Tayyip Erdoğan’ın ‘epistemolojik kopuş’tan geri dönüş ihtimali

Büyük Britanya’nın yeni başbakanı Liz Truss’ın hükümetinin Hazine ve Maliye Bakanı Kwasi Kwarteng, tam olarak 23 Eylül günü, yani bundan 10 gün önce ülkesine “Ortodoks ekonomi politikalarından epistemolojik bir kopuş” yaşattı, gelir vergisinin en üst dilimi olan yüzde 45’lik vergi oranını kaldıracaklarını açıkladı.

Oysa Birleşik Krallık, kendi çapında yüksek enflasyonla boğuşuyor. Enflasyonun arka planında yükselen enerji fiyatları büyük yer işgal ediyor ve aynı hükümet artan enerji fiyatlarının halka yansımasını sınırlamak için de bir plan açıkladı, kamu kaynaklarıyla sübvansiyon yapılacağını duyurdu.

Ortodoks iktisat kurallarına göre bakalım:

Enerji için uygulanacak sübvansiyona bir de yüksek gelir elde edenlerin vergilerinin indirilmesi eklenince ülkenin bütçesinin tutmayacağı ortaya çıktı. Bütçenin tutmaması, hükümetin daha fazla borçlanmaya gidecek olması anlamına geliyordu. Daha fazla borçlanıp daha büyük bütçe açığını borçlanarak finanse etmek ise daha fazla enflasyon olması…

Bu denli büyük bir bütçe açığı kapıdayken vergi indirimine gitmek, Türkiye’nin Merkez Bankası’nın faiz indirmesi gibi bir hayli “heterodoks” bir politika önerisiydi.

Bu önerinin duyulmasıyla Birleşik Krallık’ın para birimi çöküşe geçti. Geçen yılı hatırlayın, TL de aynen böyle çökmüştü. İngiliz sterlini bir ara 1 dolar 03 cent seviyesine kadar değer kaybetti; bütün dünya “Sterlinin değeri 1 doların da altına düşecek” diye konuşmaya başladı.

Sadece bu da değil. Yatırımcılar büyük bir hızla İngiliz borçlanma senetlerini satmaya başladı, onların fiyatı düştü faizi yükseldi. O kadar ki, İngiliz Merkez Bankası piyasaya müdahale edip bono satın almaya başlamak zorunda kaldı.

Daha önce birkaç kez çıkıp vergi indiriminde ısrarlı olduğunu söyleyen Liz Truss dün sabah herkesi şaşırtan bir açıklama yaptı, hükümetinin vergi indiriminden vazgeçtiğini söyledi. Oysa vergi indirimi vaadi Truss’ı başbakanlık koltuğuna taşıyan temel vaatlerden biriydi.

Her neyse, Truss vergi indiriminden vaz geçtiğini açıklayınca piyasalar da hemen ona olumlu tepki verdi, İngiliz sterlini yeniden yükselmeye başladı.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bile sterlinin değer kaybından söz eden bir konuşma yapmış, “Şu anda İngiltere’de sterlin patladı, nereden nereye geldi sterlin. Övünüyorlardı, ‘Biz şuna karşı bu kadar değerliyiz, buna karşı bu kadar değerliyiz’ diye. Şimdi bugün aldığımız haberlerle patladılar” demişti. Yani İngiltere’nin heterodoks tercihler yaparak yanlışa düştüğünü söylüyordu.

Herhalde Erdoğan’ın uyarısı da etkili oldu ki, Londra’da hükümet yanlıştan döndü, heterodoks olmaktan vaz geçip ortodoksiye geri geldi. Ödülünü de aldı.

Oysa biz, Hazine ve Maliye Bakanımız Nurettin Nebati’nin deyimiyle “epistemolojik bir kopuş” yaşadık ortodoks politikalarla. Bakın dün sabah enflasyon rakamları açıklandı. Hiçbir inandırıcılığı kalmayan TÜİK’in rakamlarında bile gözüküyor: Geçen yıl bu ay yıllık enflasyonumuz yüzde 19,58’di. Bugün 83,45 ilan etti TÜİK. (Bana soracak olursanız yüzde 110 civarında olmalıydı rakam.) Ali Babacan’ın “Rakamları ayarlama enstitüsü” diye adlandırdığı TÜİK’in oynadığı haliyle bile enflasyonumuz geçen yıla göre 4 kat artmış durumda. Yazıyı yazarken 1 doların fiyatı 18,56 liraydı. Geçen yılın 3 Ekiminde 1 dolar almak için 8 lira 85 kuruş ödemiştik. Artış iki kattan fazla.

Üstelik geçen yılın 3 Ekimi henüz heterodoks politikaların ilk günleriydi; ortodoksluktan bu denli “epistemolojik bir kopuş” yaşadığımızı anlamamıştı henüz piyasalar, “Yanlıştan dönülür herhalde” diye düşünüyorlardı.

Ne var ki Tayyip Erdoğan bu yanlıştan dönmedi. Ortada bir yanlış olduğunu bile kabul etmedi, daha iki gün önce dünyaya nasıl bir iktisat dersi verdiğimizi dünyanın çeşitli yerlerinden gelen iktisatçılara anlatıyordu.

Yaşı yetenler hatırlayacak, 1994 yılında da Tansu Çiller böyle “epistemolojik bir kopuş” yaşamıştı ortodoks iktisat politikalarıyla. O zaman TL-dolar kuru serbest piyasada bile belirlenmiyordu ama yine de bir büyük kur şoku yiyince, birkaç ay içinde yanlıştan döndü, bedeli devletin yüzde 400 faizli özel tertip bono çıkartması oldu.

Tayyip Erdoğan ise epistemolojik kopuşunu bir yılı aşkın süredir devam ettiriyor; daha da ettirecekmiş gibi duruyor. Bedeli, son 12 ayda refahımızın yarı yarıya azalması. Sayıları 110 bin kadar olan kur korumalı mevduat sahibi insan dışında hepimizin cebinden parasını, sofrasından ekmeğini eksiltti Tayyip Erdoğan’ın “epistemolojik kopuş”u ve bunda ısrarı.

Oysa, işte İngiltere örneğinden görüyoruz, yanlıştan dönmek de mümkün. Kur ve enflasyon sarmalını kırmak, TL’ye yeniden değer kazandırmak için ortodoks olmaya geri dönmek ve işin başına da ortodoks olduğundan kuşku duyulmayacak birini getirmek yeterli.

Peki bunu yapar mı Tayyip Erdoğan?

Bir tarafım, “Nelerden dönmedi, hangi yeminlerini bozmadı ki bunu da yapmasın” diyor.

Bir diğer tarafım, “Yok, bu ekonomik bağımsızlık söylemine çok yatırım yaptı, buradan dönemez.”
Acaba hangi tarafım haklı.

YORUMLAR (33)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
33 Yorum