EYT için kasada para var mı?

2.250.000 EYT’liye 2023 yılında, ayda ortalama 7.000 TL maaş ödenirse, ödenecek yıllık maaşlar toplamı 189 Milyar TL eder.

Peki, gelecek yıl, Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) bütçesinde bu kadar ilave gelir olacak mı?

Cevap: Hayır olmayacak.

2022 yılında da yeterli para yoktu ve SGK, emeklilerin maaşını Hazine’den aldığı desteklerle ödeyebildi.

Bu durumda, var olan SGK bütçesi, 14 milyon emekli yerine 16.250 000 kişi arasında mı paylaştırılacak?

Cevap: Hayır.

Çünkü emekli maaşının kaç TL olacağının özel formülleri vardır ve SGK, her türlü gelir ve giderinden bağımsız olarak, emeklilerin maaşını, her altı ayda bir enflasyon oranında artırmaktadır.

Maaş tespit ve zam yapma esasları emekli sayısına da bağlı değildir.

O zaman Hazine’de “fazla para” var ve Hazine, SGK’ya para transfer edecek; sonuçta, maaşlar, Hazine’den gelecek paralarla ödenecek, doğru mu?

Cevap: “Fazlalık” diyebileceğimiz bir para yok.

Fakat cevap olarak şimdilik “evet Hazine’den gelecek parayla ödenecek” diyelim.

Yıllar itibarıyla Türkiye’nin bütçe büyüklüğü, GSYH’nın yani Milli Gelir’in en az %20’si kadar ve en çok da %25’i kadar olabiliyor.

Son beş yıllık ortalama Bütçe/GSYH oranı %22,5; biz de %22,5 varsayalım.

Yaptığım hesaplamalara göre GSYH, 2023 yılında 22 Trilyon TL’yi aşacak.

Bütçeyi de GSYH’nin %22,5’i olarak varsaydığımıza göre, 2023 bütçesi 4.950 Milyar TL civarında olacak diyebiliriz.

Daha berrak bir ifadeyle, 2023 yılında hükümet 4 Trilyon 950 Milyar TL harcama bütçesi oluşturacak ve bu bütçeyi harcayacak.

Peki, hükümet 4.950 Milyar TL gelir toplayabilecek mi?

Cevap: Hayır ve bu kadar gelir toplayamayacak ve toplaması gerekmiyor.

Maastricht Kriterlerine göre bir Avrupa Ülkesi, Milli gelirinin %3’ü kadar bütçe açığı verirse başarılı kabul ediliyor.

Maastricht Kriterlerini, Türkiye’nin rakamlarına uygulayalım.

22 Trilyon TL GSYH’nin %3’ü, 660 Milyar TL ediyor.

Bunun anlamı, Hükümet gelir olarak toplayamayacağı fakat harcayacağı 660 Milyar TL’yi borçlanarak tedarik edecek demektir.

Yani 2023 yılının sonunda kamunun iç ve dış borçlar toplamı, nominal olarak, 660 milyar TL artacaktır.

Rakamlardan başı dönenler için durup bir soluklanalım ve başa dönerek temel sorumuzu hatırlayalım.

Aklımızdaki soruyu tekrarlayalım: Hükümet mali disiplini bozmadan EYT’lilere önümüzdeki yıl 189 milyar TL maaş verebilir mi? Verirse, bütçe dengeleri ve ekonomi zora girer mi?

Yukarıda anlattığım her süreç ve sunduğum her veri, EYT’liler emekli olmasa da, hükümetin yapacağı iş ve işlemlerdi.

Tekrar soralım: Hükümet bu bütçeden, sarsmadan ve dökmeden, 189 Milyar TL’yi çıkarıp EYT’lilere ödeyebilir mi?

Doğrusu gelecek yılın bütçesinde EYT’liler için tahsis edilmiş tek bir kuruş bile para yok.

O zaman hükümet bu 189 Milyar TL’yi de borçlanacak, başka çaresi yok.

Bu 189 Milyar TL, 2023 GSYH’nin binde 86’sı yapıyor yani %1’den biraz daha az.

Bu durumda 2023 yılında hükümet bütçesi %3 değil %3,86 açık verecek.

Peki, Bütçe, %3,86 açık verirse finansal istikrar mı bozulur ya da başka bir olumsuzluk mu olur?

Olacak olan, 660 Milyar TL olarak öngörülen iç borçlanmaya ek olarak 189 milyar TL daha borçlanmak olacaktır.

Yani 2023 yılında Hazine 849 Milyar TL borçlanacak ve kamunun iç ve dış borçları toplamı 849 Milyar TL artacaktır.

Peki, kamunun bu kadar çok borçlanması ve bu borçlar için ödemek zorunda kalacağı faizler, finansal istikrarı bozmaz mı? Türkiye’nin başına dert olmaz mı?

Cevap: Faiz ödemeleri GSYH’nin %4’ünü aşmazsa, modelimize göre 880 Milyar TL ya da faiz ödemeleri bütçe giderlerinin %15’i civarında kalırsa, modelimize göre 743 Milyar TL; borç yönetimi ve borçların çevrilmesi konusunda büyük bir sorun yaşanmaz.

“Yani EYT’lilerin emekli edilmesi bir sorun yaratmaz mı hocam?” sorusunu duyar gibi oluyorum; bu soruya kestirme bir cevap vermeyeceğim, öncelikle, konunun finansmanını etkileyen bütün olguları betimlemeye çalışacağım; belki bu betimleme çabası bilgilerimizi tazeleyecek ve birlikte düşünme ortamı oluşturacak.

Elbette hiçbir karar ve uygulama bizim eleştirilerimizden muaf değildir.

***

Sabırlı olup buraya kadar okuyanlarla birlikte düşünmeye devam ediyoruz.

Eğer sadece bir yıl için böyle bir para gerekseydi ve sonraki yıllarda bu harcamaları garantileyecek mesela Kurtalan’da zengin petrol yatakları bulunsaydı konuyu uzatmayacaktık.

Öyle görünüyor ki EYT’lilerin emekli edilmesiyle, bazı vatandaşlar neredeyse on yıl daha erken emekli olmuş oluyorlar.

“Kasada para var mı?” sorusuna cevap aradığımız için, bugünkü yazıda rakam kullanma sınırı aştım, farkındayım; konu kasa ve para olunca, kasaya bakmadan olmuyor.

Sormaya ve düşünmeye devam ediyoruz; kamunun iç borçlarına, 2023’ün rakamlarıyla, her yıl 189 Milyar TL daha ekleyebilir miyiz? Eklersek bu ekonomi bu borçlanmayı kaldırabilir mi?

Öncelikle kamunun, bugün var olan borçlarını analiz edelim.

Kasım sonu itibarıyla kamunun döviz, TL, yurtiçi ve yurtdışı toplam borçları 3,9 Trilyon TL’dir. Bu rakam Aralık 2022 sonu itibarıyla en çok 4,2 Trilyon TL olabilir.

2022 yılsonunda da GSYH 15 Trilyon olacağından kamu borcunun GSYH’ye oranı 4,2/15 = %28 olacaktır.

Bu oran Haziran 2022’de %33,66’ydı.

Enflasyonun arttığı bir ortamda, kurlardaki artış durunca, borçların GSYH’ye oranı da düşmüş ve düşecek.

Peki, %33,66 veya %28 oranları yüksek oranlar mıdır?

Cevap: Hayır bu oranlar dünyadaki en makul oranlardan biridir.

Peki, bu borçlara 189 Milyar TL’yi eklesek de mi oran tehlikeli bir hal almıyor?

189 Milyar TL’yi bu yıl harcanmış gibi kabul etsek konuyu anlamış olacağız.

Bu durumda, kamunun 2022 yıl sonu toplam borcu 4.200 + 189 = 4.389 Milyar TL eder. Bunun da GSYH’ya oranı 4.389/15.000 = %29,3 eder.

Yorulanlar derin bir soluk alsın.

Şimdi irdelediğimiz ve ima ettiğimiz konulardan elde ettiğimiz çıkarımları toparlayalım.

1) Çalışan EYT’lilerin bir kısmı işi tamamen bırakacağından, SGK prim gelirleri azalabilir. SGK, hiç hesapta olmayan EYT’lilere 189 Milyar TL emekli maaşı ödeyeceğinden, gelir-gider açığı büyüyebilir.

Ücret ve maaş zamlarının sigorta primlerini artıracağı doğrudur fakat mevcut emeklilerin de maaşı artacağından, nihai etkinin ne olacağını şimdilik tam olarak ölçemiyoruz.

2) SGK bütçesindeki açıklar Hazine tarafından kapatılacaktır.

2023 bütçesi EYT’lileri dikkate almadan hazırlandığı için EYT’lilere ödenecek maaşların tamamı için ek borçlanma yapılacaktır.

3) Ek borçlanma, %1’in altında kalacağı için, bu borçlanma, Hazine’nin yönetebileceği ve altından kalkabileceği bir boyutta kalacaktır.

4) EYT’lilere ödenecek maaşlar borçla tedarik edileceği için, Kamunun, toplam borcu artacaktır fakat Kamunun toplam borcu o kadar düşüktür ki, olumsuz etkisi hissedilmeyecektir.

5) EYT’lilere ödenecek 189 Milyar TL maaş ve yaklaşık olarak 200 Milyar TL emekli ikramiyesi iktisadi faaliyetleri canlandıracak, yani yatırım ve tüketim harcamalarını artıracaktır.

İktisadi faaliyetlerin artması, vergi artışlarına ve büyümeye olumlu katkı sunarken; tedbir alınmazsa, enflasyon artışlarına da sebep olacaktır.

EYT’lilerin emekli edilmesiyle ilgili pek çok eleştirinin farkındayım, gönül, bilgiye dayalı, özenli ve dengeli bir ekonomi yönetimi olmasını dilerdi; fakat bu konuda umut besleyen bir Allah’ın kulu var mı, bilmiyorum.

Sosyal Güvenlik Kurumu bir sigorta şirketi değildir, olmadığı için de batmaz, batamaz. Batarsa devlet batar; fakat devletler de bir şirket gibi kolay kolay batmaz.

Emekli maaşlarının yeterli olmadığını ve bazı emeklilerin çalışmaya devam edeceği kesindir yeter ki emeklilerin çalışmasını kolaylaştıracak bir iş ortamı ve mevzuat olsun.

Ülkemizin çalışma şartları ve genel ücret seviyesi Avrupa ülkeleri seviyesinde değil, işsiz ve yoksulları koruması gereken sosyal güvenlik sistemimiz de çok cılız.

Her haneye kayıtsız şartsız, bir gelirin girmesini sağlamaya çalışmak sadece siyasi ve iktisadi bir görev değil, aynı zamanda insanlığa olan bir borçtur.

Evet, “emeklilik doğuştan gelen bir insan hakkı değildir” fakat her vatandaşa hukuki koruma ve sosyal güvenlik sağlamak, sosyal hukuk devletinin ihmal edilemez baş görevidir.

Devletin meşruiyetini sağlayan en önemli olgulardan biri refahın adaletli bir şekilde paylaşılmasıdır.

Zekât farzını yorumlayan hikmet sahipleri, zekâtı “zekâtı hak edenlerin, alacaklarını tahsil etmeleri veya zenginlerin borçlarını ödemeleri” olarak şerh etmişlerdir.

Biz de bu bakış açısıyla, EYT’liler İktidar ve muhalefetin desteğiyle, hak ettiği alacaklarını tahsil ediyor diyebiliriz.

Fakat Sosyal Hukuk Devleti ve toplumun, devam eden başka borçları da var.

GELİR TAMAMLAMA SİGORTASI

Bir işi olmayan veya çalışamayacak durumda olup emekliliği hak eden EYT’lilerin yuvasının, bayram yeri kadar şen ve sevinç dolu olduğunu biliyorum.

Fakat zorda olan tek zümre EYT’liler değil; evine hiç gelir girmeyen veya girdiği halde asgari beslenme ihtiyaçlarını bile karşılayamayan toplum kesimleri de var.

CHP’nin “Aile Destekleri Sigorta Kurumu” adı altında bir seçim vaadi var.

Mealen, “eğer bir hanede kişi başına düşen gelir, asgari ücretin üçte birinden azsa, bu gelir eksikliği tamamlanıyor. Mesela 3 kişilik bir ailenin aylık geliri, her ne olursa olsun asgari ücret kadar olmak zorunda.”

İçeriğini tamamen desteklediğim teklifin özü bu kadar basit ve yalın.

Ak Parti’ye garanti ediyorum, CHP’nin bu projesini de hayata geçirirlerse, oyları artar; aynı zamanda CHP’nin bir projesi de eksilir; daha ne olsun?

Acaba bu yoksulların “gelirini tamamlama sigortası”nın, SGK’ya maliyeti ne kadar olur?

Öncelikle bu gelir tamamlama sigortasının ebediyen devam etmeyeceğini unutmayalım, yoksulluk azaldıkça bu kesimlere ayrılan bütçe azalacaktır. Kimbilir belki de on yılda sıfırlanacaktır.

Altı milyon ailenin gelirinin asgari ücretten düşük olduğunu ve her aileye asgari ücretin üçte biri kadar yardım yapılması gerektiğini varsayalım.

2022 rakamlarıyla ortaya çıkacak fatura EYT’lilerin faturasından kesin olarak daha az olacaktır.

İlla da yüksek bir rakamla bu işe başlamak şart değil; ödemeye başlamak ve izlemek, başlangıç için yeterlidir. Yine de gerçek verileri görerek öneri geliştirmek daha doğru olur

Aynı gök kubbe altında külfetlerini paylaştığımız ülkemizin, nimetlerini de yoksun vatandaşlarımızla paylaşmak iç barışın da teminatıdır.

Çözebileceğimiz halde; susarak ve görmezden gelerek, bazı insanları yoksun ve mağdur bir hayata mahkûm etmeye hakkımız yok.

YORUMLAR (31)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
31 Yorum