Siyasette de kolay kazanan kolay kaybeder

Levasier kanununu konumuza uyarlayarak, “Oy kaybolmaz, yer değiştirir” demiştik. Bu perspektiften önümüzdeki seçimin sonuçlarını öngörebilmek için önceki seçimlerde ortaya çıkan partiler arası oy geçişlerini izlemek gerekiyor.

2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimini başlangıç noktası aldığımızda iktidar partisinin oylarında olağandışı büyük bir hareketliliğin bugüne kadar hiç durmadan devam ettiğini görüyoruz. Bazen çok yükseklere çıkıyor, bazen dip seviyelere düşüyor. Yani önünde hem büyük imkanlar hem de büyük riskler olan bir siyasi partiden söz ediyoruz. İktidar destekçilerini “her şeye rağmen” ümitlendiren, muhalifleri yine her şeye rağmen ümitle kaygı arasında getirip götüren bir tablo bu. Çünkü bu tabloya göre AK Parti’nin kolay kaybettiği ama yine aynı derecede kolaylıkla yeniden kazanabildiği bir seçmen kitlesi var. (Ve tersi: Kolaylıkla gönlünü kazanıp yine kolaylıkla kaybedebildiği bir kitle…)

Bugünlerde mevcut şartlar (kötü yönetim vs.) dolayısıyla iktidardan gönlü soğumuş durumdaki bu kitlenin yeniden eski adresine dönme ihtimali var mı? Soru bu.

Diğer yandan, yavaş yavaş da olsa sürekli şekilde devam eden “eski adresten ayrılma” trendi durdurulabilir mi? Bu soru da ayrıca sorulmak durumunda. Çünkü gidenlerin, gelenlerin ve kalanların gerekçeleri de beklentileri de birbirinden farklı olabiliyor. Bu farklılık da sandıkta farklı davranışlara yöneltebiliyor insanları.

***

Gidenlerin dönmesi, gelenlerin kalması için gerekli olan adımların atılıp atılamayacağı, toplum genelini ve ayrıca tabanı memnun edecek politika değişikliklerinin uygulanıp uygulanamayacağı ve son tahlilde bunların da artık bu saatten sonra yeterli olup olmayacağı konusunu paranteze alarak, gidenlerin nereye gittiklerine, gelenlerin nereden geldiklerine bakarak bir sonraki seçim için öngörüde bulunmayı deneyebiliriz.

İktidar partisi oylarında son birkaç seçimdir müşahede edilen göz kamaştırıcı trafiğin bir özetini 2015’in Haziran ve Kasım aylarında art arda yapılan seçimlerde bulabiliyoruz.

Bu konuda önceki haftalardaki yazılarda AK Parti seçmeninin 7 Haziran’da partisine sırt dönmesinin sebepleri olarak, “cumhurbaşkanının anayasal statüsü olan tarafsızlıktan uzak duruşu birinci problem, hükümetin ve iktidar partisinin yönetiminde çift başlılık görüntüsü ikinci problem durumundaydı” demiştik. (Ayrıca üç dönemliklerin tasfiyesi uğruna vitrinin boşaltılması ve yolsuzluklar konusu da vardı seçmeni eski partisinden uzaklaştıran problemler arasında.)

Prof. Ali Akarca iktidar partisinin 7 Haziran’daki oy kaybının önemli bir bölümünün de bu seçime uzun bir aradan sonra ilk kez “parti olarak” katılan HDP’nin barajı geçmesi için “stratejik oy” kullanan seçmen grubundan kaynaklandığının altını çiziyor (“Putting Turkey’s June and November 2015 Election Outcomes in Perspective”, Insight Turkey, Vol. 17/No. 4) ve bu çerçevede bazı kamuoyu araştırmalarının bulgularına işaret ediyor:

***

IPSOS’un 1 Kasım seçiminin hemen ardından gerçekleştirdiği bir ankete göre bu seçimdeki AK Parti oylarının yüzde 12’si 7 Haziran’da bu partiye oy vermemiş olan seçmenden gelmişti. 7 Haziran’dan birkaç gün sonra MAK’ın yaptığı araştırmada katılımcıların yüzde 15’i bu seçimde asıl destekledikleri parti dışındaki bir partiye “ideolojik olmayan gerekçelerle” oy verdiklerini söylemişti. Bunların yüzde 55’inin gerekçesi bir partinin barajı geçmesine yardımcı olmaktı. Yüzde 35’i ise kendi partisine bir uyarıda bulunmak istemişti. Daha önce en az bir kez AK Parti’ye oy vermiş olanların dörtte biri de AK Parti yöneticilerinin kibirli hallerinin kendilerini 7 Haziran’da bu partiye oy vermekten alıkoyduğunu söylüyordu. IPSOS’un 8 Haziran günü yaptığı bir anket 7 Haziran’da MHP’ye oy verenlerin yüzde 28’inin, HDP’ye oy verenlerin ise yüzde 22’sinin 2011’de AK Parti seçmeni olduğunu gösteriyordu. Diğer yandan, MHP seçmenlerinin yaklaşık beşte biri ile HDP seçmenlerinin beşte biri verdikleri desteği “geçici” olarak niteliyordu.

Prof. Akarca bütün bu bulguların 7 Haziran’da bir yandan iktidar partisine yönelik şikayetlerin kayda geçirilmesi amacıyla, diğer yandan HDP’nin barajı geçmesini sağlamak için alışılmadık oranda stratejik oy kullanılmış olduğu tahminini doğruladığını söylüyor.

Ne olursa olsun, HDP’nin barajı geçmesi uğruna AK Parti’ye oy vermekten geri duran veya bunu gerekçe olarak gösterebilen bir “AK Parti seçmen kitlesinin” mevcudiyetiyle karşı karşıyayız. Bu da bizi oy geçişliliklerinin iktidar partisi adına temsil ettiği imkanlar ve riskler konusuna geri getiriyor.

Buradan tartışmaya devam edelim…

YORUMLAR (37)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
37 Yorum