt-üst etmesi ile toplumsal yaşam kuralları dağıldı. Teröre karşı mitinglerin bu yönüyle de değerlendirmek gerekir.
İran geçen hafta Türkiye’ye doğalgaz satışını artırabileceğini açıkladı. Türkiye, yılda yaklaşık 45-50 milyar metreküp doğalgaz ithal ediyor. Bu ithalatın 10 milyar metreküplük kısmı İran tarafından satılıyor. İşte İran bu satış miktarını daha da artırmak istiyor.
Bazı bilgileri yeniden tekrarlayalım. İsrail Akdeniz’de bulduğu doğalgaz rezervini uluslararası piyasaya satmak istiyor. Şimdilik 1 trilyon metreküp rezerv keşfedildi. Bu miktar Türkiye’nin 20 yıllık tüketimine eş değer. İsrail için en akılcı yöntem, bu gazın boru hattı ile Batı’ya ulaştırılmasıdır. LNG haline getirilerek satışta maliyet 2-3 kat artıyor. Bu nedenle satışta tek akıllı seçenek, Türkiye üzerinden geçecek boru hattıdır.
Keza İran içinde durum aynıdır. Dünya’da petrolün önemi her gecen gün azalıyor. Temiz ve ucuz enerji kaynağı olarak doğalgaz daha öne çıkıyor. İran açısından da doğalgazın satışında en güvenilir ve ucuz yol Türkiye olarak görülmektedir. Yani mesele çıkar meselesidir.
Bölge ülkelerinin ortak çıkar noktası Türkiye üzerinde kesişiyor. Ama mesele bu geçiş güzergahına ne komisyon ödeneceğidir?
Tabii ki Batı açısından bir başka alternatif güzergah daha bulunmaktadır veya oluşturulmaktadır. Artık herkesin bildiği bu güzergah, Suriye’nin Kuzeyinden Akdeniz havzasına gidecek bir Kürt Bölgesel Kantonu olarak görülebilir. İşte Türkiye açısından da kilit nokta bu kantonun kesintisiz Akdeniz’e ulaşmasıdır. O nedenle Fırat’ın Batısı’nın PKK-PYD yönetimine geçmemesi hayati önem arz ediyor.
Türkiye açısından, Rusya’nın dayanışmasını kilit nokta olarak gördüğümü bir önceki yazıda belirtmiştim. Renkli devrim kuşağına karşı duran Putin ile askeri darbe kuşağına karşı duran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği bölgede hayati önemi bulunmaktadır. Bu zincirin kırılma hamlesinin uçak düşürme olayı olduğunu 08 Aralık 2015 günkü yazıda belirtmiştim.
Nihayet yeniden oyun yönlendirici (Dikkat! Kurucu değil) konuma geliyoruz. Mısır ile ilişkilerin yeniden dizaynı Arap Bölgesi açısından önemlidir. Son 10 gün içinde Mısır hem IMF’den hem de Katar’dan yeni kredi aldı. Etik ve ilkesel olarak Mısır’da askeri darbeye karşı olmamıza rağmen eğer oyun içinde oyun varsa ve bu hamle yeni bir açılım gerektiriyorsa bu açılımı yapmak zorundayız.
O yazıda bazı noktalar bilgiye dayanırken bazı noktalar geleceğe dair varsayımlar içeriyor. Bu nedenle kesin şartlar yerine her gün değişecek kurallar ve denklemlerle karşı karşıyayız. Bize düşen görev bu yeni denklemlere kısa sürede ayak uyduracak açılımları ve bilgileri tartışabileceğimiz bir kamuoyunun oluşmasıdır. Unutmayalım ki 24 Kasım ertesinde aylarca “bir Rus uçağı daha olsa da düşürsek” diye fikri altyapısı olmayan kısır döngüde çırpınıp durmuştuk.
Bugün ise her türlü hain girişimin arkasında bir üst akıl sorgulanırken bunu bir veya bir kaç ülke ile şekillendirmeyelim. Unutmayalım ki bir üst akıl vardır ve o aklın memleketi yoktur. Çünkü o akıl küresel çıkarlar etrafında şekillenmektedir. Tıpkı finansal çıkar merkezinin ülkesinin olmaması gibi... Ama sahipleri bellidir.