Cari açık kapanmadan enflasyon düşmez

Ak Parti 20 yıl boyunca yan gelip yattıktan, ekonomiyi gırtlağına kadar dış borca batırdıktan ve ülkeyi ithal ürünler cennetine çevirdikten sonra; iktidarının son yılında, cari açığı kapatmadan diğer hiçbir sorunu çözemeyeceğini, nihayet anladı.

TCMB Başkanı, “enflasyonu, cari açığı kapatarak indirmek” anlamına gelecek bazı görüşler ileri sürdü. Bazı analistler bu görüşü “faizi kurlar yükselsin diye düşürüyorlar; kurlar yükselince ithalat azalır ihracat artar; böylece cari açık kapanır. Cari açık kapanınca da enflasyonla mücadele etmek kolaylaşır ve enflasyon düşer” diye yorumladı.

Bugünkü ekonomik görünüm altında faizi indirerek enflasyonu düşürmeye çalışmak olabilecek en çılgın ve akıldışı eylem olarak gözüküyor. Bugünlerde faizi düşürmenin, cari açığa katkısının negatif olduğunu geçen yazılarımda açıkça belirtmiştim.

Cari açığın kapanması, tek başına, enflasyonu düşüremez fakat Türkiye’de, cari açık kapanmadan enflasyon da düşürülemez.

Düşürülemedi. Düşürülemeyecek.

Bu köşede, “keşke Sayın Cumhurbaşkanımız faize taktığı kadar cari açığa da taksaydı” mealinde yazılar yazmış biri olarak, cari açığın öneminin anlaşılmasından memnunum.

Çünkü hasta Türkiye ekonomisini ayağa kaldırmak için cari açığın kapatılmasıyla işe başlamaktan daha etkili bir ilaç bilmiyorum.

CARİ AÇIKLA MÜCADELE ZORUNLULUKTUR

Milyonlarca kişiye kredi vermiş bankacılar, bir gerçek veya tüzel kişiye, geri ödeyemeyeceği kadar çok kredi vermenin, kredinin geri dönüşünü zora sokacağını bilirler.

Soru: Kanuni takibe düşmesine ramak kaldığı “varsayılan” gerçek veya tüzel bir kişiye kredi verilir mi? Ya da kredi verenler, müşterilerinin batmasına ramak kaldığına inanırlarsa, ne yaparlar?

Mümkünse mevcut alacaklarını tahsil etmek isterler. Borçlarını kapatmak için yeni kredi bulamayacağı kesin olan ve finansal yapısı zayıflamış banka müşterilerine, kredilerini kapat demek “iflas et” demekle aynı şeydir.

Peki, batmasına ramak kalmış veya durumu sıkışık müşterilerin kredilerini kapattırmak mümkün değilse ne yapılır?

BATMASINA RAMAK KALMIŞ ÜLKE

Cevap: Şu anda Türkiye’ye yapılmakta olan yapılır. Elbette ülkelerin batması ile şirketlerin batması eşit birer olgu değildir ancak uluslararası finans piyasaları Türkiye’ye “batmasına ramak kalmış ülke” muamelesi yapıyorlar; yapmaktadırlar(bu kelime burası için gerekli mi? Abartı durmuş).

Bankalar en yüksek faizi en zayıf müşteriye uygularlar, bankacılık diliyle söylersek, reytingi düşük müşteriler en yüksek faizi öderken; reytingi yüksek müşteriler de en düşük faizi öderler.

Ülkeler de aynıdır.

Almanya sıfırla hatta eksi %1’le borçlanabilirken, Türkiye’nin aynı vade için %6’yla borçlanma mecburiyeti, bu ilkenin, ülkelere uyarlanmış halidir. Türkiye’nin akranı hiçbir ülke, beş yıl vade için %6 faiz ödemiyor.

Asıl soruyu geliyoruz: Bir ülke en çok ne kadar dış borç almalıdır ya da alabilir?

Türkiye “akranları arasında dünyanın en çok dış borcu olan ülkesi” durumunda olduğunu dış borçların GSYH’ya oranının %60 olmasından biliyoruz.

İkincisi döviz rezervinin dış borca oranı bakımından en zayıf ülkesi olduğunu da. (Uluslararası yatırımcılar, borç verdikleri ülkelerden, dış borçlarının %40’ı kadar döviz rezervi tutmalarını beklerler, akranların çoğu %40’tan fazla rezerve sahipler) Türkiye’nin döviz rezervleri dış borçlarının %20’si kadardır, yani rezervleri yetersiz.

Üçüncüsü, Türkiye, mevcut borçları yetmiyormuş gibi her yıl ortalama 25-50 milyar $ ilave dış borca ihtiyaç duyuyor.

Bir ülkenin yeni dış borç bulamayacağı kesinse, borçlarını azaltma imkânı yoksa ve döviz rezervleri yeterli seviyede değilse; kredi verenler böyle bir ülkeye acırlar mı?

Acımazlar.

Kredi verenler “kredileri yenilemeyiz”, tehdidiyle kredilerin hem vadesini kısaltır hem de kredinin faizini fahiş seviyelere kadar yükseltirler mi?

Yükseltirler.

Sıcak paranın ülkeyi terk ettiği günlerde, kurlar, minik bir devalüasyon olmuş kadar yükselir mi?

Böyle bir ülkede enflasyon kalıcı olarak düşer mi?

Ekonominin en kırılgan alanı olan dış ödemeler dengesi problemleri çözülmeden, değil enflasyon hiçbir problem “kalıcı” olarak çözülemez.

YORUMLAR (21)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
21 Yorum