İthalat artışı her durumda dezenflanyonist midir?

Gelişmiş ülkeler bazlı Reel Efektif Döviz Kuru endeksine göre Haziran 2003 – Eylül 2017 döneminde 100 olması gereken TL’nin değeri 137’ye kadar yükselmiş ve olması gereken değerden “daha değerli” hale gelmişti.

Eylül 2017’den bugüne kadar da, TL’nin değeri bu defa, 66’ya düşerek, olması gereken değerden “daha değersiz” duruma düşmüştü. Eylül 2021 değeri: 71.

Böyle olunca da, ithalatın enflasyona etkisi, bu iki dönemde zıt yönlü etkiler oluşturmuştur.

TL’nin değerli olduğu 2003 – 2017 döneminde ithalat, enflasyonu düşürürken; 2017’den bugüne kadar geçen sürede enflasyon oranını yükseltmiştir.

Haziran 2003 – Eylül 2017 tarihleri arasında, ekonomi yönetimi, Türkiye pazarını, değerli TL politikaları, Gümrük Birliği ve Serbest Ticaret Anlaşmalarıyla, herkesin, kolaylıkla mal satabildiği bir pazara dönüştürmüştü.

Ucuz ürünler sayesinde, talep, yurtiçinde üretilen ürünlerden, yurtdışında üretilen ürünlere kayınca, talepten kaynaklanan enflasyon düşmüştü.

Türkiye, bu dönemde, yabancı doğrudan sermaye için üretim ve ihracat merkezi olma fırsatını kaçırdı; son yirmi yılda Türkiye’ye yatırım yapmış, hacimli, STAR Rafinerisi hariç, neredeyse tek bir doğrudan yatırım yoktur.

2003 -2017 döneminde, enflasyonla mücadelede elde edilen kısmi başarıların temelinde, ucuz ithalat en önemli olgudur; 2017’den sonra, başka sebepler de olmasına rağmen, enflasyonla mücadelede yaşanan başarısızlığın en önemli sebebi de pahalı ithalattır.

2013 yılına gelindiğinde Türkiye ödediği reel faiz oranları sayesinde, dünyada miktarı bir Trilyon $ olan sıcak paranın 250 milyar $’lık kısmını ülkeye çekmiş ve 2002 yılında 130 milyar $ olan dış borcunu, bu dönemde 400 milyar $’a çıkarmıştı.

Sıcak para ve TL’nin aşırı değerlenmesi sayesinde ithal ürünler ucuzladı. Ucuzlayan ithal ürünler de enflasyonu baskıladı ve düşürdü.

Elbette bu süreçte ihracatçıların çoğu adım adım ithalatçıya dönüşüyordu, esnek olamayan üreticiler de tesislerini birer birer kapatıyordu.

TL’nin bu kadar çok değerlendiği bir dönemde, enflasyonun “%5’in altına inmesi” normal bir sonuç olurdu. Olmadı, acaba niçin?

ENFLASYON DÜŞEBİLİR Mİ?

Hatırlayalım; Türkiye’de enflasyonun başlıca üç sebebi vardır: Arz, talep ve fiyatlarda endeksleme kaynaklı.

Talep kaynaklı enflasyon, genellikle ucuz banka kredileriyle tetiklenerek başlar ve kendi kendini besleyen bir döngü halinde devam eder.

2003 - 2013 döneminde TL çok değerlendiği için ithal sanayi ürünleri çok ucuzlamıştı. Bu sayede ücretlilerin, ithal ürünleri satın alma imkânı, olması gerekenden daha fazla artmıştı. Ücretlilere sağlanan bu imkân sayesinde, toplam talep bütün bu dönem boyunca, yüksek oranlarda devam etmiş ve enflasyonun daha fazla düşmesini engellemiştir.

Arz yönlü enflasyonun en önemli sebebi TL’nin değer kaybetmesidir, yani devalüasyondur, yani “rekabetçi kur”dur; bugünlerde, bu olguyu daha olumsuz bir etmene dönüştüren bir gelişme daha var: Küresel emtia fiyatlarındaki artış.

Arz ve talep enflasyonu kadar zorlu bir başka olgu daha vardır: Fiyatlamalarda endeksleme, yani bir ürünün satış fiyatını belirlerken, ya da, maaşlara, vergilere, cezalara, ücretlere zam yaparken, geçmişte oluşmuş olan enflasyon oranına göre gelecek dönemin fiyatlamalarını belirlemek.

Bugüne dönersek; ithalat artık enflasyonu düşürmek için kullanılacak bir enstrüman değil, tam tersini yükselten bir niteliğe bürünmüştür.

Faizlerin indirilmesi, parasını TL mevduat ve katılım hesaplarına yatırmayanları döviz ya da altına yönlendirmeye devam edecektir.

Ya da gayrimenkul, elektronik, otomobil ve mobilya benzeri ürünler alacaklardır.

Böylece toplam talep kendi kendini besleyen bir olguya dönüşecektir, dönüşmüştür.

Seçimler yaklaştığı için ücretlilere enflasyon oranında ve asgari ücrete de %30 ve üzerinde zam yapılacağı kesindir. Bu zamlara rağmen ücretlilerin reel satın alma gücü artmayacaktır fakat nominal yanılsamadan dolayı alınan zamların yaratacağı ek talepler, enflasyonu artıracaktır.

Önümüzdeki iki yılda enflasyonun %20’den uzaklaşması neredeyse imkânsızdır.

YORUMLAR (8)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
8 Yorum