Beethoven’ın senfonisinden sildiği ithaf cümlesi
Malum, büyük şehirlerde yaşayanların ömrünün ciddi bir bölümü trafikte geçiyor artık. Benim de İstanbul trafiğindeyken hem sabah hem de akşam saatlerinde orta uzunlukta bir senfoniyi dinlemeye yetecek kadar vaktim oluyor. Geçenlerde bir akşam arabayla işten eve dönerken Beethoven’ın üçüncü senfonisini baştan sona kadar dinledim. Eve varınca da oturup Twitter’da bu muazzam müziğin aklıma getirdiklerini yazdım. Dolayısıyla sosyal medya takipçilerim için ikinci baskı olacak biraz…
Beethoven kendisinden önceki büyük bestekârlardan da kendisinden sonra gelecek olanlardan da çok farklı özellikleri olan bir müzik dâhisi. Bu farklılıklarından biri de politik duyarlığıydı. Fransız Devrimi’nin idealleri olan aydınlanma, eşitlik, özgürlük değerlerine inanmış tipik bir 19. asır aydını olarak Beethoven devrin politik gelişmeleriyle yakından ilgiliydi. Büyük bestecinin kendi zamanında marjinal görünen politik idealleri bugün artık neredeyse evrensel değerler haline gelmiş bulunuyor. Zaten, bildiğiniz gibi, Beethoven’ın 9. Senfoni’sinin -Schiller’in Neşeye Övgü şiirinin bestesi olan- son bölümü bugün Avrupa Birliği’nin “milli marşı”dır.
***
Dahi besteci, Schiller’e olduğu kadar Goethe’ye de hayrandı. Büyük şairle tanışıp dost olmuş ama politik görüşlerin zıtlığı bu dostluğu bitirmişti. Beethoven sosyal-politik görüşleri itibarıyla devrimci, Goethe ise gelenekçi-aristokrat çizgideydi. “Muhafazakâr” Goethe ile “demokrat” Beethoven bir gün şehirde bir yürüyüş sırasında rastladıkları Avusturya-Macaristan İmparatoriçesine selam verip vermeme konusunda tartışmışlardı. Beethoven’ın soylu birini selamlamaktan kaçınması Goethe’yi kızdırdı. Goethe’nin şapkasını çıkarıp eğilerek İmparatoriçe’ye selam vermesi de Beethoven’ı öfkelendirdi… Birbirlerine sert sözler söylediler. O günden sonra da bir daha hiç görüşmediler.
(Bu durumdan pişmanlık duyan Maestro bilahare bir mektup yazarak “Doğu-Batı Divanı” şairiyle dostluklarını tamir etmek istedi. Ama Goethe bu mektuba cevap vermedi...)
***
“Aydınlanma, eşitlik, özgürlük değerlerine inanmış tipik bir 19. asır aydını” diye tarif ettiğimiz Beethoven bu fikriyatın bayraktarı olarak gördüğü Napoleon’a hayrandı. “Sinfonia Eroica” (Kahramanlık Senfonisi) adını verdiği Üçüncü Senfoni’sini de ona ithaf etmişti. Ama hayal kırıklığı da büyük olacaktı. Napoleon’un kendisini imparator ilan ettiğini duyunca Senfoni’nin ithaf sayfasındaki “Sinfonia Grande - Intitulata Bonaparte” (Bonaparte Adına - Büyük Senfoni) ifadesini bestecinin “sayfayı yırtarcasına bir hışımla” sildiğini anlatıyor kaynaklar. Monarşiden nefret ettiğini düşündüğü için desteklediği Napoleon’un Fransa tahtına oturması üzerine duyduğu öfkeyle “meğer o da sıradan bir zorbaymış sadece” diyerek…
Napoleon’a ithaf etmekten vazgeçtiği eserin girişine ise “bedeni canlı ama ruhu çoktan ölmüş olan bir büyük adamın hatırasına” diye yazdı Beethoven.