Han-ı Yağma: Finansal sistemi yağmalamak
Borç ve kredilerle döndürülen şirketleri yönetmek hem zor hem de risklidir. Çünkü Türkiye’de, az sayıda holding veya şirket hariç, neredeyse bütün şirketler kredi alırken büyük ortaklarının ve varsa kardeş şirketlerinin kefaletini vermek zorunda kalır.
Genelde, bankalar kefaletle yetinmez; şirket ve ortaklara ait her türlü menkul ve gayrimenkulü de teminat olarak rehin veya ipotek alırlar.
Hükümet son yıllarda Kredi Garanti Fonu vasıtasıyla firmaların teminat verme yükümlülüğünü azaltmaya çalışıyor fakat bu destekten bile daha değerli bir uygulaması var ki ben buna “şirketlere, finansal sistemi yağmalatmak” diyorum.
Bir nevi “Han-ı Yağma” dense yeridir. Han-ı yağma, Türk Hakanlarının kendi saraylarını değerli eşya ve bol yiyecekle doldurup yağmalatmasına deniyor; bu sayede Han’ın itibarı artmaktaymış.
Hükümetimiz de bilerek ve isteyerek, parayla dolup taşan bankaları şirketlere yağmalatıyor fakat yine de bu yağmacı şirketlere yaranamıyor; mama bitince ağlayan bebeler gibi şirketler de, bankalar krediyi kısınca basıyorlar çığlığı.
Geçenlerde hükümet 15 milyon TL ve üzeri varlığı olan şirketlerle ilgili bir düzenleme yaptı ve mealen dedi ki: “Ey şirketler, ben, zaten size finansal sistemi yağmalatıyorum, döviz biriktirerek kârlılığınızı artırmaya çalışmanıza gerek yok, bunu düzenliyorum.”
Karar kızılca bir kıyamet kopardı.
Oda başkanları, üyelerin haklarını savunamamakla suçlandı, medya organlarına mesajlar yağdırılarak bu kararın geri alınması istendi vs. vs.
YAĞMA HASANIN BÖREĞİ
2022 Haziran ayı yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) %138 arttı. Yani firmaların toptan sattıkları ya da satın aldıkları malların fiyatı yıllık bazda %138 arttı.
2021 yılı Haziran ayında, şirketlerin, bankalardan aldığı TL ticari kredilerin ortalama faiz oranı %21’di.
Acaba geçen yıl firmalar, bankalardan 100 TL kredi alıp bu parayla hammadde, yarı mamul veya mamul mal alıp depolara kaldırsa; sonra da, bu malları hiçbir işlemden geçirmeden bir yıl sonra satsaydı ne olurdu?
Yani şirketlerin enflasyon-faiz uyumsuzluğundan kazancı ne olurdu?
Şirketlerin geliri 238 TL ve gideri de 121 TL olurdu. Kârları da 117 TL olurdu. (238 -121 = 117)
Bu kadar ucuz ve bol kredi bulan firmaların fiyatlarını daha az artırmaları beklenir fakat gerçekte şirketler, bu malları işleyip katma değer eklediler ve kârlarını astronomik seviyelere çıkardılar.
Zaten bu hakikati bu yıl Mayıs ayında ödenen Kurumlar Vergisinde de görüyoruz.
Firmalar vergi mevzuatının kendilerine tanıdığı bütün muafiyetleri kullandıktan sonra bu yıl, Mayıs ayında, 2021 yılı kârları için tam 152 Milyar TL Kurumlar Vergisi ödediler.
Geçen sene aynı dönem için tahsil edilen Kurumlar Vergisi tutarı sadece 25 Milyar TL’ydi.
Yani ödenen Kurumlar vergisi tutarı yani kârlar altı kattan fazla artmış.
Altı kat vergi artışı, altı kattan daha fazla kâr artışı demektir. Kârlılık icatlardan, ar-ge’den, yeni ürün geliştirmeden gelse, helal olsun deyip alkışlayacağız.
Karlılık yağmacılıktan geliyor, finansal sistemin yağmalanmasından.
Yüksek enflasyon-düşük kredi ilişkisi, bal gibi hükümetin finansal sistemi şirketlere yağmalatmasıdır.
Finansal sistemin yağmalanmasını bir veriyle daha göstermeye çalışalım: Bankaların bugün itibarıyla verdiği TL Ticari krediler toplamı 2,7 Trilyon TL’dir. Bu kredilerin ortalama faizi de %25 civarındadır fakat ÜFE %138’dir.
ÜFE enflasyonu, %138’de kalsa bile, her 100 (yüz) TL krediden şirketlerin 113 (yüz on üç) TL para kazandıklarını ve kazanacaklarını hesaplayabiliyoruz.
Yani önümüzdeki dönemde, bankalarımızdan TL kredi kullanmış şirketlerimiz bu “enflasyon ve faiz farkından” 3 (üç) trilyon TL’den daha fazla para kazanacaklar.
Hükümet sanıyor ki, finansal sistemi şirketlere yağmalatırsa, şirketler nezdinde itibarı artar.
Kesinlikle yanılıyor.
Şirketler bu yağma düzenini çoktan bir hak olarak görmeye başladı ve hükümet, bu yağma düzenine “kazara” bir çomak sokmaya yeltense, hiç şüphem yok, şirketler kıyameti koparacaklardır.
Şirketler bu ballı yağma düzenini korumak ve sürdürmek istiyorlar.
Yağmacılar ve işbirlikçilerinin esas niteliği asalak olmalarıdır ve bunu Perşembe günü irdeleyeceğiz.